Cadde Taner Rumeli: Şöhretin fazlası psikoloji bozabilir

Taner Rumeli: Şöhretin fazlası psikoloji bozabilir

15.10.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:

Kanal D’nin sevilen dizisi ‘Afili Aşk’ta Rıza karakterini canlandıran Taner Rumeli, “Popülerlik ve şöhret bizim işimizin bir getirisi. Fazlasını istemek insanın psikolojisini bozabiliyor” dedi

Taner Rumeli: Şöhretin fazlası psikoloji bozabilir

Taner Rumeli, ilk dizisi ‘Bizim Evin Halleri’nden bu yana ekranda... Göz önünde olmayı sevmiyor, işiyle anılmayı tercih ediyor. ‘Afili Aşk’ta canlandırdığı Rıza karakteri gibi ‘ağır abi’ bir tarafının olduğunu da söylüyor. Rumeli’yle ‘Afili Aşk’ı, Ankara’dan İstanbul’a uzanan serüvenini ve şöhrete bakışını konuştuk.

Haberin Devamı

- Uzun yıllardır oyunculuk yapıyorsunuz ama projeler dışında hiçbir zaman göz önünde olmadınız. Buna özellikle mi dikkat ediyorsunuz? 

Evet. Çünkü göz önünde olmak da ayrı bir mesai (gülüyor). Zaten yaptığımız işler seyircisini bulduğunda kendinizi göz önünde buluyorsunuz. “Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz“ diye düşünenlerdenim.

- “Sosyal medyada 3-5 beğeni için enteresan hallere bürünenler var. Ben neysem oyum” demişsiniz. Popülerlik ve şöhret kavramı sizin için ne ifade ediyor?

Popülerlik ve şöhret, bizim işimizin bir getirisi. Benim açımdan işimi iyi yaptığımın bir göstergesi. İnsanlar tarafından tanınmak ve beğenilmek herkesin hoşuna gider. Sorun, bunu sürekli beklemek ve bundan beslenmekte... Şöhretten beslenmeye başlayınca kendinizi lüzumsuzca önemli ya da özel sanmaya başlıyorsunuz. İnsanoğlu her zaman daha fazlasını istemeye yatkındır. Şöhretin fazlasını istemek insanın psikolojisini bozabiliyor.

Haberin Devamı

- Tiyatro mezunusunuz. Oyunculuğu hep istediniz mi? 

Lisede tanıştım tiyatroyla... İlk andan itibaren hep o işi yapmak istedim. ‘Tiyatro bir aşk klişesi’ gerçek.

- Bugüne kadar sayısız dizi projesinde rol aldınız, ‘Afili Aşk’ın hayatınızdaki yeri nedir? 

Başladığında çok özel bir iş olacağını hissetmiştim, aslında bütün ekipte aynı his vardı, öyle de oldu. Gerçekten bir sürü iyi ve işini severek yapan insan buluştu...

- Canlandırdığınız Rıza karakteri size benziyor mu?  Sizin de ‘ağır abi’ bir tarafınız var mı? 

“Yok” dersem yalan olur. Ama ben sorunlarımı mümkün olduğunca konuşarak ve güler yüzle halletmeyi tercih ederim. Bir de Rıza’ya kıyasla daha yaşam enerjisi dolu bir insan olduğumu söyleyebilirim.

- İlk diziniz ‘Bizim Evin Halleri’... Uzun yıllardır sektördesiniz, o günden bugüne sektör adına neler değişti? 

Çok şey değişti ama bunun ne kadarı olumlu emin değilim. Kurumsallık yeterince güçlenmemiş. Hâlâ Yeşilçam’dan kalma bir el yordamıyla iş yapma durumu söz konusu. Ama çağ, seyirci ve teknoloji değişiyor, yeni mecralar oluşuyor. Değişim kendini dayatıyor.

‘Bu büyülü dünyanın bir de iç yüzü var’

Haberin Devamı

- Ankara’dan İstanbul’a geleli kaç yıl oldu, buraya alışmakta zorlandınız mı?

Sekiz yıl bitti... Başlangıçta büyük şölendi, sonra yalnızlığa dönüştü. Ankara’da gruplar halinde yaşar insanlar. Çoğunlukla arkadaşın her şeyden değerlidir. Burada ise arkadaşlık diye bilinen şey, çoğunlukla iş arkadaşlığı...
İşin bitince de toz bulutuna dönüşüyor. Bunu fark etmek ve üstesinden gelmek biraz zaman aldı. Trafiğe de alışamadım. Ama dünyanın en güzel şehirlerinden birinde yaşamanın da bir bedeli olacak illa ki...

- Sekiz yıllık bir ilişkiniz var. Evlilik ve çocuk düşünüyor musunuz?

Bunlar bir insanın hayatta düşünmesi gereken en önemli iki konu. Biz de etraflıca düşünüyoruz. Ekonomi de sağ olsun çok yardımcı oluyor (gülüyor).

- Gündeminizdeki tiyatro projelerinden bahseder misiniz?

Bu sezona bir oyunla başlamadım. Ama masada uzun zamandır yapmak istediğim bir talk-show konsepti var. Öncelikle sahnede başlayacak bir proje, belki ileride başka mecralara da taşınır. Yetişkin oyunculuk eğitmenliği yapıyorum, o da bu sezon devam edecek. Bir de geçtiğimiz sene oyun çalıştığımız bir ekip var, onlarla sürekli yeni konseptler çalışıp, üretmeyi planlıyoruz. Heyecanlı bir yıl olacak.

Haberin Devamı

- Bir yandan da Oyuncular Sendikası genel mali sekreterliğini yapıyorsunuz. Sizce sektördeki en büyük sorun ne?

Bu büyülü dünyanın bir de iç yüzü var. Sektörümüzde devletin tayin ettiği bilir kişilerce bile onaylanmış, hatta raporlanmış çalışma koşulları zaafiyeti var. 15-16 saatlere varan ortalama çalışma süreleri var mesela. Setler resmen ‘tehlikeli iş yerleri’ statüsünde olmasına rağmen neredeyse hiçbir iş güvenliği önlemi alınmaması ve bu sebeple de her sene birden çok ölümlü kaza yaşanıyor olması, en önemli problem denebilir.