Pazar ‘10 numaralı formayı vermezlerse oynamam’

‘10 numaralı formayı vermezlerse oynamam’

01.04.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

Avrupa Şampiyonu Fenerbahçe Universal Bayan Voleybol takımının Güney Koreli oyuncusu Yeon Koung Kim: “Girdiğim her takım şampiyon oluyor”

‘10 numaralı formayı vermezlerse oynamam’

Fenerbahçe Dereağzı tesislerindeyim. Şampiyonluk haberinden beri tesiste hareketli anlar yaşanıyor. Gazeteciler toplanmaya başlıyor. Sonrasında Eda, Seda, Naz birer birer tesisin kapısından giriyor. Uzaktan izliyorum ama benim beklediğim onlar değil, onlar da çevreden gelen tebriklerle meşguller zaten. Bir süre sonra da takımın menajeri meşhur kupayı getirip masaya koyuyor: “Kaç gündür sepet gibi yanımda taşıyorum”. Herkes kupaya dokunmaya ve fotoğrafını çekmeye başlıyor. Benim beklediğim kupa da değil. Sonunda benim beklediğim kişi de geliyor: Fenerbahçe Universal Bayan voleybol takımının Güney Koreli “sempatik” oyuncusu Yeon Koung Kim. Başarılı voleybolcu adının önüne gelen sempatik sıfatını sonuna kadar hakediyor. Fotoğraf çekimi ve röportajımız sık sık sevgi gösterileriyle bölünüyor. Fotoğraf çektirmek isteyen hiçkimseyi kırmıyor. Çok az Türkçe biliyor ama onu da ‘konuşturuyor’. Gelen geçenle selamlaşıyor, hal hatır soruyor: “Nasılsın, nasılsın”. Sen nasılsın diye soranlara da yine ikilemeyle cevap veriyor: “İyiyim, iyiyim”. Tebrik edenlere de Türkçe “teşekkür, teşekkür” ediyor. Bir de köfteyi biliyor. Oturduğu sokağın köşesindeki lokantanın köftelerini o kadar beğenmiş ki “köfte” demeyi öğrenmiş. Kim ile çok az Türkçesi, çat pat konuştuğu İngilizcesi ve kırık Türkçesi olan Koreli tercümanı vasıtasıyla uzunca bir sohbet ediyoruz. Yine de sonuç hiç fena olmuyor.

Haberin Devamı

* Nasıl bir ailede büyüdünüz?

Çok özgür yetiştim ben. İstediğimi yaptım hep, çok rahat büyüdüm. Ailemle birlikte oturup içki içebiliyorum mesela. Hiç karışmazlar bana.

* Voleybola nasıl başladınız?

İki ablam var. Büyük ablam voleybol oynuyordu. 10 yaşındayken onun antrenman yapışını izlerdim hep. Çok eğlenceli görünüyordu. Ona özenerek voleybol oynamaya başladım ben de.

* Fenerbahçe Universal takımına gelişiniz nasıl oldu?

Aslında Türkiye’ye gelmek istiyordum hep. Ama iyi bir anlaşma çıkmamıştı karşıma. Fenerbahçe Universal iyi bir anlaşma teklif edince geldim ben de. Çok da mutluyum, iyi ki gelmişim. Belki Allah yardım etti bana. Çok şanslı hissediyorum kendimi. Hayatımda yepyeni bir yol açıldı şimdi.

* Fenerbahçe Universal takip ettiğiniz bir takım mıydı?

Kore’deyken duymuştum Fenerbahçe’yi. Dünyaca ünlü bir takım olduğunu biliyordum. Oyuncularının da çok iyi olduğunu biliyordum.

* Türkiye’ye alışabildiniz mi? Buradaki hayatınız nasıl?

Çevremdeki insanlar çok iyi, buradaki herkes bana yardımcı oluyor. Mesela evimin olduğu sokağın köşesinde bir lokanta var, genelde orada yerim yemeklerimi. Orada çalışan ustayla da çok iyi arkadaş olduk. Tek sorun Galatasaraylı olması (gülüyor).

* Neler yiyorsunuz? Türk yemeklerine alışabildiniz mi?

Bu bahsettiğim lokantayı çok seviyorum mesela. Oradaki köfteye bayılıyorum. Ev yapımı köfteymiş o. İlk defa yedim, bayıldım. Her gün yiyorum neredeyse. Türk yemeklerinin bu kadar iyi olacağını düşünmemiştim açıkçası. Damak tadıma çok uygun. Kebabı da çok sevdim mesela. Özellikle de kebabın yanında gelen pilavı çok sevdim. Kore’de yağlı pilav pek yok çünkü.

“Ayakkabı tutkunuyum ama çok alamıyorum çünkü annem kızıyor”

* Spor dışında neler yapıyorsunuz günlük hayatınızda?

Kapalıçarşı’ya, Taksim’e gidip alışveriş yapıyorum. Yemek yemeye gidiyorum. Ailem Türkiye’ye geldiği zaman çok gezdik onlarla. Karşıya götürdüm onları, bütün turistik yerleri gezdik. Çok beğendiler onlar da İstanbul’u.

* Sinemaya gider misiniz mesela?

Takip etmeye çalışıyorum. Genelde komedi programlarını daha çok severim. Özellikle
önemli maç dönemlerinde izlerim, stresimi azaltmaya yardımcı oluyor.

* Giyim-kuşama merakınız var mıdır? Alışverişinizi nerelerden yaparsınız?

Ayakkabı çok severim. Kore’de de bir sürü ayakkabım var. Annem çok kızıyor çok ayakkabı alıyorum diye. Burada da dört çift ayakkabı aldım. Daha çok almak istiyorum ama kendimi tutuyorum. Çünkü Kore’ye döndüğümde annem çantamda bir sürü ayakkabı görürse çok kızar.

* Ne tarz ayakkkabılar alıyorsunuz? Spor mu, topuklu mu?

Tabii sporcu olduğum için spor ayakkabıları daha çok seviyorum. Bir de ayaklarım çok büyük olduğu
için topuklu ayakkabı bulmam çok zor oluyor. Özel yaptırıyorum bazen.

* Hangi markaları tercih ediyorsunuz?

Markadan çok bedenleri önemli aslında. Bana uyabilecek beden nerede varsa oradan alıyorum. Zara’dan alıyorum, genelde orada bulabiliyorum bedenime uygun. Bir de Diesel’i çok seviyorum marka olarak. Ne zaman bir Diesel mağazası görsem mutlaka girerim. Ama bana uyacak bedenleri bulamıyorum orada pek.

* Uzun boylu olmanız özel hayatınızda sorun oluyor mu?

Uzun boylu olmanın sadece voleybol oynarken faydasını görüyorum. Normalde çok zorlanıyorum. Dezavantajları saymakla bitmez. Mesela az önce söylediğim gibi kıyafet ve ayakkabı bulmakta çok zorlanıyorum. Kore’deyken otobüse biniyorum bazen, kafamı eğmek zorunda kalıyorum.

* Türkiye’de erkekler kız arkadaşlarının kendilerinden uzun boylu olmasını istemezeler mesela. Sizin kültürünüzde var mı böyle bir şey?

Kore’de de Türkiye’deki gibi. Ama Türkiye’de böyle bir sorun yaşayacağımı sanmıyorum. Çünkü Türk bir erkekle evlenmeyi düşünmüyorum açıkçası. Ama Kore’ye döndüğümde de erkek arkadaş bulmakta zorlanacağım sanırım. Yapacak bir şey yok böyle doğdum.

* Voleybolcu olmasaydınız hangi mesleği seçerdiniz?

Voleybolcu olmasaydım ya basketbolcu ya da futbolcu olurdum heralde. Yine topla oynanan bir sporla uğraşırdım yani. Liseyi bitirdikten sonra hemen voleybol oynamaya başladım. Üniversiteye girmeyi istedim ama yurtdışında oynamaya başladığım için olmadı. Ama gelecekte üniversite eğitimi
almayı çok isterim. Sporla ilgili bir eğitim almayı düşünüyorum. Çünkü ileride voleybol eğitmeni olmak istiyorum.

* Kupayı kaldırdığınızda neler hissettiniz?

Fenerbahçe Universal’a ilk geldiğimde buradaki oyunculardan şampiyonluğu kazanmanın çok zor olduğunu duydum. O yüzden benim takıma geldiğim sezon şampiyon olduğumuz için çok mutluyum. Takımımla da çok gurur duyuyorum. Fenerbahçe gibi iyi ve ünlü bir takımın tarihine ismimi yazdığım için çok gururluyum. Gittiğim her takım şampiyon oluyor. Kore’de de Japonya’da da böyle oldu bu.
Şimdi de Türkiye’de... Türkiye’de “en değerli oyuncu” da oldum. Allah yardım ediyor bence bana.

* Aziz Yıldırım’ı ziyaret ettiniz. Neler yaşandı? Siz ne hissettiniz?

Ben ne olduğunu çok bilmeden gittim ama çok üzüldüm tabii. Herkes ağlıyordu. Çok kötü hissetim ben de.

Haberin Devamı

“İlk geldiğimde ezanı şarkı sanıp eşlik etmiştim”

Haberin Devamı

* Türkiye ve Güney Kore... Arada çok büyük kültürel farklılıklar var. Eminim sizin de görünce
çok şaşırdığınız şeyler olmuştur...


İlk geldiğimde ezanı duyuyordum ama ne olduğunu bilmiyordum tabii. Kendi kendime “Bu ne acaba?” diye düşündüm. Sonra “Şarkıdır herhalde” dedim. Bir gün yolda yürürken ezan okunuyordu, ben de şarkı sandığımdan eşlik ettim. Yanımda yürüyen adam ters ters baktı. Bir anlam verememiştim. Sonradan öğrendim ki ezanmış. Namaz kılmak için çağrı yapılıyormuş. Bir daha yapmadım tabii.

* Takım arkadaşlarınızla aranız nasıl?

Takım arkadaşlarımla çok iyi anlaşıyoruz. Onlar beni çok seviyor ve çok yardımcı oluyorlar. Takım arkadaşlarım dışında çok fazla arkadaşım yok Türkiye’den. Bir de takım arkadaşlarımın eşleri var.

* Daha ne kadar Türkiye’desiniz?

Anlaşmalarımız bir senelik oluyor. O yüzden önümüzdeki sezonda daha ne olacağı belli değil. 10 Nisan’da sezon bittikten sonra 15 Nisan’da Kore’ye döneceğim. Sonrasının planını henüz yapmadım. Anlaşmamız yenilenir mi bilmiyorum

* Gelmeden önce Türkiye ile ilgili bir fikriniz var mıydı?

Buraya gelmeden önce Türklerin daha çok Araplara benzediğini düşünüyordum. Müslüman bir ülke olduğu için burada hiç içki olmaz diye duymuştum. Ara sıra bira içmeyi sevdiğimden biraz endişelendim. Buraya geldiğimde düşündüğümden, duyduklarımdan çok daha farklı olduğunu gördüm ve çok şaşırdım.

Haberin Devamı

“Böyle bir taraftar ilk defa gördüm”

Haberin Devamı

* Fenerbahçe taraftarı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Böyle bir taraftar ilk defa gördüm. Kore’de böyle bir taraftar yok. Maç sırasında çok yardımcı oluyorlar bana. Azerbeycan’daki maça da çok taraftar geldi mesela. Deplasmanda olduğumuzu hissettirmediler bize hiç. Evde gibiydik. Bu da oyunumuzu olumlu yönde etkiledi tabii.

* Sırt numaranızın özel bir anlamı var mı?

10 numara çok önemli bir sayı benim için. Çünkü liseden beri bu numarayı kullanıyorum. 10 numarayı gördüğüm zaman hep liseden beri yaşadıklarım gelir aklıma, anılarım canlanır. Liseden sonra gittiğim her takımda da 10 numarayı kullandım. Hatta bana 10 numarayı vermeyen takımda oynamıyorum.