Marmaris, Gökova, Göcek, Datça, Hisarönü birçoğumuzun, çok iyi bildiği güzel tatil beldelerinden birkaçı. Ama daha ne yerler varmış bilmediğimiz. Marmaris’in gizli kalmış cennet koylarını bayramda keşfettim; memleketime, insanlarına bir kez daha hayran kaldım
Çiftlik koyu saklı Cennet
Ben, Çiftlik Koyu’nda bir arkadaşımın evinde kaldım ama civarda kalınabilecek güzel otel ve pansiyonlar var. Çiftlik Koyu, Bozburun’un Marmaris tarafında kalıyor. Bölge sit alanı olarak ilan edildiği için 1980’lerden beri fazlaca inşaat yapılmamış. Bu nedenle hâlâ bakir.
Araba kiralayarak gelmek en doğru karar, bu sayede yakın beldeleri de görebiliyorsunuz. Akşam karanlığında geçtiğimiz yolların, koyların güzelliğini pek anlayamasak da, orman içinde giderken bu yerleri gündüz gözü ile yürüyerek gezelim kararını daha baştan veriyoruz. İlk gün tüm haftanın yorgunluğu yanı sıra Çiftlik Koyu’nu çevreleyen dimdik kayalıkların, karşısındaki küçük adanın ve turkuaz denizin güzelliğine kapılarak şezlonglarımızda tembellik ediyor ve pırıl pırıl denizin ve manzaranın tadını çıkarıyoruz.
Selimiye Aurora Restoran
Sabah Soğuk Su’ya yürüyoruz. (Gidiş-dönüş 12 km.) Arada önümüze çıkan koy manzaralarıyla sürprizler yaratıyor. Amacımız kahvaaltı etmekti ama, bayram dolayısıyla kapalıymış. Çiftlik Koyu’na dönüyoruz. Daha çok teknelerin bağlandığı küçük koyda, beldenin en eski ailelerinden Çobanlar’a ait Rafet Baba’nın Yeri’nde kahvaltı ediyoruz. Kendi üretimleri zeytinyağı, tereyağlı sahanda yumurtaları, çökelek peynirleri ve köy ekmekleriyle muhteşem bir ziyafet çekiyoruz. (Kişi başı 16 TL)
Bozburun
Çiftlik Koyu’nun çevresi yüksek kayalarla çevrili olduğu için güneş erken batıyor. Güneşin batışının Söğüt ve Bozburun’da muhteşem olduğu söyleniyor. Akşam üzeri Bozburun’a (20 km.) gidiyoruz. Günün en güzel saatlerini ve renklerini burada içimize sindirip, bol fotoğraf çekip, methini duyduğumuz iki restorandan birinde yemek üzere Selimiye’ye geçiyoruz. (14 km.) Aurora Restoran Selimiye’nin merkezinde, değişik mezeleriyle ünlü bir mekan. Sahibi Hüseyin Bey çok misafirperver, sohbeti güzel, gönülleri fethetmeyi iyi biliyor. Portakallı patlıcan salatası, yalancı çerkez tavuğu, balık salatası, deniz börülcesi ve balık karpaçyo harika. (Kişi başı şarap dahil 50 TL)
Çiftlik Koyu, Rafet’in yeri
Koyda bir de otel var. Green Platan görüntü olarak çok sempatik olmasa da, su sporlarından faydalanabilir, deniz bisikleti kiralayarak (saati 20 TL) etraftaki koyları gezebilirsiniz. Enteresan kaya oluşumları ve minik koylar görerek, adanın etrafını dolaşarak, bisiklet çevirip, kahvaltıda aldığımız kalorileri yakmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Akşam güneşin batışını seyretmek için Söğüt’e gidiyoruz. Taşlıca’ya giden yolda, tepede duruyoruz. Gerçekten dünyanın en muhteşem gün batımı noktalarından biri. Sonrasında Yemek için Deniz Kızı Restoran’a iniyoruz. Selimiye’deki restoranlar kadar Avrupai değil, daha bakir. Özellikle ahtapot salatasını tavsiye ediyorum. (Kişi başı içki dahil 50 TL)
Türk Halkının misafirperverliği
Yürüyüş hedefimizi her gün biraz daha artırıyoruz. Çiftlik Koyu’nun sakinlerinden Duran Çoban, bizi evine kahvaltıya davet ediyor. Yaklaşık 7 km. yürüyüşle, biraz arılardan ürkerek köy evine varıyoruz. Çobanlar arıcılık yapıyor, yat turizmi ile uğraşıyorlar, 300 kişilik kalabalık bir sülale, nereye gitseniz bir kardeş veya kuzen karşınıza çıkıyor. Çiftlik veya Soğuksu’ya giderseniz mutlaka Duran veya Süleyman Çoban’ı bulun, size her konuda yardımcı olacaklardır. Duran ve karısı Özlem bize inanılmaz bir kahvaltı hazırlamış. Oturduğumuz çardağı saran üzüm salkımlarını dalından kopararak yiyoruz. Üzerine sakızlı Türk kahvesini içerek mide hazmını kolaylaştırmaya çalışıyoruz.
Duran ve Özlem Çoban’ın evi
Akşam üstü koşturmadan sahilde roze şaraplarımızı yudumlayarak güneşi batırmayı tercih ediyoruz. Yemeği Selimiye Sardunya Restoran’da yiyiyoruz. Özellikle tekne ile seyahat edenlerin sıkça uğradığı, lezzeti ve servisi çok iyi mekanlardan biri. Kişi başı ödenen tutar 50-70 TL civarında.
Son gün hedefimiz Bayır Köyü. Toplam 13 km. yürüyeceğiz. Köye giriş çok etkileyici. Tepeden döne döne inen bir yoldan aşağı bakınca iki çınar ve bir selvi ağacı altında konumlanmış olan köy ve çatısı parlayan camisi ile çok güzel görünüyor. Bayır Köyü 2 bin 300 yıllık çınarıyla meşhur. Tam gövdenin altına masalar konmuş, son iki dönemdir görevde olan muhtar köyde yaşayan öğrencilerin çalıştığı bir işletme kurmuş, turistlere hizmet veriyorlar. Köy kahvaltısı, gözlemesi ve ayranı çok meşhur. Kahvaltı harika. Bu köy bademi, adaçayı, kekiği ve balı ile de meşhur, hepsinden satın alıyoruz. Bayır Köyü ağaçları ile yurt dışında da biliniyor olmalı ki biz orada iken turist otobüsleri sıkça durup, ağaçlar hakkında bilgi aldı. Köyde otel yok, tek bir pansiyon var! (Pansiyon sahibi Neşat Erarslan, telefonu 0 536 866 97 07)
Son akşam Çiflik Koyu’nda Rafet’in yerinde yiyoruz. Lezzet çok iyi, rahat bir mekan, hizmet güzel. (Kişi başı 40 TL) Şansımıza yüzlerini beyaz-kırmızı boyamış 40 üniversiteli genç yelkenci ile birlikte Türkiye-Sırbistan basketbol maçını büyük bir coşku ile seyrettik.
Bu seyahati planlarken sadece deniz ve güneş olacağını düşünmüştüm, oysa doğasıyla, yerel halkın dokunulmamış saflığı ile bambaşka bir sıcaklıkla karşılaştım ve çok etkilendim. Tekrar gelip keşfedemediğimiz yerlerini de görmeyi planlıyorum, darısı sizlerin başına.
AJANDA
1. gün İstanbul-Dalaman uçuş, araba ile Çiflik Koyu 2 saat 15 dakika.
2. gün Çiflik Koyu’nda dinlenme, akşam Selimiye Aurora’da yemek (18 km.)
3. gün Sabah Soğuk Su’ya yürüyüş ve dönüş 12 km., Çiftlik Koyu Rafet’in Yeri’nde kahvaltı, akşam Söğüt, Deniz Kızı’nda yemek.
4. Gün Duran Çoban’ın evine yürüyüş, köy evinde kahvaltı, akşam Selimiye Sardunya’da yemek.
5. Gün Sabah Bayır Köyü’ne yürüyüş (12 km.), kahvaltı, akşam Rafet’in Yeri’nde yemek.
6. GÜN Dalaman’a hareket, 9:00 uçağı ile İstanbul’a dönüş.
Mutlaka görün
Söğüt: Köyün yolu inişli-çıkışlı, çam ağaçlarıyla kaplı. Eski adı ‘Saranda’ olan köy ve çevresi, deniz ürünü konusunda çok zengin. Sinarit, fangri, sokkan, melanur, eşkina, trança, akya, lağos ve karavide yeme şansınız var.
Bozburun: Gümrük sayesinde Yunan Adaları’na bir geçiş kapısı haline gelmiş. Büyük tesisler yok, küçük ama kaliteli pansiyon ve moteller bulabilirsiniz. En iyi guletlerin burada yapıldığını söylüyorlar.
Bayır: Köyün M.Ö. 200 yıllarında kurulduğu biliniyor. Anıt ağaçlar ve doğal zenginliklerle dolu çevresiyle Bayır, cip safaricilerinin de gözde durağı imiş.
Osmaniye: Marmaris merkezden 21 km. uzaklıkta, doğa ile kucak kucağa yaşayan bir köy. Temel geçim kaynağı arıcılık. Osmaniye köyünde üretilen balın ünü dünyaya yayılmış. Civarda da şifalı bitkiler yetişiyormuş.
Turgut: Tarihi ve doğal sit alanı statüsüne sahip bir köy. Ben göremedim henüz ama sahili, plajları görülmeye değermiş. Şelalesi ile meşhur ama öyle bildiğimiz çağlayan şelalelerden değil, 6-7 metre yüksekten dökülmekte imiş. Şelalenin çevresinde büyük çizgili ‘kaplan’ kelebekleri ürüyormuş.
Nerede kalınır:
Bozburun: Elixir Art/Sabrina’s Haus- Dolphin Pansiyon
Selimiye: Terrasses de Selimiye Butik Hotel - Palmetto Beach Hotel
Söğüt: Söğüt Doğan Pansiyon - Söğüt Aşkın Pansiyon - Yakamoz Pansiyon
Çiftlik: Green Platan - Alarga Sail Boutique Hotel & Yatch Club