Recep İvedik hayatımın projesi

Son günlerde sinema gişelerini alt üst eden ve 3 milyon seyirciyi geçen  “Recep İvedik”,  sadece kariyerindeki sessizliği fırtınaya dönüştüren Şahan Gökbakar için değil, filmin diğer oyuncuları için de önemli bir adım oldu. Filmde Recep İvedik’in çocukluk aşkı Sibel’i canlandıran Fatma Toptaş, Müjdat Gezen Sanat Merkezi mezunu. 25 yaşındaki Toptaş, önce filmin galasında Cavalli marka kıyafetiyle göz doldurdu. Ardından da iddialı açıklamalarıyla farkını ortaya koydu. Bebek Cafe’de konuştuğumuz Toptaş, “İlk filmimle çok dikkat çektim ama henüz sıfır kilometre bir oyuncuyum. Emin adımlarla yol almak istiyorum. İçimi titreten Haluk Bilginer gibi bir usta ile çalışmak için daha 40 fırın ekmek yemem gerek” diyor.

“Recep İvedik” filmi için sizi nasıl buldular?

Tümay Özokur’un ajansında benim fotoğrafım vardı. Fotoğrafımı görüp beğenmişler ve görüşmeye gittim. Pek çok projede görev alırsın ama bir tanesi vardır ki, o hayatının projesidir. “Recep İvedik” de benim hayatımın projesiydi.

Afişteki bikinili fotoğrafınızla akıllarda kalmak sizde rahatsızlık yarattı mı?

Ne ben, ne de ailem bu durumdan rahatsız olmadı. Çünkü bu benim işimin bir parçası. Oradaki kız, Almanya’da senelerce yaşamış, rahat biri. Şu anda dergilerden bana bikinili poz vermem için teklif geliyor ama kabul etmiyorum. Ama orada Sibel karakteri bikiniliydi ve film de yazlık bir filmdi. Sibel’in filmde bikini yerine kapalı kıyafetler giymesi olmazdı.

Gişe başarısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

İnsanlar artık ağlamaktan sıkılmış ve gülmeyi çok özlemişti. Üç günlük gişeyi öğrendim ve beynimden vurulmuşa döndüm. Kafamdaki tahmini üç günlük gişe rakamı 800 bindi. Gerçek gişeye göre 20 - 30 bin eksik tahmin etmişim.

 Köşe yazarları ve eleştirmenler filmi yerden yere vurdu ama...

Su akar, yolunu bulur ve bizim filmimiz de aktı ve yolunu buldu. Önemli olan seyircinin söylediğidir.  Biz insanların elinde popcornlarıyla izleyip gülecekleri bir film yaptık. Recep İvedik gibi bir karakteri ben çevremde görmedim, tanımadım. Ama düşünsenize Sibel onu bırakıp gitmiş ama o Sibel’i bir gün bulurum ümidiyle onun verdiği bilyeleri cebinde saklıyor. Böyle bir erkek var mı, varsa öyle biriyle evlenirim. Ayrıca Recep İvedik karakteri aslında herkesin içinde var. Herkes gaz kaçırıyor, geğiriyor, tükürüyor ama bunları gizli yapıyor. Recep İvedik sadece insanların yaptığını dışa vuruyor. Bu kadar üzerinde düşünülecek, acımasızca eleştirilecek bir film değil. Tam tersi bize destek olunmalı. Filmimiz sinema piyasasını canlandırdı.

Şahan Gökbakar ile çalışmak size neler kattı?

Bana doğaçlama yeteneği kazandırdı. Bizim senaryo doğaçlama yapmaya çok yatkındı. Biz senaryonun yüzde 20 ya da en fazla yüzde 30’unu çektik. Geri kalan hepsi doğaçlama... Çekerken bakıyoruz güzel oluyor, hiç bozmuyoruz. Şahan ile çalışmak çok keyifliydi.

Çekimlerde en çok zorlandığınız anlar neler oldu?

Bikiniliyken olası bir frikik durumundan dolayı tetikteydim. Suyun içinde sürekli göğsüm fırlıyordu. Çok dikkatli olmak zorundaydım ama genelde çok zorlandığım sahneler olmadı. Rol arkadaşlarım da bana çok yardımcı oldu.

İnsanları güldürmek suç mu?

Recep İvedik’in sözleri halkın son dönemde en çok kullandığı espriler maçlarda bile slogan oldu, size çevreden nasıl tepkiler geliyor?
Arkadaşlarım “Memen koluma değdi, panik yaptım” diye mesaj atıyor ama sokakta bir adamın bunu söylemesi tuhaf oluyor tabii. Ama ne mutlu ki bize insanların ağzına slogan olabilecek sözleri olan bir film yapmışız. Recep İvedik’in söylediği bir iki küfür için kıyamet koparılıyor. Bu birkaç küfürün de insanlarda derin izler bırakacağına inanmıyorum. Biz komedi yapıp insanları güldürdük. Sanki suç işlemişiz gibi bakılıyor. İnsanları güldürmek suç mu? Seyirci bize teşekkür ederken niye bizim filme bu kadar takan oldu anlamıyorum? Allah’a şükürler olsun ki, çok izleniyoruz. Bir de en çok İvedik tipindeki erkek seyircilerin filme gittiğini söylüyorlar. Öyle bir şey yok. Gözümle gördüm, 50 yaşındaki nineler bile bu filme gidip izliyor. İnsanlar istedikleri kadar kötü yorum yapsın. Çok güzel bir film yaptık, elimize sağlık. Kıskananlar çatlasın.

'Oyuncular galada çok kötü giyiniyor'

Galaya Cavalli imzalı kıyafetle katıldınız ve oradaki bütün gözler size çevrildi. Çok para verdiniz mi?

Tabii ki, kıyafet Cavalli olduğu için iyi bir para vermişimdir ama ilk filmimin galasına öyle bir kıyafet yakışırdı. Filmdeki Sibel bikini giyinen, rahat bir kızken gerçekteki Fatma’yı orada gösterdim. Hayatım boyunca her dakika Cavalli giyinmiyorum elbette... Öyle bir param yok ama ilk başrolüm, ilk filmim benim için değerliydi, değerli olan bir şey için değerli bir kıyafet seçtim. Ama bakıyorum, pek çok oyuncu arkadaşımız başkalarının galalarını bırakın kendi galalarına bile çok kötü giyinerek gidiyor. Kendi filmine karşı saygın yoksa, seyircilere de mi, basına da mı saygın yok? Hadi onu bıraktım, oradaki oyuncu arkadaşlarına ya da aynaya baktığında kendine de mi saygın yok? Ben kendime saygı duyuyorum.

Hayatınızda biri var mı?

“Erkek arkadaşım yok. Aşk denilen şey, bu devirde çok zor bulunuyor. Başka şeylerden besleniyorum. Yoga yapıyorum. İç yolculukla ilgili kitaplar okuyorum.Reiki kurslarına da gideceğim. Reiki’yi aslında herkes hayatında yapıyor. Bu bir kötülük gönderme sanatıysa bunu hayatımda yapıyorum. Dua ederek çok yapıyorum. Allah’a inancım üst seviyelerdedir. Dua okuyarak, Kur’an okuyarak yapabiliyorum. Kur’an okuyarak o enerjiyi alabiliyorum.”