Cadde Ve şimdi vizyonda!

Ve şimdi vizyonda!

30.10.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Tuna Orhan müzikle ilgilendi, tiyatro ve televizyon dizilerinde rol aldı. Çok tanınmadı ama fark etmedi, çünkü o 'bu işlere' gönlünü verdi... Orhan, 'golünü' Maradona'yı canlandırdığı 'Hokkabaz' filmiyle attı

Ve şimdi vizyonda

"Gönül vermek" sözünü dilinden düşürmüyor Tuna Orhan. Kendisi de küçücük yaşta önce müziğe, sonra tiyatroya gönül vermiş, ikisinden de hiç vazgeçmemiş. "Güzel insan" derler ya, çevresinde öyle tanımlanan biri... Sakin, yumuşak bir sesle konuşuyor, kendisini öne çıkaran iddalı cümleler kurmuyor hiç... İnsan dokuz derece miyopsa, burnunun ucunu görmüyorsa sihirbazlık yapmaya kalkar mı? Kalktı diyelim, ona kim canı gönülden inanır ve sonuna kadar yanında olur? "Ancak onun kadar miyop biri" diye cevap vermek de bir seçenek ama "on numara bir arkadaş", daha önemlisi "bu işe gönül vermiş biri" "Hokkabaz"ın Maradona Orhan'ını daha iyi anlatıyor... Maradona'ya hayat veren Tuna Orhan'ı da... Filmdeki gibi gerçek hayatta da Cem Yılmaz'ın çocukluk arkadaşı Tuna Orhan. Daha doğrusu ortanca kardeşi ile Cem Yılmaz sınıf arkadaşı, o da 'ağabeyleri'... Son yıllarda parlayan pek çok oyuncu gibi o da gurbetçi bir ailenin oğlu. Üç erkek çocuğun en büyüğü. Aile 1965 yılında gider Almanya'ya, 1966'da Tuna dünyaya gelir. Almanya'yı sever sevmesine ama Türkiye'deki tatillerinde arkadaşları onun son model oyuncaklarını görmek için sıraya girerken, tel takarak oynadığı plastik arabalar hep daha kıymetlidir onun için. Orhan ailesinde de memleket hasreti ağır basar ve Tuna 10 yaşındayken kesin dönüş yapıp İstanbul Bahçelievler'e yerleşirler. Çok konuşan, sürekli şarkı söyleyen bir çocuktur. Önce blok flüt, sonra mandolin çalar. Ama dayıları Ahmet ve Mustafa Uğurlu saz çalıyorlardır, onlara özenir. Hem oyunculukta, hem müzikte... Mahallede herkesin bisikleti vardır, onun yoktur, "Bari arkadaşlarım bisiklete binerken ben evde saz çalayım" diye kandırır babasını. 16 yaşındayken oyunculuğu kafaya koyar bu sefer ve Bakırköy'deki İdil Abla Çocuk Tiyatrosu'nun kapısını çalıp Ercan Yazgan'ın karşısında dikilir. Onun da 'gönül vermişlere' zaafı vardır belli ki, "Gel provaları izle" der. Okulla iyice alakasını kesmiştir, her gün tiyatrodadır, bir gün hayal ettiği soru gelir Yazgan'dan: "Enstrüman çalıyor musun sen?". "Elifbeden Alfabeye" adlı çocuk oyunundaki saz çalan hademe rolüyle sahneye ilk adımını atar. Bu arada beste yapmaya ve gitara da başlar. Ardından gelir oyun müzikleri. 1983'teki "Terelelli"den itibaren 25'in üzerinde oyunun müziklerini yapar. Yılmaz'ın çocukluk arkadaşı Tiyatroda çok mutludur, okulunda okumak ister. Dayısı Ahmet Uğurlu ile hazırlandığı konservatuvar sınavını iki sene kazanamaz. Kendini başka bir üniversitede hayal edemediğinden bu kez opera bölümünün sınavına girer. Birincilikle kazanır. Ama aynı yıl tiyatroda da şansı yaver gider. Artık Mimar Sinan Üniversitesi tiyatro bölümü öğrencisidir. Haylazdır, hocalarını bezdirir ama iyi niyetlidir. Derslere geç kalması kantinde lafladığından değil, piyano bölümünde fa anahtarından nota nasıl yazılıyor diye öğrenmeye çalıştığındandır... Birinci sınıftan sonra baba evinden ayrılır. Babasının işleri bozulmuştur, Bahçelievler'den konservatuvara gidip gelmek için bile parası yoktur Tuna Orhan'ın. Bir süre dublaj yapar, ardından barlarda gitar çalıp şarkı söylemeye başlar. Senaryosunu Necef Uğurlu'nun yazdığı "Melek Karım" dizisiyle de televizyona adımını atmış olur. Çeşitli komedi dizileri izler bunu. Oyunculuğun peşinde... Konservatuvardan mezun olduğu sene ilk kez bir umutsuzluğa kapılır tiyatroda istediklerini yapamayacağına dair ve bocalar. İlk göz ağrısı müzikte de umduğunu bulamayınca Antalya Devlet Tiyatrosu'nun sınavına girer. 1993 senesinde elinde iki valiz, arkasında hayal kırıklıkları, önünde yeni umutlarla çıkıp gider İstanbul'dan. Bir yerde fazla durmayı sevmediğinden yeni bir şehir iyi gelir ona. Antalya'da evlenir, boşanır, yeniden evlenir, mutlu olur, şarkılar yapmaya devam eder. Ama yıllar geçtikçe İstanbul'la da barışır, karmaşasını bile özlemeye başlar. Ve bir gün, çok inandığı tesadüfler, ona hem yeni bir hayat, hem de özlediği şehre dönüş imkânı verir. Marmaris'te turnedeyken konservatuvar yıllarında arkadaş olduğu Yılmaz Erdoğan'la karşılaşır. "Vizontele Tuuba"yı çekmeye hazırlanan Erdoğan, DEKD Başkanı Cahit rolünden söz eder Orhan'a. Yeni bir hayalin peşine takılır böylece, sinemanın...Cem Yılmaz'dan "Hokkabaz"a dair mesaj geldiğinde ise Mardin'de "Azap Yolu" dizisinin çekimlerindedir. Çok heyecanlanır, ekibe olan inancından rolü bile sormaz. Ama Maradona'yı da çok sever tanıyınca. Gönül verdiği işten vazgeçmemesi konusunda kendisine benzetir. 'Geç kaldım' diyor ama... Tuna Orhan, şimdi iki şehir arasında mekik dokuyarak yaşıyor. Artık dost sohbetlerinin dışına çıkarmak istediği şarkılarından ikisini www.tunaorhan.com sitesinden dinlemek mümkün... "Hayli geç oldu, geç kaldım / Geride kaldım sandım" diyor "Yana Yakıla" şarkısında... Oysa "Hokkabaz"ı izleyenlerin "on numara oyuncu" olduğunu düşündükleri ve daha önce tanımadıkları için hayıflandıkları bir oyuncu o. Görülüyor ki hiç de geç kalmamış... Şarkılarını dinleyebilirsiniz