Reha Arar

Reha Arar

reha.arar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Serafina her ne kadar Amerika’da yaşayan bir şefin menüleri ve know-how’ı ile Türkiye’ye gelmiş bir marka olsa da ağız tadımıza uygun, hoş ambiyanslı bir restoran zinciridir. İş insanı Metin Şen’in Gökay Deniz ve Murat Özgel’le birlikte kurduğu Kanyon’da yer alan Serafina’yı diğerlerinden biraz farklı buldum. Öncelikle dekorasyonda çok küçük ayrıntılarla Şen’in kreatif yaklaşımları mimar Abdullah Burnaz’ın başarısıyla birleşince, ortaya çok güzel bir iş çıkmış.
Bu yazımda restoranın en önemli bölümü olan Serafina’nın fine dining bölümünden bahsedeceğim. Sonbahar-kış konseptinde ilk gözüme çarpan hakiki ve büyük gövdeli bir çınar ağacı oldu. Bir dahaki sefere onun altında oturacağım. O mavi kareli masa örtülü masalarda Roma’nın güzel semti Trastevere ruhuyla ilkbaharda yaprakların yeşillenmesini görmek ne hoş olur. Zaten benim gibi bunu bekleyen birçok müdavim varmış.
Gelelim tablolara... New York’ta yaşayan son dönemin ünlü ressamlarından Pato’ya ait Şen’in kendi koleksiyonundan parçalar da mevcut. Hasılı restoranda betondan doğallığa farklı bir paradoks yaşanıyor.
Menü zengin, hepsini tatmak mümkün değil. Yılların deneyimli restoran yöneticisi Turkay Cansız, mesleğini uzun yıllar Zihni ile Papermoon’da icra ettikten sonra bu adreste karar kılmış ve çok iyi olmuş. Yine servis dalında uzman Fatih Dal’ı da beraberinde getirmiş. Şimdi gelelim işin en önemli kısmına, yani tattığım yemeklere... Başlangıçlarda ilk olarak İtalyan usulü marine edilmiş somon tartar çok başarılıydı. Burrata peynirinin menünün değişmez tadı olmasıyla, grubun koordinatör mutfak şefi Dilaver Göktaş’ın spesiyali avokado, karides, roka ve şampanya soslu fasulye taneleri ve karidesle yapılan ‘Avokado San Pietro’ lezzetli bir seçenek. Diğer bir alternatif ise pancarın son derece yakıştığı Akdeniz salatasıydı ki bence hem sağlıklı hem de zengin bir giriş olabilir.
Tabii ki İtalyan lokantası deyince, akla ilk makarnalar geliyor. Sizlere hemen ev yapımı günlük makarnalardan iki seçenek önereceğim. Günlük ev yapımı olanlardan trüflü ve et dilimli olan spagettiyle bir de mevsiminde porcini mantarıyla yaptıkları risotto, gayet kıvamındaydı. Bu arada bir de karidesli limon ağırlıklı bir sosla bezenmiş risotto var ki o da denenebilir.

Haberin Devamı

İtalyan rüzgarı

Haberin Devamı

Ana yemeklere gelince, sebzeler ve patates kızartması eşliğinde gelen fileminyon, etsever biriyseniz çok doğru bir seçim olur. Ancak etle çok aranız yoksa ve benim gibi şansınız yaver giderse, harika bir dil balığına denk gelebilirsiniz.
Pizzaları unutmayalım! Mutfak şefi Fatih Bahçeci yönetiminde Serafina ismiyle özdeşleşen pizzalardan klasik margarita ile burrata, domates sos ve taze fesleğenle yaptıkları Di Vittorio’yu sayabilirim. Eğer ben hakkımı peynirden yana kullanacağım derseniz, o zaman tüm İtalyan peynirleri sizin için orada mevcut. İtalyan mutfağı olunca, herkesin damak tadına uygun bir tabak illa ki bulunuyor ve o zaman yemekler hep daha uzun sürüyor.
Tatlılardan tiramisu ve dondurmalı profiterolü özellikle tavsiye ediyorum. Kanyon’daki Serafina bar keyfi yapmak için de çok ideal, zira barın şefi Cüneyt servisin tüm maharetlerini ortaya koyuyor. Formuna dikkat edenler için son derece sağlıklı içecekler de mevcut. Hasılı burası zaten son derece hareketli olan alışveriş merkezinde güzel bir İtalyan rüzgarı katmış. Darısı Bodrum ve farklı lokasyonlarda yaratılacak yeni projelerin başına diyelim.