Pazar 100 yaşındabir “garip” şair

100 yaşındabir “garip” şair

13.04.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Bugün ünlü şair Orhan Veli Kanık’ın doğum günü. 100 yıl önce tam da bugün İstanbul Beykoz’da dünyaya gelen Orhan Veli, kurucusu olduğu Garip akımıyla kendisinden önceki tüm “şiir değerleri”ni reddederek ve şiiri konuşma diline yaklaştırarak bu türün popüler olmasına büyük katkı sağladı

100 yaşındabir “garip” şair

Ben Orhan Veli / “Yazık oldu Süleyman Efendiye”/ Mısra-i meşhurunun mübdii... Orhan Veli Kanık’ın “Ben Orhan Veli” şiiri böyle başlar... Şair, kendini “Yazık oldu Süleyman Efendiye” mısrasının yaratıcısı olarak tanıtır hemen. Çünkü edebiyatımızda Garip ya da Birinci Yeni adıyla anılan akımın temel taşlarından biridir bu mısra. Zamanında büyük tartışmalara da neden olmuştur. Orhan Veli’nin “En yakın arkadaşlarım” olarak nitelediği Oktay Rifat ve Melih Cevdet Anday’la birlikte 1941’de yayımladıkları ve yarattığı akıma adını veren “Garip” kitabında yer alan “Kitabe-i Seng-i Mezar”
şiirinde söylenmiştir ilk kez.
Ve Orhan Veli’yi anlatmak için en doğru başlangıç noktasıdır.
“Kitabe-i Seng-i Mezar” şiiri, Orhan Veli, Oktay Rifat ve Melih Cevdet’in, kendilerinden önce gelen hececileri, özellikle Ahmet Haşim’i ve toplumcu-gerçekçi şair Nazım Hikmet’i reddedişinin bir sembolüydü. Şiir ilk yayımlandığında Orhan Veli’nin “Garip” için kaleme aldığı önsöz ile birlikte büyük bir tartışma başlattı. Nasıl başlatmasın? Orhan Veli kitabın önsözünde, “Şiir, yani söz söyleme san’atı, geçmiş asırlar içinde birçok değişikliklere uğramış; en sonunda da bugünkü noktaya gelmiş. Bu noktadaki şiirin doğru dürüst konuşmadan bir hayli farklı olduğunu kabul etmek lâzım. Yani şiir bugünkü haliyle, tabii ve alelade konuşmaya nazaran bir ayrılık göstermekte, nisbi bir garabet arz etmektedir” sözleriyle dönemin şiir ve şairlerine selam çakmıştı!
“Yazık oldu Süleyman Efendiye” ile ilgili tartışmalar ve hicivler mısranın daha da popüler olmasına yol açtı. Hatta bu “söz” bir mısra olmaktan çıktı, halkın kullandığı bir deyime dönüştü. Orhan Veli de amacına ulaştı. Şiir konuşma diliyle aynı çizgiye geldi, sadeleşti, popülerleşti...

Edebiyat hocası Ahmet Hamdi Tanpınar
Son söyleyeceğimizi ilk söyledik. Şimdi de baştan başlayalım. Orhan Veli tam 100 yıl önce, bugün yani
13 Nisan 1914’te Beykoz’da dünyaya geldi. Nüfusa göre adı Ahmet Orhan’dı. Babasının adı Mehmet Veli olduğundan Orhan Veli olarak tanındı. Şairin çocukluğu İstanbul’da ilk önce doğduğu Beykoz’da ardından Beşiktaş ve Cihangir’de geçti. Fakat babası Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın şefi olunca Ankara’da yaşamaya başladı. En yakın dostları Oktay Rifat ve Melih Cevdet’le de Ankara’da ortaokul eğitimi aldığı sırada tanıştı.
Edebiyata daha önceleri de merak duyuyordu ama Ahmet Hamdi Tanpınar’ın edebiyat öğretmeni olması Orhan Veli’nin edebiyatta bu denli etkili olmasına olanak sağladı. 1932’de liseden mezun olan Orhan Veli, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin Felsefe Bölümü’ne kayıt yaptırdı. 1935’te mezun olmadan okuldan ayrıldı. Ankara’ya döndü
ve “en yakın arkadaşları”yla şiirler yazmaya başladı.
Orhan Veli ve arkadaşlarının kaleme aldığı ilk şiirler 1936’da dönemin önemli dergilerinden Varlık’ta yayımlandı. Bu şiirler Orhan Veli ve arkadaşlarının “Garip”ten önce yazdıkları şiirlerdi ve bu şiirler nedeniyle “hececi” kabul edilmişlerdi. Dergi, kadrosuna katılan yeni şairleri, “Varlık’ın şiir kadrosu yeni ve kuvvetli genç imzalarla zenginleşmektedir. Aşağıda dört şiirini okuyacağınız Orhan Veli, şimdiye kadar yazılarını neşretmemiş olmasına rağmen olgun bir sanat sahibidir. Gelecek sayılarımızda onun ve arkadaşları Oktay Rifat, Melih Cevdet ve Mehmet Ali Sel’in şiirimize getirdikleri yeni havayı daha iyi belirtecektir” sözleriyle tanıtmıştı. Öyle de oldu.
Gerçekten de yeni bir hava getirdiler şiire. Bu çığır açan “yeni hava” Orhan Veli ve arkadaşlarının şiirlerinin Varlık dergisinde yayımlanmasından beş yıl kadar sonra yayımlanan ilk şiir kitapları “Garip” ile ülkeyi kapladı.

“Bilseydim ona da acaip bir mısra eklerdim”
“Garip” yayımlandıktan sonra edebiyat dünyasının bütün ilgisi Orhan Veli ve arkadaşlarının üzerindeydi. Orhan Veli’nin ikinci şiir kitabı “Vazgeçemediğim”de yer alan “Eskiler Alıyorum” şiirindeki bir mısra “Yazık oldu Süleyman Efendiye” kadar popüler oldu. O da Orhan Veli’nin Ahmet Haşim’in “Göllerde bu dem bir kamış olsam” mısrasını hicvettiği “Bir de rakı şişesinde balık olsam” mısrasıydı.
Muvaffak Sami Onat, 10 Aralık 1950 tarihli Zafer gazetesinde, Orhan Veli’yle olan bir anısını anlatacak ve bu mısraların sırrını açık edecekti: “Bir gün kendisine ‘Bir de rakı şişesinde balık olsam’ı hakikaten şiir diye inanarak mı yazdığını sormuştum. ‘Hayır tabii!’ dedi. ‘Ama ne yapayım görüyorsunuz ‘Yazık oldu Süleyman Efendiye’yi yazmasaydım asıl şiirlerim okunmayacak, kendimi anlatamayacaktım. ‘Garip’i
o malum ve meşhur dize okuttu. ‘Vazgeçemediğim’in okunması için kitabın sonuna o deli saçmasını koymaya mecbur oldum. Baksanıza ‘Destan Gibi’ (şairin üçüncü şiir kitabı) okunuyor mu? Bilseydim ona da böyle acaip bir mısra eklerdim.”
Bakmayın Orhan Veli’nin “deli saçması” dediğine. Sözü edilen mısralar ve Orhan Veli’nin birçok şiiri; “İstanbul’u Dinliyorum”, “Kuyruklu Şiir”, “İş Olsun Diye”, “Bedava”, “İstanbul Türküsü”, “Güzel Havalar”, “Eski Karım”, “Sere Serpe” şimdi bile şiire ilgi duyulmasının önemli sebeplerinden biridir. Ve birçok genç ezberden şiir okuyabiliyorsa bunda da Orhan Veli’nin payı vardır. n

Haberin Devamı

Yakından tanımak için bu sergiye gidin

Bir şiirinde “İstanbul’da Boğaziçi’nde / Bir garip Orhan Veli’yim / Veli’nin oğluyum / Tarifsiz kederler içindeyim” diyen Orhan Veli Kanık, 100’üncü yaşının kutlandığı bu günlerde Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık’ın düzenlediği bir sergiyle de anılıyor. Yapı Kredi Kültür Merkezi’ndeki “Sakın Şaşırma: Orhan Veli 100 Yaşında” sergisi, şairin arşivindeki ve koleksiyonerlerdeki fotoğraflar, mektuplar, şiirler, kitaplar, gazete ve dergiler, resimler, heykeller ve çizimlerden oluşuyor. Sergi 3 Mayıs’a kadar ziyaret edilebilir.