BAŞKENTİN YENİ DİVAN’I

Ankara’da son birkaç yıl içinde çok yıldızlı oteller cephesinde daha farklı pek çok gelişme yaşandı. Bunun birinci sebebi pandemiydi. İkinci sebep ise bakanlıkların, resmi dairelerin ve Cumhurbaşkanlığı külliyesinin şehrin daha farklı bölgelerine yerleşmeleriydi diyebiliriz. Eskişehir yolu bu konuda merkez oldu. Divan Oteli, restore edilen yeni yüzüyle otel piyasasından ciddi bir pay alacaktır diye düşünüyorum. Bu arada dünyadaki diplomatik temasların artması, ülkemizin bu kapsamda aktif bir aktör oluşu da önemsenmelidir.

Divan Oteli kendi kültür, alışkanlık ve kalitesiyle yeni yüzünü misafirlerine göstermeye başlamış bile!. Bir akşam yemeğinde deneyimli genel müdür Boğaçhan Çakın ve Cluster Executive Chef Haşim Ayrancı ile buluştuk.

Damakta kalan tatlar

Başlangıçlarda tattığım deniz mahsulleri çorbası hakikaten nefisti. Zaten her zaman Ankara’nın balık yemeklerinin methederler. Pazartesi günleri gazetemizde köşesi olan büyük üstat Süreyya Üzmez’in anlattıklarından da bu durum son derece belli olmaktadır. Daha sonra aldığımız ev yapımı yoğurt eşliğinde sunulan mücvere ve de keçi peynirli pancar kulesine tam puan verdim. Trakya’nın keçi peyniri, fırınlanmış parmesan dilimleri ve narenciye katları eşliğinde sunuldu, çok beğendim.

2007 yılında Divan’da göreve başlayan Haşim Şef ayrıca şu anda konaklama işletmeciliği konusunda da yüksek eğitim alıyor. Divan Otelleri bu atağı ile Ankara’da ciddi ses getirecektir.

Nişantaşı’nın yenisi: Let’s Winkk

Nişantaşı, belki de Türkiye’nin cafe yönünden en çeşitli dükkanları barındıran bölgesidir desem, sanırım yanılmış olmam. Her gün her sokakta minik minik mekanlarda muhteşem lezzetler tadabilirsiniz. Son günlerde Şakayık Sokağı’nda bir mekan açıldı, adı: Let’s Winkk. Aslında adı biraz komplike, tıpkı sahiplerinin yarattığı kompleks ürünler gibi...

Yıllardır Nişantaşı’ndaki ünlü kafelerden tanıdığım Mertcan Ermiş ile ortağı İranlı şef Nefise Nazgeri, yarattıkları mekanda öncelikle çok çeşitli kahve sunuyorlar. Yanında ise Nefise’nin adı gibi nefis, İran kültürüne uygun tatlılar, salatalar ve nebat şekeri eşliğinde sunulan çaylar yer alıyor. Enteresan bir nokta da çayın, kurutulmuş gül tomurcuğu ile gelmesi. Son olarak benim beğendiğim Tahran usulü bal badem keki oldu. Günlük olarak yapılıyor ve kısa sürede bitiyor.

Geleceğe sahip çıkan kahve

Nespresso, 1 Ekim Dünya Kahve Günü’nde marka elçisi George Clooney ile iklim değişikliğinin tarım toplulukları için yarattığı riske dikkat çeken ‘Boş Fincan’ isimli bir reklam kampanyasına imza attı. Dünyanın en iyi kahvelerini koruma konusundaki vizyonuyla marka, çiftçilere, topluma ve çevreye uzun vadeli olumlu etki sağlayan Reviving Origins programını da başlattı. İstanbul’da sekiz, Ankara’da iki, İzmir ve Muğla’da birer şubesi bulunan Nespresso, alışılmışın dışında tat ve aromaya sahip Kolombiya, Zimbabwe, Uganda ve Küba orijinli sınırlı sayıda dört yeni kahvesiyle karşımızda: Esperanza de Colombia, Tamuka mu Zimbabwe, Amaha awe Uganda ve Cafecito de Cuba...