CaddeRastlaştık biz onlara Moda yolunda

Rastlaştık biz onlara Moda yolunda

10.12.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Rastlaştık biz onlara Moda yolunda

naimdilmener@gmail.com 60'ların ilk yarısı; "pop müzik" denilen ve bize yabancı bir tür olduğu konusunda kimsenin kuşkusu olmayan bir müzik türü, başını almış gitmiştir. İlham Gencer, Fecri Ebcioğlu'nun katkılarıyla "Bak bir varmış, bir yokmuş..." diyerek masala başlamış; eksik olmasın Tülay German-Erdem Buri çifti, Erol Büyükburç ve Alpay-Doruk Onatkut ikilisi de çok geç kalmadan bu masala iştirak etmişlerdir. Etmişlerdir etmesine ya, bu üç ekibin önerdikleri biraz zor gibidir; en azından piyasanın beklediği hızda yapılamayacak-gerçekleştirilemeyecek kadar zordur-karışıktır. German, Buri'nin hazırladığı bir program mucibince, yeni şarkılar aramaktadır kendisine; o kolay sola sapmak istememekte, adını dahi kendisinin koyduğu ("Popüler Müzik") bu yeni türde, kendisi için özel, yepyeni besteler yapılsın istemektedir. Hikâyeyi tekrar edelim size (gayret gayret, hatırlasanıza): Moda Yolunda karşılaştık biz Marc Aryan'la; ya da moda yoluna, moda uğruna. Alpay'ın, Doruk Onatkut'un refakatinde girdiği yol da kolay değildir. Onatkut ve Alpay, "zengin folk geçmişimizi, batılı enstrümanlara uyarlamanın", yeni şarkı yazmaktan daha kolay olduğunu düşünmektedir ama bu da çok zaman almaktadır. Gerçi gün gelecek, Ahmet Koç bu metodu tersinden işletecek ve gitarın yerine sazı koyarak "Sağanak" yağdıracaktır ama ne Onatkut'un, ne de Alpay'ın aradığı, bu kadar kolay ya da basit bir şey değildir. Onlar şarkıları-türküleri boyacı küpüne batırıp çıkarmayı değil, şarkı ya da türkünün tamamını "batılı kılma"yı amaçlamaktadır. Kolay yol değil Onlar, bir enstrümanın yerine, başka bir enstrümanı ikame etmeyi değil, şarkı ya da türküyü boydan boya değiştirmenin, ona "yeni bir ruh" katmanın peşindedirler. Yani bu yol da, o kadar kolay ya da basit değildir. Hele hele, bunu ilk siz yapmaya başlamışsanız. Bu nedenle Erol Büyükburç'un işi biraz daha kolay oldu. Büyükburç, "Karakaş Gözlerin Elmas"ları, "Dere Geliyor Dere"leri seçip, değiştirmeye başladığında, göz atabileceği örneklere sahiptir artık; en azından Onatkut'un Alpay'a ("Kara Tren") ve Tülay German'a ("Burçak Tarlası") yaptıkları vardır önünde.Plak firmaları beklemek istememektedir artık. Bu müzik çok ilgi görmüş, çok da talep edilmeye başlanmıştı. Kısa vadede yapılacak tek şey vardı; plakları, bu müziğin asıl sahiplerine, yani bu müziği yıllar yılıdır icra edenlere yaptırmak. Pratik zekâya ne denir? Hiç! Çözüm mantıklı ve doğruydu; bu müzik onların müziği ise, o zaman burda da onlar söylesin. Türkçe bilmemek gibi (küçük) bir kusurları vardı ama, bir şekilde bu da halledilebilirdi nasılsa; sözleri önlerine koyar ezberletirdik. Aralara bizimkilerin seslendirdiği versiyonları da koyduk mu, değmeyin keyfimize, gitsindi. Yeni bir ruh katmak Aynen böyle yürüdü işler. Bu rüzgârın öncüsü de Adamo, Marc Aryan, Sacha Distel, Dario Moreno gibi isimler oldu. Bunların bir kısmının iyi kötü bir bağı vardı zaten bizim buralarla. Bir bölümün ise yoktu ama işin içinde, "daha fazla plak satmak-daha bakir piyasa" olunca, (Mina ve Johnny Hallyday gibi devler dahil) kimse direnememiş, "kırmızı jaket ve pantolonu" kuşanıp "Moda Yolu"na atmıştı kendisini: "Şimdi ben ah ne yapsam, seni kimlere satsam, başka saf bir kız bulup, seni başımdan atsam..."Bu dönemin mimarlarından Marc Aryan'ın, mükemmele yakın bir albümü yayınlandı yakın bir zamanda. "Collection" adlı bu albümde, Aryan'ın tam 20 şarkısı bulunmakta; "Atlı karınca dönüyor dönüyor, dünya durmadan dünüyor..." ("Volage Volage"; Ajda Pekkan, Ay-Feri ya da Birsen Armağan) ve "kimdir bu sevgili, kimdir ki beni hep aldatıyor, yıllarca yalvartıp hem de ağlatıyor"un ("Un Petit Slow"; Ajda Pekkan) orijinalleri dahil tam 20 şarkı. Türkçesini bizzat Aryan'ın seslendirdiği (ki, en tuhaf isimli şarkımız bu olmalı: "Nasıl Evlenirsin Bu Lisanla"; Ebcioğlu, adamların kırık dökük Türkçesiyle dalga geçmek istemiş olmalı ama "lisan" ne, düğün-dernek ne?) "Giorgina" da var. Albümün belki de tek eksiği, Aryan'ın Türkçe söylediği (ki, çok var) şarkılardan, hiç olmazsa bir ya da ikisine yer verilmemiş olması.Albümü yayınlayan firma (artist), temiz mi temiz kayıtları, şık mı şık bir ambalajın içinde bize sunduğuna göre, belki işi burada bırakmayıp devamını da getirecektir. Hatta belki, bir Patricia Carli albümü bile vardır gündemlerinde. Eğer öyleyse, çok hayır duası alacaklarını bilsinler."Evet bu vardı, sahi şu da vardı..." deyip deyip bu şarkılara kulak vermek ve bir halletmişlik-ödeşmişlik duygusu ile rahatlamak mühim bir şey; insanı bonkör de yapıyor; hayır dualarının binini bir paraya savuracak kadar bonkör. Dünya durmadan dönüyor Başta "Nasıl Evlenirsin Bu Lisanla" (Odeon) 45'liği ve "Collection" (artist) diski olmak üzere, Marc Aryan'a ait ne bulunabilirseBaşta "Les Mal Aimes" (Riviera) 45'liği ve "Tendres Annees" (Podis) diski olmak üzere, Patricia Carli'ye ait ne bulunabilirseBaşta "Her Yerde Kar var" (Sahibinin Sesi) 45'liği ve "C'est Ma Vie (Anthologie)" (EMI) paketi olmak üzere, Adamo'nun çoğu şeyiBaşta "Arkadaşımın Aşkısın" (Philips) 45'liği ve "Canım Vatanım" albümü olmak üzere, Juanito'yla ilgili ne bulunabilirseJohnny Hallyday'in "Altın Yüzük" (Philips) 45'liğiMina'nın "Dön Bana" (Primary) 45'liğiSacha Distel'in "Kime derler Sana Derler" (Pathe) 45'liği YEŞİL IŞIK 90 ve 2000'lerdeki telaffuzu-diksiyonu, 60'ların yabancı şarkıcılarına rahmet okutan Rafet El Roman ("an" bonus kafiye) X IŞINI

KEŞFETYENİ
Ünlü şefi yıkan ölüm! 'Baba yadigarını kaybettik'
Ünlü şefi yıkan ölüm! 'Baba yadigarını kaybettik'

Cadde | 24.05.2025 - 07:42

Şef Mehmet Yalçınkaya, sosyal medyadaki son paylaşımıyla takipçilerini üzdü.

Yazarlar