Gelin mönüsü

Şimdiye dek birçok düğüne derneğe katıldım. Fakat son nikah töreninin arkasında öyle bir sürprizle karşılaştım ki...

Kadim dostum Turizm Bakanlığı eski müsteşarı Nedim Öztürk ve eşi Mihri Öztürk’ün oğulları Oğuzhan’ın düğünü için Urla Şarapçılık fabrikasının sosyal tesislerine gittim. Geniş katılımlı bir düğündü. Yemek başladığında ilk servis edilen pate, tabak içindeki ponza benzeri bir taş üzerindeydi. Yanında da kruton ile servis edildi. Gelin kızımız bu yemeği nikahtan hemen evvel mutfakta imal ettiğini anlattı. Kestane mantarı pateyi de foie gras’tan esinlenerek, ciğer yerine karamelize edilmiş soğanı aromatize edip, mantarla karıştırarak yaptığını açıkladı. O kadar beğendim ki, şahane bir tabaktı!.

Menünün devamında Od Urla’nın hazırladığı çilek ve semizotu yatağında burrata peyniri, ailenin oturduğu Ildır kasabasının karamelize pırasa, soslu kuskus risotto üzerinde ızgara kalamarı ve de sorbe sonrası gelen patlıcan yatağında dana dil ve yanağı deneyimledik.

Son olarak da beyaz çikolatalı yoğurt mus, vişne sos, orman meyveli sorbe geldi.

Düğüne imza atan neydi derseniz aslen sosyolog olan Ayşe Öztürk’ün Mutfak Sanatları Akademisi’ni bitirip, ünlü şef Jean Georges ve Türkiye’deki yabancı şeflerden en değerlerinden biri olan çok sevdiğim Maxmillia Thomas ile çalışıp Ankara Bilkent’te kendi restoranını kurmuş olmasıydı. Eminim ki turizmci ve teknoloji uzmanı olan eşi Oğuzhan ile daha büyük projelere imza atacaklar.

Thomas Buehner ziyafeti

Almanya’nın en önemli şeflerinden ilk yıldızını La Table ile üçüncü yıldızını ise Relais&Chateau’nın büyük şefi olarak aldı. Hazırladığı menü özellikle ilgi gördü.

Başlangıç olarak kavun ve karpuz topları, Beluga havyarı ve soğuk kavun suyu alkol bileşimi ile sunuyor. Arkasından özel baharatlarla marine edilmiş Akya balığı salatalık gazpaço tütsülenmiş yoğurt ve dondurulmuş bal kabağı ile servis ediliyor.

Benim tercihim ise buharda pişen kalkan balığının üzerinde çok ince bir tranş çiğ tuna balığı oldu. Mikrofilizler ve yenilebilir çiçeklerle sunuluyor. Arkasından derin yağda kızartılmış barbunya ve sous vide pişirme metoduyla hazırlanmış ahtapot, sülün yumurta ve yeşil sos ile ikram ediliyor.

Kuzu fileden evvel gelen bal kabağı dondurması doğrusu damak çatlatan vasıftaydı. Son olarak marine edilmiş kızarmış fındıklı kurabiyeli kinoa çikolatalı kiraz sorbe, kiraz jöle ile sunuluyor.

Azerbaycanlı bir yatırımcının kendi bağında yetişen üzümlerinden elde ettiği Savalan ürünleri etkinlik boyunca şeflerin yemeklerine eşlik etti.

Aslında bütün tatlar birbirinden farklı, adeta her tabak ressamın tablosu gibi hazırlanmış en ince dokunmalar bile her tabakta aynı simetri içinde leziz ve hafif... Michelin’in üç yıldızlı şefi kolay olunmuyor. Bizi bu duyguyla tanıştıran, bunu yaşatan değerli dostum Gökmen Sözen’e ve Be Premium Oteli yöneticilerine teşekkürler.