Her insanın kendine göre bir beslenme tarzı var. Bazıları arkadaşı istediği için, aç olmamasına rağmen pizza paylaşıyor. Bazıları da gazlı içeçek sunulan bir toplantıda ortama uyuyor. Kimi zaman da markete gitmeye üşenip, evdeki abur cuburları tüketiyoruz. Yani sadece ihtiyaçlarımız doğrultusunda beslenmiyoruz. Yıllar içinde bu faktörleri araştıran uzmanlar, gıda seçiminde insanları nelerin etkilediğine dair çalışmalar yaptı. Danimarka Aarhus Üniversitesi’nden Prof. Klaus G. Grunert, bu araştırmaları yürüten isimlerden biri. Kendisine besin tüketirken nelerden etkilendiğimizi ve yanlış seçimlerden kurtulmak için hangi noktalara dikkat etmemiz gerektiğini sorduk.
Gıda seçimini tetikleyen fiziksel ve duygusal faktörler nelerdir?
Gıda seçimini etkileyen pek çok faktör var, bunların 104 tanesini biliyoruz. Yaptığımız her şey gıda seçimimizi etkiliyor ama bunları üç ana grupta toplayabiliriz: Olanaklar, beceriler ve motivasyon. Olanak derken, rafta yoksa eve götüremeyiz. Evim markete uzaksa, alışveriş yapamam gibi düşünülebilir. Beceri, sağlıklıyı sağlıksızdan ayırmayı kapsıyor. Bazı insanlar bu ayrımı yapamıyor. Motivasyon kısmıysa, yediklerimizden zevk almak ve güzel lezzetler tatmak anlamına geliyor. Yani ‘sağlık’, motivasyon dürtüsüyle gıda alışverişine çıkıldığında, listenin en sonunda yer alıyor.
Bunlar arasında değiştirilmesi en zor olan motivasyondur, çünkü kişiliğimize dayanır. Farz edin, elinizde iki tane çikolata var, biri diğerine göre daha az yağ ve şeker içeriyor. Motivasyonlar arasında bir nevi değiş-tokuş yaparak, sağlıklı seçime yönelebilirsiniz.
Aldığımız gıdalar, vücudumuzun yanı sıra ruh halimizi de etkiliyor. Kendimi gerçekten kötü hissediyorsam, sevdiğim bir şeyi yerim. Yani yemek yemek, keyifsizken daha iyi bir ruh haline bürünmek için tercih edilebiliyor. Bu, anında gelen bir ödül. Halbuki sağlıkla ilişkili ödüller derhal gelmiyor. Bunlar uzun dönemli ve soyut etkiler. Oysa bugün sağlıklı beslenirsek, 20 yıl içinde felç geçirme ihtimalimiz azalır.
Arkadaş ve sosyal çevrenin beslenme üzerindeki etkileri neler?
Sosyal faktörlerin büyük etkisi var. 14-15 yaşlarında büyüme çağındaki çocuklarla ilgili çeşitli araştırmalar var. Bu süreçte, ailelerinden çok akranlarının etkilerini görüyoruz üzerlerinde. Etkinin hangi yönde olduğu pek açık değil, tabii tüm arkadaşlarınız pizza yer ve gazlı içecek içerse durum değişir. Bu durum, uzun vadede sağlıksız beslenmenize yol açabilir.
Sağlıksız beslenenler ne tür davranış değişikliklerini benimsemeli?
İnsanlara neyin sağlıklı, neyin sağlıksız olduğunu anlatıyoruz ama bunun etkileri kısıtlı. Daha çok farkındalık yarattığı kesin, yani insanlar beslenme ve sağlık arasındaki ilişkiyi biliyor. Buna ne kadar erken başlarsak, örneğin okullarda eğitim verirsek, küçük yaşlardan itibaren çocukların davranışlarında o kadar önemli değişiklikler sağlayabiliriz.Vergiler konabilir. Danimarka’da bir süre için doymuş yağlara vergi konmuştu. Yani yüksek miktarda doymuş yağ içeren ürünler daha pahalı hale gelmişti. Büyük bir etki yaratmıştı ama maalesef sadece 11 ay sürdü. Bazı ülkelerde şeker vergileri var. Ancak bunlar evrensel anlamda işe yaramıyor.
Gıda üretimini denetlemek, başka bir seçenek. Örneğin, ürünün içindeki tuzu veya yağı azaltabilir, vitamin ilave edebilirsiniz.
Dördüncü yolsa, raf dizilimi. Yani ‘sosisi şuraya koysak, salatayı da buraya’ diyerek ürünü farklı yerlerde konumlandırmak. Buna dürtme de denebilir. Dürtme, insanların davranışını etkileyen yegane araç.
Renkli ve süslü ambalajlar, market seçimlerini nasıl etkiliyor?
İnsanlar biçimden ve reknten çıkarımlar yapabiliyor. Mesela yeşilse doğal olduğunu düşünüyor. Kırmızı ise haz verdiğini biliyor. Maviyse, daha saf buluyor. Bazı insanlar şık ambalajlara yöneliyor çünkü daha iyi bir ürün olduğunu düşünüyor.
Etiket okuma alışkanlıkları hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Süpermarkette alışveriş arabalarına belirli bir ürün koyduktan sonra insanları durdurup soru sorduğumuz bir çalışmamız vardı. ‘Herhangi birinin besin değerlerine baktınız mı?’ diye sorduk. Bunu yapan insan sayısı çok az. Genelde ürünün önüne bakıyorlar, bu da 10-15 saniye sürüyor. En çok marka adına odaklanıyorlar. Buna göre;
Fransızlar hazza daha çok yöneliyor.
İngiliz ve İskoçlar, sağlığa daha fazla önem veriyor.
İtalyanlar markalara yöneliyor.
Polonyalılar enerji kaynaklarına bakıyor.
Türkler’in de gıda hakkında söyleyecek çok şeyi var. Bu, beslenme konusunu ne kadar ciddiye aldıklarını gösteriyor.