CaddeSefere çıkamayınca şehri vurdular

Sefere çıkamayınca şehri vurdular

13.07.2012 - 21:41 | Son Güncellenme:

İstanbul ve Anadolu’daki deniz leventlerinin faaliyeti mevsimle sınırlıydı. Kış nedeniyle sefere çıkamayınca, leventler bozgunculuk yapıyor, bazen evlere girip yağmaya karışıyordu. Asi leventlerin hikayesini, Atlas Tarih dergisi yazdı

Sefere çıkamayınca şehri vurdular

Mustafa Cezar, ‘Osmanlı Tarihinde Levendler’ kitabında, Osmanlı’da ilk kez 1460’ta ‘Levend Oğlanları’ kaydına rastladığını belirtir. Bu, leventlerin bir sınıf oluşturduğunun kanıtıdır. Kökenleri ne olursa olsun, genelde islamı benimsediklerini de, tahrir defterlerinden anlaşılır. 1517’de Mısır, 1520’de Rodos’un fethi ve arkasından Garp Ocakları’nın (Cezayir, Trablusgarp, Tunus) kurulmasıyla denizcilik alanında hızlı bir yapılanma belirir. Tabii aynı zamanda kadro ihtiyacı artar.
Dikkati çeken Osmanlı’nın, Kemal Reis, Barbaros Hayrettin, Turgut Reis gibi büyük denizcilerini ‘deniz levendi’ sayılabilecek takımın içinden alması ve bunları ‘kaptan-ı derya’ sıfatıyla en üst deniz kumandanlığına getirmesiydi. Aynı yeteneği gösterebilecekleri kanısıyla ‘gazâ yapmayı seven’ levent reislere de, hatta sade leventlere de, gemi yapıp düşmana karşı gazâya çıkma konusunda sultandan icazet çıkmıştır. Bunun maceraseverleri teşvik ettiği ve ‘denizci leventliği’ne saygınlık kazandırdığını kabul etmek gerekir.
Her iki yılda bir Anadolu’dan toplanmış birkaç bin delikanlı, İzmir’deki Cezayir Hanı’ndan gemilerle ocak kadrolarını yenilemek için gönderilirdi. Zira bunların 7/10’u deniz savaşlarında ölür, 2/10’u sakat kalır, yalnız 1/10’u ihtiyarlığa erişebilirdi. Leventlerin en büyük sorunu, evlenme yasağıydı. Zorunlu olarak hayat kadınları ve oğlanlarla ilişki kuruyorlardı. Kendi kontrollerinde genelev oluşturmuşlardı. Kışın sefere çıkılamadığı aylar boyunca bu kesimin maceracı, evlilik dışı cinsel çarpıklıklar yaşadığı ve eğlence için para gerektiren, soyguncu nitelik taşıdıklarına dair pek çok kanıt var.

Haberin Devamı

Sefere çıkamayınca şehri vurdular

Leventin en büyük ilgisi hayat kadınına
Mustafa Cezar, Kanuni zamanında, İstanbul’u leventlerden kurtarmak için 800 kişinin idamına gerek duyulduğunu, Celâlzade Mustafa Çelebi’nin eserine dayanarak aktarıyor: “O gece merhum Sultan Selim Camisi’nin yakınında bir müslümanın evi basılıp içinde oturanların tamamının hayatına son verilmiş, evleri de tahrip edilmişti. Bu olayın çözülmesi için yol bulmakta güçlük çekildi. Bunun üzerine levendleri zarara sokmak amacıyla bir girişim yapıldı. Şehrin içinde, herkesin geçtiği yollardaki çarşılarda ve pazar ortalarında, toplam 800 levent katledildi. O zamandan sonra İstanbul’da bunun benzeri kötülük olmamıştır.”
İstanbul’a ait defter kayıtlarına bakılınca, en çok leventlerin fahişelerle ilişkisinin rahatsızlık verdiği fark ediliyor. 10 Ağustos 1567’de İstanbul kadısına gönderilen hükümde, mahalle imam ve müezzinlerinin kendi bölgelerini kontrole alarak, fahişelerin saptamaları istenmiştir. Bunu yapmayanların görevlerine son verileceği de ilave edilmiştir. Üstelik belirlenen kişilerin hapsolunmasının yanı sıra, kökenlerinin ve akrabalarının da saptanması istenmektedir.
5 Ocak 1568 tarihli İstanbul kadısına gönderilen emirde, fahişelerle nikah kıyanların İstanbul’dan çıkarılmaları isteniyordu. Hatta, “Şehirde bazı dükkanlarda çamaşır yıkayan kadınlar belirmiş olup bazı leventlerin dükkanlara girip nice fesada sebep olduklarından, bu dükkanların kapatılması” isteniyor.
Kadınları ortalıkta görmenin leventleri daha da ‘azdırdığı’ gerekçesiyle, 25 Mayıs 1573’te de Eyüp kadısına, “Kaymakçı dükkanlarına bazı kadın kısmının kaymak yemek bahanesiyle girip toplanmalarının yarattığı kışkırtıcılığın önlenmesi” emredilmiştir. 1 Aralık 1580 tarihlideyse, genç kadınların leventlerle kayığa binerek gezmelerinin men edilmesi emredilmiştir.

Haberin Devamı

İstanbul’un hâkimi leventlerSorunun kökünden çözülmesi için sert kararlar alındığının kanıtları da var. Ancak, 16’ncı yüzyılın ikinci yarısından itibaren levent olaylarının, İstanbul’da da Anadolu’da da giderek daha da yoğunlaştığı görülüyor. 1685 kışında leventlerin, Beşiktaş’tan başlayıp Kavak Hisarları’na kadar yalılara saldırdığı ve insanların ırzına geçtiği biliniyor. Giderek yoğunlaşan olaylar karşısında sık sık çözüm arama ihtiyacının hissedildiği fark ediliyor.

Haberin Devamı

Kara leventleri sorunu16’ncı yüzyılın ikinci yarısında işsizlik artınca, leventliğe yönelmekten başka çaresi kalmayan ya da levent diye anılmaktan başka nitelemeye layık görülmeyen bir kitle belirdi. Böylece kara leventleri, Anadolu’da yayılmaya başladı, bir türlü düzen altına alınamadı. Sonunda 1689 yılında leventler resmi olarak ortadan kaldırıldı. Ancak ülkeye yaygın levendâne davranışlar sona ermedi. Leventlerin köylüye para vermeden yem ve yemeklik topladıkları, yol kesip soygun yaptıkları, eşkıya gruplarına katıldıkları biliniyor. Lale Devri’nin büyük sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa da yok etme çabalarında bulunmuş ama başaramamışlardır.
Leventliğin tam tasfiyesinin uzun hazırlık dönemi gerektirdiği fark edilmiştir. Osmanlı’da 1734’te başlayan, Avrupa düzenli ve disiplinli asker yetiştirme girişimi yeni kadrolar yetiştirmeğe başlamıştı. 1768-1774 Rus Savaşı’nda uğranılan yenilginin sadece cepheden kaçan asker yaratmakla kalmaması, üstelik bunların ordugâhı bile yağmalamaları kesin ortadan kaldırma düşüncesini oluşturdu. Ruslara ödünler içeren Küçük Kaynarca Antlaşması’nın hemen ertesinde 1775’te, kimine göre 16 bin kimine göre 100 bin kişiden oluşan leventliğin ismen kaldırılması emri çıktı. İstanbul’dakiler başka hizmete alındıkları gibi, levent nâmında adam görevlendirilmemesi için de eyaletlere tebligat yapıldı. Böylece devlet teşkilatından tamamen çıkarılmış oldular.