SAHNEYE ÇIKMA SIRASI ONDA

Beste yapmaya başladığı dönemse, 2000’li yılların başına dayanıyor. Ama hem koşuşturmaktan hem de biraz tembellikten albümü ‘Asya’yı daha yeni çıkarabildi. Yıllarca arkalarında durduğu müzisyen dostları da onu yalnız bırakmadı

Müziğe ilginiz ne zaman başladı?
8-9 yaşlarında ağabeylerim Kasımpaşa’da bir orkestra kurmuşlardı. Düğün işi aldılar. Biri davul, diğeri gitar çalacaktı ama ‘Komparsita’ (düğün marşı) gerekiyor. Küçük ağabeyim çalamadı, ben de provalarını seyrediyorum. Bunalıp provaya ara verdiler. Geri döndüklerinde ben komparsita’yı çalıyordum. Sonra işe ben alındım tabi. Ağabeyimin ayağını kaydırdım. İlk müzikle tanışmam böyle oldu. Düğün salonlarında, pavyonlarda çaldım. 15 yaşında Yalçın Ateş’le tanıştım, ardından caz maceram başladı. Caz, hiç beklemediğim bir anda bıçak gibi kesilince popa döndüm.

Çalışmadığı insan yok!Kısaca özetlemek gerekirse şimdiye kadar kimlerle çalıştınız?
Sezen Aksu, Kenan Doğulu, Deniz Seki, Emel Müftüoğlu, Levent Yüksel, Nilüfer, Yıldız Tilbe, Sıla, İzel, Hande Yener, Nez, Yaşar, Zerrin Özer gibi isimlere davul çalarak eşlik ettim. Aynı zamanda da aranjörlük yaptım. Ajda Pekkan’a da orkestra şefliği yaptım.

‘Messelle’ grubunuz var sizin. Onlarla bir araya gelmeniz nasıl oldu?
Bizim çok eskiden ‘Panik Atak’ diye bir grubumuz vardı. Seneler sonra, “Hadi bir daha proje yapalım” dedik. Aykut’la (Gürel) düşündük çünkü çalalım istiyoruz, müzik yapmayınca beslenemiyoruz. ‘90 60 90’ projesini gerçekleştirdik. Eski şarkıları derledik ve tekrar söyledik.
O süreçte solistlerin bulunması çok zor oldu. ‘Panik Atak’tan mesela Işın Karaca, Pamela (Spence), Bora Uzer gibi 3 star çıktı. Bunda da iyi solistler bulunması lazımdı. Aslan gibi müzisyen bir kız çıktı Sirel. Şimdi Seda Mete diye bir solistimiz var.

Tamamen bir müzisyen albümü Albümden biraz bahsedelim mi? Ne kadar sürdü çalışmalarınız?
12 sene önce besteler yapmaya başladım. Çok şarkım birikti ama araya işler girdiği için bir türlü albüme zaman ayarımadım. Bu 12 senenin hepsi çalışma değil arada işler oldu, tembellik oldu. Sonunda Ahmet Çelenk’le tarih koyduk. Ben de hemen derleyip toparladım şarkıları ve bitirdim. Albümde sözler çok enteresan yazıldı, hiçbir söz, gönderilip buna söz yaz denilerek çıkmadı ortaya. Mesela ‘Gönlümün Efendisi’ adlı şarkımı 7-8 yıl önce yapmıştım. Bir gün Sıla aradı, “Şarkına söz yazdım” dedi. Sonra Ebru Gündeş gelip okudu. Halil Sezai’yle aynı şirketteyiz. Benim patronum dinletmiş ona şarkıyı, dinlettiğinin gecesi bir mesaj geldi bana Ahmet Çelenk’ten. Şarkının sözlerini yazmış. Halil’i aradım, ilk defa konuşuyoruz. “Üstat ne güzel yazmışsın” dedim. “Çok mutluydum bugün beni üzdünüz. Aylardır elime kalem almıyordum. Usta, seninle bir gün yollarımızın kesişeceğini biliyordum” dedi. Yine aynı şekilde İsmail Tunçbilek’le yemek yiyorduk, “Usta ben çalayım mı?” dedi, stüdyoya girip şarkıyı çaldı. Hüsnü Şenlendirici yine öyle. Bu albüm sonuna kadar müzisyen albümü oldu.

Kimlerle çalıştınız?
Ebru Gündeş, Göksün Çavdar çok önemli bir klarnetçidir. Halil Sezai, Hüsnü Şenlendirici şahane biridir. Niran Ünsal, onun için zaten bir şey söylememe gerek yok. Yonca Lodi. Herkes var yani, bütün arkadaşlarım yanımda oldu.

“ŞARKILARI HERKES FARKLI YORUMLUYOR”

Albümün beklentileriniz karşılayacağınızı düşünüyor musunuz?
Albüm yeni çıktı, sosyal medyada yorumları takip ediyoruz. Biri, “Uyanır uyanmaz böyle bir albüm karşılaşmak ne güzel” demiş. Albümü ilk dinleyenler “Bu albüm yurt dışında çok satacak” dedi. Baktığınız zaman bu topraklarda var olan her şey var albümde. O yüzden şarkıları herkes farklı yorumluyor.