Cadde TRENLE KUZEY HiNDiSTAN YOLLARINDA

TRENLE KUZEY HiNDiSTAN YOLLARINDA

29.08.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

Arkadaşım Reyhan ‘Hindistan Gezi Rehberi’ni elinden düşürmez. Kitabın yazarı ve rehberimiz Zafer Bozkaya ile sürekli haberleşir..."

TRENLE KUZEY HiNDiSTAN YOLLARINDA

Yola çıkmadan önce aldığım ‘Hindistan Gezi Rehberi’ ni bir türlü okuma fırsatı bulamadığımdan, ödevini yapmamış çocuklar gibi korku ve endişe içindeyim. Çok pis, kalabalık, fareler, dayanılmaz kokular ve baharatlı yemekler... Hindistan hakkında tüm söylenenleri ve korkularımı bir kenara bırakıp, yollara teslim oluyorum. Muson yağmurlarının şiddetiyle yeni bir gün başlıyor. Mumbai Havaalanı’ndan bindiğimiz taksinin silecekleri çalışmıyor ve altından su alıyor. Çılgın bir trafiğin tam ortasındayız. Kaldırımda yatan evsizler, henüz gün ışımadığı için derin uykuda.
Programdaki Elefanta Adası ve Haji Ali Tomb turu fırtına ve yağmur yüzünden iptal ediliyor. Biz de Dobi Ghat’ı, (büyük bir açık hava çamaşırhanesi), Nehru Müzesi’ni, Planetarium’u gezip Sky Theater’da gökyüzü ve yıldızları izliyoruz.

Haberin Devamı

Zenginlik tanrıçası Maha Laxmi Tapınağı
Yağmur duruyor. Öğle yemeği için ‘Dosa’ yiyoruz... Bol baharatlı ve soğanlı pideye benziyor. Ardından, Maha Laxmi Tapınağı’nı ziyaret ediyoruz. Akşam 19.30’da tarihi Chattrapati Shivaji Tren İstasyonu’ndayız. Yataklı trende seyahat edeceğiz. İçerisi biraz sıkıntılı gibi görünse de klimalar sayesinde dışarından çok daha iyi. En uzun tren yolculuğumuz olacak. Ertesi akşam 17.30’da Agra’ya varıyoruz.

Agra: Sıcak, nem, koku ve sinekler
Agra’nın yoğun trafiğinden ve geleneksel kalabalığından sıyrılıp Tac Mahal’e geliyoruz. Babür İmparatorluğu’nun altıncı hükümdarı Şah Cihan’ın, karısı Mümtaz Mahal’in anısına yaptırdığı anıt mezar aynı zamanda büyük aşkın da sembolü.
Oradan Agra Kalesi’ne geçiyoruz. İmparator Ekber tarafından 1565 yılında yaptırılmaya başlanmışsa da çeşitli eklemelerle oğlu Şah Cihan tarafından tamamlanmış. Hayatının son günlerinde büyük oğlu Alemgir tarafından buraya hapsedilen Şah Cihan, penceresinden Tac Mahal’i seyrederek ölmüş.
Agra’ya 40 km. uzaklıktaki Fetihpur Sikri görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. İmparator Ekber zamanında Moğol hükümdarlığına başkentlik yapmış şehir, daha sonra terk edilmiş. Dünyanın en iyi korunmuş hayalet şehri. Ekber büyük dinlerin temel düşüncelerini bir araya getiren ‘İlahi din’ isimli yeni bir din kurmak istemiş. Ama gerçekleştirememiş.

Yeni Delhi sürprizi
Yeni Delhi başkent diye derli toplu bir şehir bekliyordum ama şehir savaştan çıkmış gibi. Hindistan Kapısı’nı, Hümayun Türbesi’ni ve Lotus Tapınağı’nı dolaşıyoruz. Hümayun Türbesi, Babür İmparatoru Hümayun’a mezar olarak inşa edilmiş. Aynı zamanda birçok önemli mimari yeniliklere ve Tac Mahal’e esin kaynağı olmuş. Lotus Tapınağı bir Bahai mabedi. Tapınağın içi, sessiz ve serin. Ertesi gün, eski şehirdeki Jain Tapınağı’nı, Red Fort’u, Moti Mesjia ve Ulusal Müze’yi ziyaret ediyoruz.

Haberin Devamı

Varanasi: Ghat’lardaki Aarti ve ölü yakma törenleri
Labirent gibi daracık sokaklarda kutsal ineklerle birlikte ilerlerken dayanılmaz görüntüler ve kokular içinize işliyor. Otelin terasına çıkınca işler değişiyor. Müthiş bir manzara. Kutsal Ganj, Himalayalar’dan esen tatlı rüzgarı dağıtıyor ve hafızamda yer edecek bütün kötü izleri siliyor. Biraz sonra nehirdeki ölü yıkama ritüeline katılıyoruz. Ölen genç bir kadın. Çiçeklerle süslenmiş. Birkaç sandal ağacı ve çeşitli yağlar sürüldükten sonra genç kadının ölü bedeni oğlu tarafından ateşe veriliyor. Varanasi’ye 10 km. uzaklıktaki Budist merkezi Sarnath, ruhunuzun huzur bulacağı bir yer. Buda’nın aydınlandıktan sonra ilk dersini verdiği yer burası.

Haberin Devamı

Haridwar: Festival zamanı
Hindu dininin en kutsal yerlerinden biri Haridwar. Yüzlerce değişik inanca ve aşramlarına ev sahipliği yapıyor. ‘Neelkantha’, yani Mavi Gırtlak anlamına gelen festivalin tam ortasındayız. Adım atacak yer yok. İstasyonda bizi bekleyen ciple Rishikesh’e geçiyoruz. Sanskritçe ‘duyuların ve sezginin lordu’ anlamına gelen Rishikesh, Himalayalar’ın yamaçlarında sisler arasında, yemyeşil doğasıyla yoganın kalbi olmuş. Her akşam yapılan Ganga Aarti törenine katılıyoruz. ‘Diya’ları, yani çiçekli kandillerimizi Ganj’a bırakıyoruz. Sonra Krishna Ashramı’na misafir oluyoruz. Hiç durmadan müzik yapan gönüllü öğrencilerle biz de müzik yapıyoruz...



THE BEATLES ASHRAM
Grup üyelerinin 1960’larda guruları Maharishi Mahesh Yogi ile buluştukları yerdeyiz. Uzun zamandır kimsenin uğramadığı ashramın merdivenlerinden çıkarken çok heyecanlanıyorum. Ringo Starr’ın, John Lennon’un bir dönem kaldığı mantar şekilli iki katlı minik evlerinin arasındayız. John Lennon’un “Happy Rishikesh” şarkısı kulaklarımda.

Haberin Devamı

Hindu ve İslam dinleri burada birleşmiş
Akşama tren yolculuğumuz devam ediyor, sabah Sihlerin kutsal şehri Amritsar’dayız. Altın Tapınak’ın kapısında ayakkabılarımızı bırakıyor, eşarplarımızı takıp, tertemiz mermerlerin üzerinde yürüyerek içeri giriyoruz. Erkeklerin de başını örtmesi zorunlu. Sihler, uzun elbiseleri, hiç kesmedikleri sakalları ve kobalt mavi sarıklarıyla hemen göze çarpıyor. Çok da yardımseverler. Sih dini, Hindu ve İslam dininin iyi yönlerinin birleşmesiyle oluşmuş. Farkları, Hindulardaki kast sistemini kabul etmemeleri. Altın Tapınak’tan mistik ve ruhani bir hava yayılıyor etrafa.

Haberin Devamı

Pembe şehir Jaipur
Gezimizin son tren yolculuğu Amritsar-Jaipur arasında. 18 saat sürüyor. Rajastan eyaletini merkezi olan Jaipur, pembe taşlardan yapılmış görkemli bir Hint-Moğol mimarisine sahip. İsmi ‘rüzgarlar sarayı’ anlamına gelen Hava Mahal, en gösterişli yapısı.
Jaipur’a 11 km. uzaklıktaki Amber Fort’a geçiyoruz. Mihracenin eski yerleşim yeri olan bu kaleye, bizi filler çıkarıyor. Aşağıda büyüleyici bir manzara var.
İki gün kaldığımız Jaipur, Varanasi’den sonra vurulduğum ikinci şehir. Yoksa birinci sıraya mı koysam, karar veremiyorum. İstanbul’dan ayrılalı 15 gün olmuş. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamadım.

FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ