Cadde TAM GEMiLERi YAKACAKKEN...

TAM GEMiLERi YAKACAKKEN...

04.03.2013 - 19:54 | Son Güncellenme:

'Muhteşem Yüzyıl’ın 'Sultan Süleyman'ı Halit Ergenç bu kez, en cool haliyle 'GQ Türkiye'nin nisan sayısı kapağında. Oyuncunun, bugünlere nasıl geldiğini öğrenmek adına ilginç bir okuma sizi bekliyor.

TAM GEMiLERi YAKACAKKEN...

Halit Ergenç’in içine doğduğu, Kabataş Setüstü’nde, annesiyle babasının kâh Boğaz’a, kâh birbirlerine aşkla baktıkları bir ev. Muhteşem Yüzyıl’ın başlamasından çok öncelerden beri telefonunda Ana Sultan olarak kayıtlı olan annesi, zehir gibi zeki ve kolay sıkılan bir insan olduğu için, gençliğinde tıp da dahil, birkaç üniversiteye girip bırakmış, sıra dışı bir kadın. Babasıysa, Şehir Tiyatroları mensubu ve arabeskin Türkiye’yi kasıp kavurduğu yılların ünlü bestekârlarından Sait Ergenç.
Çocuklarının kendi izinden gitmesine itirazı olan sanatçı babaların aksine, Sait Ergenç oğlunun sanatla ilgilenmesi, hatta özel olarak oyuncu olma yolunda tiyatro okuması gerektiğine kânidir. O'ysa kalkar, İTÜ Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri bölümüne girer.

Dönüm noktası Haldun Dormen
İTÜ’de edineceği mesleğin 'gerçekliğini' görünce, ikinci sene itibarıyla derslerden ayağını keser. Herkesten gizli okulu bırakıp Mimar Sinan, Bilkent ve İstanbul Üniversiteleri'nin opera bölümü sınavlarına girmeyi koyar kafasına. Cebindeki kısıtlı parayla, evi de gizlice idare edip katıldığı sınavlardan başarıyla çıkar.
Gel gör ki bu kez de operacı olmak istemediğini fark edecektir. Müzikal bölümüne geçip dans dersleri almaya başlar. Bu kez hamur tutar. Dans derslerinin yanında Leman Sam’ın arkasında vokal yapmaya da başlamıştır: "Baktığın zaman, sanki hayatımın her dönemi başka birinin hayatı gibi. Paspas da sattım, karaborsa bilet de. Pencerelere güvenlik ve güneş filmi de yaptım, İstanbul Festivali’nde nota çevirmenliği de, yer göstericilik de... Tekstil fuarında robot kılığında robot dansı da ettim, kitap fuarında stand üzerinde figür de attırdım. Üniversitedeyken Dormen Tiyatrosu başladı, 'Şarkılar Susarsa' müzikaliyle. Ondan sonra 'Sevgilime Göz Kulak Ol’da rol teklif etti Haldun Abi. Hayatımın ilk tiyatro rolüydü, onunla karşılıklı sahnem vardı. Ondan çok şey öğrendim. Herkes söyler ya, müthiş bir hocadır diye, doğrudur. Aslında bugün yaptığım işi en çok ona borçluyum. AKM gibi kemikleşmiş bir kadronun içinde, dışarıdan bir konservatuar talebesi olarak, müzikalde başrol oynamamı bu dünyada sağlayabilecek herhalde tek insandı. 'Kral ve Ben' müzikalinde başrol oynadım Haldun Abi sayesinde.”

Ve Amerika...
"Deli gibi müzikal okuyor, araştırıyordum. O zaman kaynağa ulaşmak da zor. Benim bu kadar çabaladığımı görünce, faydası olur diye, Amerika’ya ilk kez yine Haldun Abi götürdü. Son senemden önce, 12 günlüğüne müzikal izlemeye gittik. Dönüşte birer-ikişer bölümlük dizi rolleri oldu. 'Dedem, Gofret ve Ben’de bir miktar para biriktirebildim. Öyle olunca hemen Amerika’ya gittim."
"Orada bir kitap okudum 'Acting as a Business' diye, 'İş Olarak Oyunculuk'... En baş sayfasında ‘Evinizde otururken kimse sizi keşfedemez’ yazıyordu. Ha, dedim, bütün dünyada sorun aynı. 'Les Miserables’ın denemelerine Javert çalışıp gitmiştim. İki gün kapıda yattım, sonunda ‘Anlamıyor musun kardeşim, istemiyoruz!’ deyip kovdular. Orada mesleğin ne kadar zor olduğunu gördüm. İnsan böyle bir şeyi görünce unutmuyor. Giderken demiştim ki kendi kendime, bu işi daha iyi yapıldığı yerlerde yapacağım. Sonra anladım ki bu iş, aslında benim ne kadar iyi yaptığımla alakalı."

Dönüş o dönüş
"30 yaşımdaydım zaten gittiğimde. İnsanlarla diyaloğum belli bir noktayı geçemiyordu, ortak bir geçmişimiz yok, esprilerimiz bile aynı değil. Orada yaşlanamayacağımı düşünüyordum ama bir kere gitmişim ya, kalmakta da ısrar ediyordum. Meslek değiştirmeye karar vermiştim. Aşçılık ve masaj terapi okullarına falan bakınmaya başladım. Tam o sırada Türkiye’den teklif geldi.
"Uçaktan indim. Köprüden geçerken denize baktım, sanki bir anahtar geldi, göğüs kafesimi açtı, içeriden yukarıya bir sürü güvercin uçtu. İnanılmaz bir his yaşadım orada. Sonra proje iptal oldu. İşin olmayacağını söylediler; 'Dönüş biletini de aldık, merak etme' diye. Biletim hâlâ onlarda duruyor."
Geldikten sonra kısa süre çalışmaz, sonrası da malum... Sinema ve reklam filmleriyle birlikte diziler: Durul Kardeşler'le ilk çalışması 'Baba', ardından da 'Zerda', 'Aliye', 'Binbir Gece', 'Muhteşem Yüzyıl'...
Bu hikayeyi, dönüşü muhteşem oldu esprisi yapmadan kapatmayı becerebilir miyiz dersiniz?

Haberin Devamı

'MUHTEŞEM YÜZYIL' ÜZERiNE

"Nihayetinde bu iş, kendi türünde bu şekilde başarı elde etmiş ilk iş. Eleştiri yapılması çok normal. Bazı eleştiriler agresifleşebilir, tamam, bu da normal. Dünyanın her yerinde böyle şeylerle karşılaşılabiliyor. İş ki bizden sonra gelecek olanlar, yapmaktan vazgeçmesinler. Daha fazlasını, daha iyisini yapsınlar. İnsanlar da merak edip daha fazla okusun, daha fazla öğrensinler..."