Cadde PEMBE PANTER AĞLIYOR

PEMBE PANTER AĞLIYOR

19.12.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

‘Pembe Panter’ serisi, ‘Tiffany’de Kahvaltı’ gibi klasiklere imza atan Blake Edwards, yapımcıları çileden çıkaran bir yönetmendi. Onun için “Kıymeti yeteri kadar bilinemedi” denilebilir

PEMBE PANTER AĞLIYOR

Usta yönetmen Blake Edwards, perşembe akşamı 88 yaşında hayata veda ederken oyuncu eşi Julie Andrews, başucunda oturuyordu. Edwards zatürrenin komplikasyonları sonucu öldü. Pembe Panter serisiyle sinemada çağdaş komedinin ustası diye bilinen Edwards, 50’lerin ortasında başlayan kariyerinde Cary Grant, Tony Curtis gibi oyuncuların rol aldığı ‘Operation Petticoat’, Audrey Hepburn ve George Peppard’ı hafızalarımıza kazıyan ‘Tiffany’de Kahvaltı’ gibi klasiklerin de aralarında yer aldığı 30’dan fazla film yönetti.

Haberin Devamı

Kariyer basamakları
Bir prodüksiyon amirinin oğlu, bir sessiz sinema yönetmeninin torunu olan Edwards, kariyerine 1942’de aktör olarak başladı; ilk filmini 1952’de çekti. 2004’te ise ‘Yaşamboyu Başarı Oscarı’nı kişisel müzesine götürdü. Bir yönetmen ve yazar olarak Edwards, ‘10’, ‘Tiffany’de Kahvaltı’ ve ‘Pembe Panter’de de tanık olduğumuz gibi zeki diyalogları, keskin ve arada sırada yaptığı belaltı esprileriyle biliniyor.
Üçüncü kuşaktan film yapımcısı Edwards, Jack Lemmon, Audrey Hepburn, Peter Sellers, Dudley Moore, Lee Remick ve eşi Andrews’un klasikleşen performanslarını açığa çıkardığı için övgüyü hak eder.
‘Days of Wine and Roses’ gibi korkutan bir alkolizm hikayesinden, ‘Büyük Yarış’ gibi bir komedi/maceraya ve hatta ‘Victor/Victoria’ gibi müzikal bir komediye uzanan geniş bir yelpazede filmler çeken Edwards, bağımsız ruhu ve bu yüzden stüdyolarla yaşadığı çatışmalarla da ünlüdür.

Haberin Devamı

Dünyayı kurtaran adam
Bazı filmleri eleştirilecek derecede absürt durumlarla bezelidir. Ancak Time’da onun hakkında yer alan bir makalede vurgulandığı gibi “O, aslında yaratıklarının ne kadar aptal olabileceğini göstererek dünyayı kurtarmaya çalışıyordu.”
Filmleri çok başarılı bulunsa da yalnızca iki kez Oscar’a aday gösterildi; 1982’ ‘Victor/Victoria’da senaryodan, 1983’de ‘The Man Who Loved Women’da yine senaryodan...

Pembe Panter’in başarısı
‘Büyük Yarış’, Edwards’ın ilk yüksek bütçeli filmiydi. Stüdyo patronu Jack Warner’ı kızdıran film, 1965’te ancak ortalama bir başarı kazanabildi.
Edwards’ın stüdyoları hafife alması 1970’de ‘Darling Lily’ filmiyle zirve yaptı. Filmde başrolleri yeni eşi Julie Andrews ve Rock Hudson paylaşıyordu. Uzun ve pahalı süren Paris seti Paramount’taki patronları küplere bindirdi. Film gişede iflas ederken, Andrews da Hollywood’un bir numaralı kadın oyuncusu unvanından oldu. 10 yıl boyunca Edwards’ın tek para kazanan filmleri Pembe Panter serisiydi. Ardından yazıp, yönettiği ‘10’ geldi. Seks komedisi gişede büyük başarı kazanırken, Bo Derek gibi bir yıldızın doğmasına aracılık etti; yönetmen kariyerini toparladı.
1982’de ‘Victor/Victoria‘ ile bir kez daha skor yapan Edwards; daha sonra daha kişisel filmlere yöneldi. 1986’daki ‘That’s Life’ı psikiyatristiyle yazmıştı. 1993’teki son filmi ‘Pembe Panter’in Oğlu’ysa “Keşke hiç çekmesiydi” dedirtecek kadar kötüydü.

Kazanmadı, kazandırdı
Yönetmen tek Oscar’ını 2004’te yaşam boyu başarıdan aldı. 1958’de yeni tarz bir dedektif dizisi olan ‘Peter Gunn’ ile TV dünyasına adım atan Edwards, dizisinin tonu Henry Mancini’nin tema müziği belirlemişti. Craig Stevens’in başrolünde yer aldığı dizi 1961’e kadar sürdü; 1967’de de ‘Gunn’ isimli filmi çekildi.
Edwards-Mancini ortaklığı bu filmle başladı. Mancini, ‘Tiffany’de Kahvaltı’nın, ‘Days of Wine and Roses’ ve ‘Victor/Victoria’nın müzikleriyle üç Oscar kazandı. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi sinemacı bir sülalenin ferdi Edwards’ın oğlu Jack McEdwards da Hollywood’da şimdilik önemli bir yardımcı yönetmen ve prodüksiyon amiri.