Reha Arar

Reha Arar

reha.arar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Karayipler’de Irma kasırgasından kaçarken yolumuz Houston’a düştü. Gemimiz ‘Empress of the Seas’, büyüklüğü nedeniyle ancak oraya yanaşabiliyormuş. İyi ki de öyle oldu. Benim de yıllar sonra tekrar Houston’u görme imkanım doğdu. Şehri en son 1980’li yıllarda İstanbul’la kardeş şehir olması için, unutulmayan belediye başkanı Bedrettin Dalan’la görmüştük. Bu kez son derece genişlemiş ve gelişmiş buldum. Eskiden adı sadece sağlık alanında anılırken, şimdi Teksas eyalet olarak elektronik, ticaret ve turizmde de kendini duyurmaya başlamış. Houston’ın 9 km. dışında yeni bir yerleşim bölgesi oluşmuş; Sugarland. Restoranın ismi ise Türkiye’nin rengine ithafen Turquoise konulmuş.

Haberin Devamı

HOUSTON’DA BAŞARILI BİR TÜRK

Bugünkü yazımın kahramanı Yılmaz Dokuyucu. Mersinli, Tarsus Amerikan Koleji’nden mezun, kimya mühendisliği okumuş ve bir fabrikada yöneticilik yapmış. Daha sonra Houston’un önemli bir eşrafının kızıyla tanışıp, nişanlı vizesiyle Amerika’ya gitmiş. Şimdi gelelim hikayenin en can alıcı kısmına, yani bir kimya mühendisinin nasıl bu kadar iyi bir lokantacı olduğuna... Houston’a taşındıktan sonra bir süre iş arıyor ve dünyanın en büyük yemek şirketlerinden biri olan Aramark’da görev alıp, gastronomi alanında kendini geliştiriyor. Genel müdürlüğüne kadar yükseliyor. Bu esnada Philadelphia’da aşçılık okuluna da gidiyor. Zamanla da kendi işini kurmaya karar veriyor. Mutfak izlenimlerim öncesi konuşmamızdaki önemli satır başlarını sizlere aynen aktarıyorum:

“Ben insanlarla bütünleşmeliyim. Tek hayalim insanlara hizmet etmek.”

“Benim patronum misafirlerim ve müşterilerimdir.”

“Yemeklerdeki pusulam, annem Saadet Dokuyucu’nun tatlarıdır.”

Her yemek kontrolden geçiyor

Şimdi ilk açtığı ve kapısında çoğu zaman kuyruklar oluşan 50 sandalyeli lokantanın menüsüne gelelim. İlk üç tabak arasında etli yaprak dolması, karnıyarık ve kuru fasulyeyi sayabiliriz. Onu hünkar beğendi, peynirli ve ıspanaklı tepsi böreği ve kabak musakka takip ediyor. Menü, Akdeniz ve Güney Anadolu tatlarıyla bezenmiş. Yıllar geçtikçe mahallenin ve belediye başkanının ilgisi mekanı, bölgenin en hareketli noktası olmaya taşımış.

Haberin Devamı

HOUSTON’DA BAŞARILI BİR TÜRK

Burası dekorasyonu, fotoğraf galerisi, fon müziğiyle ve de içkileriyle gerçek bir Türk lokantası. Ama misafirlerinin sadece yüzde üçü Türk. En meşhur tabak; Adana kebap. Her şey ev yemeği kıvamında yapılıyor. Mutfakta sadece Yılmaz Dokuyucu
ve hanım aşçılar çalışıyor. Her yemek, patronun kontrolünden geçerek masaya gidiyor. En hoşuma giden cümlesi, “Dükkanı ben açarım, ben kaparım” oldu. En büyük yardımcısı kardeşi Jale, o da tam bir şef. Annesi ise Demokles’in kılıcı gibi başlarında ve yeni yemekler peşinde.

Menüde İtalya, Fas, Tunus ve İspanya’dan da tatlar var. Tabii ki taş fırın buranın olmazsa olmazı. Oturur oturmaz Edremit zeytinyağıyla çörek otlu pideler servis ediliyor. Bazı müdavimler siparişlerini, “Benim pidemden yaptır” diye veriyor. Bunun anlamı sucuklu ya da ıspanaklı pide oluyor.

Diğer yemekler arasında sultan beyti kebap, kuzu pirzola, karidesli makarna ve birkaç cins pizza var. Tabii bu arada özel fincanlarda getirilen Türk kahvesi, semaver çayı ve lokumu da unutmamak gerekir.

Haberin Devamı

Houston’da Türk futbolunun tanıtılması konusundaki çalışmalar da yine Turquoise’un çatısından çıkmış. Kurdukları İstanbul Spor Kulübü, ligde önemli yerlere gelmiş. Son günlerde ihracatçılara yeşil pasaport veriliyor. Türkiye’yi yurt dışında tanıtan,
yemekleri yabancılara sevdiren Beyti, Hamdi ve Nadir Güllü gibi yüz akımız olan fahri elçileri de değerlendirmeye alıp, ayrıcalıklar tanınmalı diye düşünüyorum.