Orkun Bulut

Orkun Bulut

orkunbulut@gmail.com

Tüm Yazıları

Cinque Terre, Portofino, Positano! Hemen aklınıza kartpostallardaki en doğru açıdan çekilmiş fotoğraf gelir. Gidip, gördüğünüzde kadrajın dışında pek bir şey olmadığını, iyi kurgulanmış bir pazarlama mucizesi olduğunu anlarsınız. Kartpostalların etkisi sosyal medya çağıyla da devam ediyor. Herkes en iyi yerden en doğru açıdan çektiği fotoğraflarla gittiği yerleri var ediyor. Açıkçası Safranbolu’yla ilgili hayalim de kartpostallardaki o harika evlerin olduğu küçük bir kasaba oluşuydu. Bu kez kadrajın dışında sandığınızdan çok daha büyüleyici bir hikâyenin ortasında buluyorsunuz kendinizi. Bir de bunu adını aldığı Safran’ın hasat dönemi olan ekim ayında yaşamak paha biçilmez... 

Haberin Devamı

Düşünün; 1994 Safranbolu kent olarak bütünüyle UNESCO Dünya Mirası listesine girmiş. 17’nci yüzyıldan kalma evlerin oluşturduğu mimari harikası bir şehir! Harcında yumurta kullanılması, temele inmeden inşa edilmesi, renk bütünlüğü hatta yürüme yollarındaki doğallık 300 yıl öncesindeki kent havasını size olduğu gibi hayal ettiriyor. Eski Çarşı’daki bu bütünlüğün olduğu gibi korunması, esnafın en az dört kuşaktır aynı işi sürdürmesi, Türkiye’de pek de rastlanılır nitelikte olmayacak kadar güzel. 

Kilosu 100 bin TL 

Mucize bitki hatta ‘Kırmızı altın’ olarak adlandırılan safranın, ilçe için önemi çok büyük. Her ne kadar İran’la eşleşse de bu bölgede çıkan safran, kalite olarak dünyanın en iyi iki cinsinden biri olarak, İspanya Toledo ile bir olarak nitelendiriliyor. Gramla satılacak kadar değerli olan safranın kilosu 100 bin TL. Bu yıl hasat sonunda 40 kilogram elde edilmesi bekleniyor. Bu mor çiçeğin içerisinde bulunan kırmızı yaprak yani dişi olan, sarı yaprağa göre daha değerli. Safranın her şeyini yapabiliyor Safranbolu halkı! Bunu festivale dönmesinde ve önemli hale getirilmesinde belediye başkanı mimar Elif Köse’nin katkıları çok büyük. Sadece safran değil, mantar hatta bölgede özel yetişen devasa maniye domatesi için aksiyon almış, atıl olan arazileri tarıma kazandırıp, uygulama üretim tesisleri kurmuş. 

Haberin Devamı

SAFRANBOLU’DA ‘SAFRAN’ ZAMANI

İTALYAN’DAN ÖTE AKDENİZLİ

Ataşehir’de olmasına rağmen son dönem şehrin konuşulan restoranlarından biri olan L’olivetto’ya, merakla geçen hafta gittim. İyi bir İtalyan restoranı beklerken çok daha fazlasını, tam anlamıyla Akdenizli iyi bir menü buldum. Gökdelenlerin arasında bir vaha hissi veren mimarisi de içerisinde bulundurduğu sanatı da etkileyici. Markanın kurucusu Türkiye’nin ünlü doktorlarından Koray Erdoğan. Tabii gastronomi dünyasına kimsenin bilmediği bir yakınlığı da ortaya çıktı Erdoğan’ın! Dedesi Türkiye’nin ilk konserve fabrikasının kurucusu Rıfat Minare! Kendisi de uzun süredir zeytin üreticiliği yapıyor. Doğal olarak bu ürünlerini de restoranda kullanıyor. Özellikle saç ekim konusunun öncülerinden olan Erdoğan’ın İtalyan mutfağına ilgisi İtalyan hastalarının çokluğuyla da pekişmiş. Bizim bildiğimizin aksine İtalyanlar’ın saç ekim ilgisi Araplar’dan daha yoğunmuş. 

Mutfağın başında olan Arif Tuyuğ, restoran açılmadan önce başta İtalya olmak üzere Akdeniz’de birçok bölgeyi gezip, mutfaklarını incelemiş. Uyguladığı birçok tekniği de buradaki tecrübelerle pekiştirmiş.