Her ne kadar bahar ayları tabiatın uyanışı, mutluluk ve neşe mevsimi olsa da birçok insan için tekrarlayan hastalıklar nedeniyle sıkıntılı bir sezondur

Alerji, insanların normalde reaksiyon göstermediği, genelde zararlı olmayan bazı maddelere karşı tolerans kaybıyla birlikte aşırı tepkisidir. Hava yolları (burun ve akciğerler), solunum vasıtasıyla havada süzülen alerjik maddelerin vücuda genel giriş noktalarıdır. Polenler, ev tozu akarları ve küfler; başlıca çevresel alerjenlerdir. Bahar aylarında ‘polen’ denen gözle görülmeyen bitkilerin tohumları duyarlı olan insanlarda öksürük, astım atakları, geçmeyen burun akıntısı, hapşırık, burun, göz kaşıntısı ve sinüzit gibi yakınmalara yol açar. Bu yakınmalara sürekli halsizlik, yorgunluk ve hatta depresyon hali eşlik edebilir.

Haberin Devamı

Medical Park Ordu Hastanesi’nden Göğüs Hastalıkları ve Alerji İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Kutlu, polen alerjileriyle ilgili sorularımızı yanıtladı.

- Hangi polen türü, ne zaman şikayete yol açar?

Ağaç polenleri genelde erken baharda şikayetlere yol açarken (şubat ortasından nisan ortasına kadar), çimen ve tahıl polenleri bahar ortasında (mart ortasından haziran sonuna kadar) ve yaban otu polenleri geç yaz ve sonbahar aylarında (sıcak bölgelerde yıl boyunca) yakınmalara yol açar. Tahıl ve çimen polenleri, ağaç polenlerine göre daha güçlü alerjik reaksiyonlar oluşturur. Kavak polenine alerjik olduğunu düşünen insanların çoğu çimen polenlerine de alerjiktir.

- Yeşil alanlardan uzak durarak alerji önlenebilir mi?

Yeşil alanlardan uzak durarak polenlerden kaçınmak mümkün değildir. Polenler gözle görülmez ve atmosferde rüzgarla yüzlerce kilometrelik mesafelere yayılabilir. Tekrarlayan polen alerjisi olan insanlar şikayetleri başlamadan önce alerjik hastalıklara yönelik koruyucu ilaçlar kullanmalı.

- Kimler aşı olmalı?

Özellikle ilaç tedavisine rağmen inatçı şikayetleri olan veya şikayetleri çok uzun süre devam eden hastalar alerji aşısı tedavilerinden fayda görebilir. Aşılar yıl boyu veya polen mevsimi öncesi başlanıp, polen sezonu boyunca yapılabilir. Kişinin hangi polene alerjik olduğunun tespiti için alerjik hastalıklar uzmanlarına müracaat etmesi gerekir.

Haberin Devamı

BOĞULUR TARZDA ÖKSÜRÜK KRUP İŞARETİ

İlkbaharda ani ısı değişimleri, sık dışarıya çıkma ve toplu yerlerde daha fazla bulunma nedeniyle çocuklar daha çok hasta olur. Ateş, öksürük, hapşırık, ishal ve kusma gibi semptomlar görülür. Ayrıca polenlerin artmasıyla alerjik semptomlar da ortaya çıkar. Bu basit semptomların ardından orta kulak enfeksiyonu, bronşiolit, zatürre ve krup sendromu meydana gelebilir.

Medical Park Fatih Hastanesi’nden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Fatih Aydın, baharda çocukları etkisi altına alan hastalıklar konusunda aileleri uyardı:

“Bahar aylarında en sık görülen hastalık, üst solunum yolu sorunlarıdır. Kişide boğaz ağrısı ve ateş şikayetleri boğaz ve bademcik enfeksiyonlarının; kulak ağrısı orta kulak enfeksiyonunun; ani başlayan boğulur tarzda öksürük ve nefes alamama ise ‘krup sendromu’ adı verilen ses teli enfeksiyonunun habercisi olabilir. Bunun dışında, sık ve hızlı nefes alıp verme, öksürük, hırıltı gibi şikayetler bronşiolit ve zatürreye işaret edebilir. Bu durumlarda hemen doktora başvurulmalı.

Haberin Devamı

- Burun spreyi ne zaman kullanılır?

Gribe bağlı burun tıkanıklarında burun damlaları kullanılarak burun açılmalı, basit serum fizyolojik ve okyanus suyu kullanılmalı, ilaçlı burun spreylerinden 2 yaş altı olmak üzere kaçınılmalı, özellikle yine 6 yaş altı olmak üzere grip ilaçları ve öksürük şurupları ciddi yan etkiler olabileceği (kalpte ritm bozukluğu, havaleye eğilim gibi..) için doktora danışılmadan kullanılmamalıdır. Eğer bahar aylarında başlayan ve uzun süren öksürük, hapşırma, burun ve gözde kaşıntı belirtileri varsa alerji ihtimali gözden kaçırılmamalı ve doktora başvurarak alerji testleri yapılabilir.”

Elbiseleri dışarıda kurutmayın

- Polenler çamaşırlara kolayca yapıştığı için alerjik hastalar elbiselerini dışarıda kurutmamalı. Alerjik çocuklar eve geldiklerinde kıyafetleri değiştirilmeli. Günlük kıyafetler yatak odasında çıkarılmamalı.

- Saça yapışan polenleri temizlemek için saçlar yıkanmalı.

- Göz alerjisi olanlar geniş güneş gözlükleri kullanabilir.

- Polen filtreleri sezon öncesi değiştirilmeli ve mümkünse araç kullanırken camlar açılmamalı.

- Polenlerin en fazla uçuştuğu sabah saatlerinde ağız ve burnu kapatan maskelerle spor yapılabilir. Bu saatlerde pencereler kapalı tutulmalı.

UYKU BOZUKLUĞU DEPRESYON HABERCİSİ

Araştırmalara göre, bahar aylarında merkezi sistemimizde yaşanan bazı değişiklikler biyolojik ritmimizi etkiliyor. Özellikle uyku bozuklukları, telaşlı olma hissi, kaygı ve endişe, iştahta belirgin değişiklik, ani kilo kaybı, cinsel isteksizlik, dikkatte azalma gibi belirtiler bahar depresyonunun habercisi olabilir. Bunlara ek olarak kişilerin daha önce yapmaktan keyif aldığı şeyleri yapmamaya başlaması, geçmişte zevk alınan aktivitelerden uzaklaşması da önemli belirtiler arasında.

İstinye Üniversite Hastanesi’nden Psikolog Duygu Başak Gürtekin, kadınların yüzde 70’inin en az bir kez bahar depresyonu yaşadığını söyledi: “Bahar depresyonu, diğer türlerde olduğu gibi farklı yaş gruplarında ve gelişimsel dönemlerde pek çoğumuzda görülebilir. Ancak araştırmalarda 15-55 yaş aralığındaki kadınlarda ortaya çıkma riski yüzde 70. Bahar aylarında depresyonun daha fazla görülmesinde, mevsimsel koşulların değişimi ve biyolojik ritim rol oynar. Kış aylarında gecelerin uzamasıyla vücutta melatonin hormonunun üretimi artar ve bu durum kişilerde uyku ve sakinlik hali yaratır.

Fakat güneş ışığına maruz kalmaya başladığımız bahar aylarında melatonin hormonu üretimi değişir. Bu değişim depresyonla organik bir bağı olduğunu bildiğimiz uyku düzenini etkiler.”

Bu önerilere kulak verin

- Uyku saatlerinin düzenini korumak gerekir. Bu önlem, gün ışığıyla teması artırmak ve vücudun yeni adaptasyonuna destek olmak için önemlidir.

- Doğayla ilişkiyi kesmemek, açık hava yürüyüşleri ve spor yapmak gerekir.

- Özellikle tiroid hormonlarıyla ilgili sağlık problemlerine dair önlem almak, korucuyu muayeneleri aksatmamak önemli.

- Geçmişte yaşanan bir psikolojik/psikiyatrik problemin varlığı, kişinin bu süreci ciddiye almasını ve mutlaka bir ruh sağlığı uzmanından destek

almasını gerektirir.

Korunmak için...

- İlk olarak hasta kişilerle temas kesilmeli. Eğer çocukta alerjik bir hastalık söz konusuysa, alerjenlerden uzak tutulmalı.

- AVM gibi kalabalık yerlere gidilmemeli ve açık hava tercih edilmeli.

- Özellikle top havuzu gibi kalabalık ve hijyeni çok iyi sağlanmayan yerler tercih edilmemeli.

- Hasta çocuk, semptomlar geçene kadar okula gönderilmemeli, sınıflar ve odalar sık sık havalandırılmalı.

- Eller muhakkak yıkanmalı. El temizliği için kullanılan jeller genellikle virüslere karşı etkili olmadığı için sabunla yıkamak önemlidir. Çok ciddi salgınlarda ise maske takılabilir.

- Beslenmeye dikkat edilmeli. Küçük çocuklara özellikle anne sütü verilmeli. İki yaşa kadar anne sütü alımının enfeksiyonları ve alerjiyi azalttığı bilinir.

RENKLİ BESLENMEYE ÇALIŞIN!

VM Medical Park Bursa Hastanesi’nden Beslenme ve Diyet Uzmanı Burcu Ada, doğru gıda seçimleriyle bahar şikayetlerini daha kolay atlatmanın mümkün olduğunu söyledi.

- Bahar başlangıcında beslenmemizde nelere dikkat etmeliyiz?

Metabolizmamızı canlandıracak bir beslenme düzeniyle bu dönemi olumsuz etkilenmeden atlatabiliriz. Besin çeşitliliği çok önemli. Renkli beslenerek, her çeşit vitamin ve mineralden faydalanıp bağışıklık sistemimizi güçlendirebiliriz. Bu sayede bahar yorgunluğundan etkilenmeden yaza daha dinç
bir metabolizmayla gireriz.

- Nasıl bir beslenme programı uygulamalıyız?

Akdeniz tipi beslenme dediğimiz, daha çok sebze ve daha az doymuş yağ içeren bir program uygulanmalı. Güne kahvaltıyla başlamak gerekir. Gece boyu düşen kan şekerinizi dengelemek ve metabolizmayı çalıştırmak için tam buğday ekmeği, yağsız peynir, zeytin, ceviz ve bol yeşillikten oluşan bir kahvaltı idealdir. Enerjinin düşmemesi için taze meyve ve çiğ badem, fındık gibi sağlıklı atıştırmalıklarla ara öğün yapılmalı. Ana öğünlerde kızartma veya kavurma yöntemleriyle pişirilmiş yemeklerden kaçınılmalı. Haftada bir gün yağsız kırmızı et, iki gün balık, iki gün kuru bakliyat tüketilmeli. Her öğünde salata veya sebzelere yer verilmeli. Ağır soslar, katı yağlar yorgunluğu artıran besinlerdir, uzak durulmalı.

- Sıvı tüketimi nasıl olmalı?

Sağlıklı çalışan bir metabolizma için günlük sıvı tüketimi, kilo başına 30 ml. olmalı. Örneğin 70 kg. ağırlığındaki bir bireyin en az iki litre sıvı tüketmesi gerekir. Şekerli ve asitli içecekler yerine su, yeşil çay, adaçayı gibi bitki çayları ve süt,
ayran tercih edilmeli.

- Hangi vitaminden tüketmeliyiz?

- Bağışıklık sistemini güçlendirmek ve metabolizmayı canlandırmak amacıyla A, C, D, E vitaminleriyle çinko ve selenyum içeren antioksidanlar beslenmede
yer almalı.

- A vitaminini karşılamak için haftada iki kez balık, her gün bir yumurta, iki bardak süt, havuç, yeşil biber gibi sebzeler ve kayısı, portakal gibi meyveler tüketilebilir.

- D vitamini için günde 20 dakika güneşlenmek yeterlidir. En iyi D vitamini aldığımız saatler sabah 10.00-11.00 arasıdır. Bu saatler arasında kollarımızın ve ensemizin doğrudan güneş ışınlarını almasında fayda var.

- E vitamini ve selenyum fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar, soya yağı ve buğdayda bulunur. Günde 10 adet çiğ fındık veya badem, iki adet ceviz ve tam tahıllı ekmek tüketerek ihtiyaç karşılanabilir.

- C vitamini, yeşil sebzeler ve turunçgillerde bulunur.