Son zamanlarda İstanbul’da tanıdığım herkes Aleksandrapolis’e gitmeyi konuşuyordu. Biz de bu tadı öğrenelim diye yıllar sonra tekrar Dedeağaç’a gitmeyi başardık. Aslında bu şirin Yunan ilçesi, İstanbul, Tekirdağ ve Edirne halkının hafta sonu mekanı olmuş. Tıpkı İzmir’in Çeşme’si gibi...
Yolculuk, cuma günleri maalesef 8 saat sürüyor. Kaldığımız Thraki Palace, eski ama korunmuş geniş alanları olan bir oteldi. Çok başarılı bir kadro hizmette ama yemekleri, dört yıldız noktasına ancak ulaşabilir. Fakat şehir, hem çok renkli ve makul fiyatlı hem de gençlik bölgeye ciddi bir dinamizm getirmiş.
Çok sayıda restoran, cafe, bar ve hediyelik eşya dükkanı gördüm. Demek oluyor ki Aleksandrapolis kendini turizm şehri olarak ilan etmiş. Deniz mahsulleri ve içecekler Türkiye’den ucuz, taze ve kaliteli. Çiftlik balığını sadece bir yerde gördüm.
Türk misafirlerin tercihi
Birçok lokantada Türkçe menü var. Gittiğiniz restoran eğer biraz büyükse, yerinize oturur oturmaz, “Hoş geldiniz” diyen genç garsonlar geliyor. Şimdi gelelim en beğendiğim lokantaya; adı Nisiotiko. Sahibi Kreako, gençliğini profesyonel balıkçı olan babasının yanında geçirmiş ve daha sonra da bir lokantada aşçı olarak çalışmış. 1997 yılında da bu mekanı açmış. Bir arkadaşını ziyarete gelen İngiliz filoloğu Ebru Üstün’le tanışmış ve 2001 yılında evlenmiş. Daha sonraki yıllarda doğan Mihali ve Nicola, aileyi daha da büyütmüş.
Kreako sohbetimize, “Bugün deniz ne verdiyse bende var, yoksa bende yok” diye başladı. Böylece barbunya hayallerimiz suya düştü ve birlikte mutfağa gittik. Sadece hanımların çalıştığı pırıl pırıl bir yer. Eski dosya dolabı misali çelik buzdolabı açıldı ve en alt çekmecede canlı istakoz ve karidesler, ikinci katta levrek ve sinaritler, en üst katta ise eşkina, fangri ve mercanlar göründü. Biz uzun zamandır İstanbul’da balıkçılarda göremediğimiz fangri buğlamayı tercih ettik. Bakır bir tencerede gelen ana yemeğimiz, Girit’ten gelen ekstra sızma zeytinyağı, yeşil - kırmızı dolmalık biber ve beyaz sek şarapla bezenmiş muhteşem bir tattı.
Bembeyaz örtülü şık masalarda bölgenin Türk kökenli gençlerinden Ercan Apti’nin