Orkun Bulut

Orkun Bulut

orkunbulut@gmail.com

Tüm Yazıları

Oynanır oynanmaz derken söylenilen tarihte başladı Süper Lig! Tabii ki yeni normalde seyircisiz başlayacaktı ligler... ‘Seyircisiz futbol mu olur?’ homurdanmaları en merak edilen konuydı! Aslına bakarsanız baya da oluyormuş. Televizyon karşısında oyunun gerçek figürlerinin, üç aydır ayaklarına resmi bir maçta top değmeyen futbolcuların mücadelesi hiç kötü gelmedi. Boş koltuklara yerleştirilen taraftar, bayrak ve pankartlara da gözüm hemen alıştı. İddia edildiği gibi endüstriyel futbolun gerisinde kalan sahadakiler değil de ‘ölmeye gelen’ taraftar mı düşüncesine girmeyen kaç kişiyiz?
Voleybol, tenis gibi sahanın fileyle bölündüğü, teması sınırlı, açık havada da gayet aynı şartların sağlanabildiği sporlar pandemide askıya alınırken tüm dünyada futbol neden oynanıyor? Konunun tamamen duygusal (!) olduğunu anlayamayanımız yok sanırım. Tabii ki tüm dünya önlem alacaktı! Sahada kan-ter birbirine karışmışken, yedek kulübesinde maskeli-sosyal mesafeli oyuncular var... Peki açık havada yapılan röportajlardaki maskeli duruma ne demeli?

Haberin Devamı

Z kuşağının ilgisi yetersiz

Seyirci tarafındaysa işin romantizmi kalıyor. Bir yere ait olma hissi, onların başarı/başarısızlıklarının parçası hissetme, takım tutmanın sosyolojisini en basit ifade eden açıklama olabilir. İşin gerçeğinin alaturka melodilere bestelenen, oyunun ritmiyle alakasız tezahüratların izleyenin de oynayanın da kulaklarını tırmalıyor olması... Sosyallik için tribüne gittiğinizde, ‘Deşarj olmaya geliyorum’ bahanesiyle sinkaflı höyküren insanların arasında olmayı kaç kişi tercih ediyor sanıyorsunuz. Sporun profesyonelleri ve yorumcuları bu durumla yüzleşemeye dursun, Z kuşağı gümbür gümbür etkin şekilde geliyor. Her şeyin hızlısını seven 2000 sonrası doğanlar video oyunları oynamak bir yana; izlemeyi dahi sahadaki futboldan fazla tercih ediyor. 2010 sonrası doğanlar sahayı sadece babaları fanatikse biliyor. Mesela eşimin dört yaşındaki yeğeni Kaan sporcuların avatarlarını tanıyor, Ronaldo’nun, Pogba’nın PES/Fifa halinde sevinçlerini evinin bahçesinde yapıyor.

Haberin Devamı

Müşteriden endüstrinin parçası olmaya...

Verilecek en büyük karar tribündeki seyircinin endüstrinin parçası mı müşterisi mi olduğu? Size sürreal gelebilir ama endüstrinin büyüklüğü ileride bu tribünleri dizayn edebilir, reality şovlardaki gibi cast ajanslardan seyirciler tutulabilir. 10 yıl sonra Z kuşağı tribüne gidecek mi? Hiç sanmıyorum...

SONRAKİ ‘6 BİN’LER BİZE GELİR Mİ?

Dün sabah Travel+Lesiure’a düştü, 6 bin Alman’ın, Mayorka ve Ibiza’ya uçacağı! İtalya’dan sonra Avrupa’da salgını en ağır atlatan İspanya’ya gidecekler... Bizim almadığımız bir tedbir mi var? Riski bizden daha mı düşük? Tam aksi; Türkiye birçok dış yayında pandemi sürecini sağlık açısından ne kadar doğru yönettiğiyle haber oldu. Ama nedense Akdeniz’deki diğer ülkeler turizmini bizden daha önce toparlayacak gibi. Bunun sebebiyse hem politik hem de algısal durum.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve ekibi pandemiyle ilgili rakamları Türkiye geneli olarak duyuruyor. Bunun hızlı yer değiştirmelere engel olması için yapıldığını tahmin etmek güç değil. Ama süreç tüm dünyada ‘evde kal’dan ‘dışarıda sosyal mesafeli sosyalleş’e döndü. Ülkeler de turizm gelirlerini düşünerek belli riskleri alıp, dışarıya açılıyor. Belki de Muğla, İzmir, Antalya özelinde detaylı bilgilendirmelerin paylaşılması Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un stratejilerinde elini kuvvetlendirebilir.
Görünen o ki Avrupa, Rusya’dan daha hızlı açılacak. Avrupalı turiste hem sağlık hem de tesis olarak İspanya, İtalya ve Yunanistan’dan daha fazla güven veriyor olduğumuzu anlatabiliriz. Konu sosyal mesafeli tatilse Yunan Adaları’nda, İtalyan restoranlarında bu mesafenin uygulanmasını pek hayal edemiyorum. Hazır Almanya ile THY karşılıklı uçuşları açmışken belki de sonraki 6 binler zaten aşina olduğu Türkiye’yi tercih edecektir.