Sabanur Kıraç

Sabanur Kıraç

skirac@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bendeniz mübarek ramazan ayını heyecanla bekleyenlerdenimdir. İbadet etmenin verdiği dayanılmaz mutluluğun dışında ailecek ya da dostlarla topluca oturulan iftar sofralarına da ayrıca hayranım. Ama ben bu duygular içindeyken hemen hemen her şeyi sömüren ünlüler bu kutsal duyguları ve ayı da sömürüyor.
Siz de biliyorsunuz aslında her ramazan ayı aynı hikâye baştan yazılıyor. Bir ünlü veya bir kurum bir iftar yemeği düzenliyor ve toklar biraz daha doymak, bu fırsattan istifade ederek bir kez daha gazetelerde görünmek için o geceye katılıyor.
Mesela geçenlerde Türk Böbrek Vakfı’nın düzenlediği iftara futbolcu Arda Turan ve Mehmet Topal, şarkıcı Betül Demir, Elif Karlı, Linet, Nadide Sultan, Doğuş ve Nazan Şoray, sunucu Saba Tümer ve Vatan Şaşmaz, oyuncu Paşhan Yılmazel ve Burak Hakkı, manken Ece Gürsel gibi tanınmış isimler katılmıştı. Hafta başında arkadaşlarına bir iftar yemeği veren Serpil Çakmaklı’nın ise Nilay Dorsa, Bora Gencer ve Tan gibi ünlü davetlileri vardı. Bu davetlerle ilgili haberleri okur, fotoğrafları incelerken aklımda şu sorular geçiyor: Açların değil tokların doyduğu bu iftar sofralarında gerçekten oruç tutan kaç kişi oluyor acaba? Ya da o beş yıldızlı lokantalarda veya otellerde bu toklara düzenlenen 100 kişilik iftara harcanan para ile gerçekten aç olan kaç yüz kişi doyar acaba?
Gerçekten oruçlu olanlar üzerine alınmasın. Sözüm onlara değil. Sözüm ramazanı gösteriş yapmak ya da kendini göstermek için kullananlara. Kul ile Allah arasında geçenleri bilemeyiz ama acaba iftar Müslümanı ünlülere “Allah kabul etsin” demenin gerçekten bir anlamı olur mu?

Akıllı kadın aldatılmaz!

İftar Müslümanı ünlüler

Şu aralar sosyetenin ayrılıklarıyla çalkalanıyor magazin basını. Önce Eda Taşpınar- Nurettin Hasman ayrılığı salladı ortalığı, şimdiyse Emre Ergani’nin eşi Şebnem Işık Ergani’yi yakın bir dostlarıyla aldattığı haberi. Ne Eda Taşpınar’ın genç bir sevgili bularak Nurettin Hasman’dan ayrılması şaşırttı beni ne de Hasman’ın bu ayrılığı kaldıramayıp Taşpınar’a hakaretler sıralaması. Erganilerde de çok şaşırtıcı bir durum yoktu. Evli bir erkeğin eşini aldatması ve bunu ikisinin de yakından tanıdığı biriyle yapması eminim kimseye küçük dilini yutturmamıştır. Yine de bu hikâyede bir şey beni oldukça şaşırttı. Türkiye’nin en başarılı magazin portallarından biri olarak gördüğüm Gecce.com’dan birileri aldatılan eşe yani Şebnem Işık Ergani’ye ulaşmış. Yorumlarında sarsıldığı belli olan kadın “Şoktayım. Bir de arkadaşlarım bana akıllı kadınsın derlerdi, akıllı olmak buysa nasıl akıllılık bu” şeklinde bir yorum yapmış. İşte bir tek buna şaşırdım ben.
Biri çıkıp “Akıllı kadın erkeğini elinde tutmasını bilir. O sevdiği adama aldatması için fırsat vermez. Akıllı kadın dediğin öyle doğaüstü süper bir yaratıktır ki aldatılsa bile hemen anlar” gibi cümleler kurarsa affınıza sığınarak “Hadi oradan” derim. Çünkü bunların hepsi fasa fiso. Aldatılmış olmak ve/veya bunu anlamamış olmak kimsenin aklını göstermez. Ama aldatıldığınızı öğrendikten sonra yapacaklarınız ne kadar akıllı olduğunuzu gösterir.

Kadın suçu kendinde arıyor
Şebnem Ergani’nin yorumları gerçekten de anlayamadığım ve kabullenemediğim bir şeyi bir kez daha ortaya koyuyor. Ne zaman kadın erkeği aldatsa hemen fahişe damgası yerken tersi olduğunda kadın suçu kendinde aramaya başlıyor. Neden aldatıldım? Neden aldatıldığımı anlayamadım? Neden daha akıllı olamadım? Vs.vs.vs...
Halbuki gerçekten akıllı her kadının bildiği gibi hiç kimse aldatılmayı hak etmez. Aldatıldığını anlayamayacak kadar karşınızdakine güvenmek de aptal olduğunuzu göstermez.
Emre Ergani, Şebnem Hanım’ı gerçekten aldattı mı bilemem. Bu noktadan sonra evliliklerini kurtarabilirler mi onu da bilemem. Ama bildiğim bir şey var ki akıllı olmakla aldatıldığını anlamamak arasında yakından uzaktan bir alaka yoktur. Bu duruma düşmek için sadece akılsız bir adamla olmak yeterlidir!