Pazar“Aile psikologlarımız olmalı”

“Aile psikologlarımız olmalı”

03.10.2021 - 03:00 | Son Güncellenme:

Uzman psikolog Gökhan Çınar son kitabı “Benim Evim Neresi”nde Umut’un hikayesiyle buluşturuyor okuru. Peki, Umut kadar şanslı olmayıp bir terapistle konuşamayanlar için ne yapılabilir? “Nasıl ki aile hekimleri var, aile psikologlarımız olmalı” diyor Çınar

“Aile psikologlarımız olmalı”

Seyhan Akıncı - Gökhan Çınar’ı birçoğumuz YouTube’daki Katarsis programı ile tanıdı. Orada yakından tanıdığımız isimler belki kendilerine dahi yüksek sesle söyleyemediklerini uzman psikolog Çınar’a anlattılar. Bu kez yüzleşmeye hazır olmayanları zorlayacak bir metinle karşımızda. Çınar’la sohbete Umut’un yüzleşme hikayesinin anlatıldığı ikinci kitabı “Benim Evim Neresi- Yarasız Çocukluk Yoktur”dan başladık, birlikte ruh halimize baktık. 

Haberin Devamı

”Benim Evim Neresi” bir yüzleşme, kabullenme hikayesi... İnsan olarak bütün meselemiz esasında bu mu?

Evet, bence bu. Alt başlıkta “Yarasız Çocukluk Yoktur” derken oradan yola çıkıldı. Bu kitabı yazmak benim için de zordu. Belli başlı denemelerle gidiyor kitap ve arada bir terapist-danışan diyaloğu var. Hepimizin hayatın içerisinde az ya da çok çocukluktan, erken dönemlerden bütün hayatımız boyunca sarmaya çalıştığımız yaralar var. İnsan olarak ya da 15 yıldır psikoterapist olarak gördüğüm en temel şey bu. Hayat önce bu yaraların varlığını fark etmek, fark ettikten sonra uzun bir süre bazen reddetmekle geçiyor. Fark ettiklerimizi kabul ettikten sonra da bir süre yasını tutmak gerekiyor çünkü bunların hepsi çocukluğun kaybı. Yasını tuttuktan sonra da dönüştürme noktasına geliyoruz. Varoluşsal bütün sancılarımızın temelinde bunlar var.

Haberin Devamı

Hikayede Umut’un terapistle girdiği diyaloglardan yola çıktığımızda şunu görüyoruz böylesi bir yardım çok önemli. Herkesin böyle bir şansı olmuyor ne yazık ki... Kamusal olarak ne yapılabilir peki?

Nasıl ki aile hekimleri var, aile psikologlarımız olmalı ve her sosyo-ekonomik düzeydeki insana ulaşabilmeli. Ailelerle bebeklik döneminden itibaren iletişim kurulmalı. Bu arada çok korunaklı büyütmeden de bahsetmiyorum. Temelde doğru iletişim kurulursa ileride alınabilecek yaralar rüzgar olur geçer hayatlarından. Eğitim sisteminde yaşlara göre dağılacak şekilde üç-dört temel ders olmalı. Psikoloji ve sosyoloji çocuklara ilkokuldan itibaren anlatılabilir. Toplumsal cinsiyet eşitliği de aynı şekilde. Adalet ile ilgili derslerin çoğalması gerekir. Bu dersler aşamalı olarak ilköğretimde müfredata konulabilir. Tarihten, coğrafyadan ya da sosyal bilimlerden daha önemsiz değiller. İnsan olmak üzerine dersler verilmeli. Çocuklara çocuk hakları eğitimi verilmeli. 

“Aile psikologlarımız olmalı”

“Acını anlattın, haydi görüşürüz demiyoruz”

Travmatik şeyler yaşayanlar için anlatmak bir ihtiyaç peki biz izlemeyi neden bu kadar seviyoruz? Bu içeriklerde doğru dili bulmak ne kadar mümkün?

Buradaki temel durum paylaşma duygusu. Çünkü hepimiz utanıyoruz, korkuyoruz, öfkeleniyoruz, üzülüyoruz, mutlu oluyoruz... Başka deneyimler yaşıyoruz ama ana duygularda ortağız. Paylaştıkça anlaşılma ihtimalimiz var. Dünya üzerinde insanı en fazla özgürleştiren cümlelerden bir tanesi “Yalnız değilmişim.” Herkes bunu kameralar önünde paylaşmak zorunda değil. Buraya gelen insanlar bu yolu seçiyor. Niye izliyoruz? Özellikle yalnız değilim hissini yaşayabilmek için izlediğimizi düşünüyorum. Bazen zorlu hayatları izlemek düştüğüm çukurdan çıkabilirim bilgisini de verebiliyor. TV programında birini dinlemekle psikoterapide dinlemek çok farklı. Birinin meslek etiği gereği gizliliği var diğerindeyse ikimiz de gönüllüyüz. Bizim programımızda acını anlattın, rahatladın haydi görüşürüz demiyoruz. Kameralar kapanıyor biz destek vermeye devam ediyoruz. Bunun toplumsal olarak iyi geldiğine inanıyorum.

Haberin Devamı

“Yayınlamadığımız  bölümler de var”

Katarsis’te yakından tanıdığımız isimlerin belki kendilerine dahi yüksek sesle söyleyemedikleri şeyi programda söylediklerine tanık oluyoruz. Bu nasıl oluyor?

Haberin Devamı

Gerçek bir temasla oluyor. Ünlü isimler genelde formatı biliyor, bilmeseler de anlatıyoruz. Bazen belli başlı hassasiyetleri oluyor. O konulara girmiyoruz. O koltuğa oturduğumuzda bazıları uzun süredir içinde tuttukları, bazıları ifade etmek için doğru alanı beklemiş oluyor. Ve orada bir temas gerçekleşiyor. Sonrasında bazen şu oluyor “Gökhan biraz fazla açıldım bunu paylaşmak istemiyorum” diyor biz de yayınlamıyoruz. Bu programı yapmak bunu göze almak demek. Yayınlamadığımız bölümlerimiz var.

Kendi acılarının üstüne üstüne gidenler

Güçlü, güzel, özel görünmek baskısıyla yaşayan isimlerin gardını indirdiği bir yer de orası. Hikayesiyle sizi şaşırtan isimler olmuştur muhakkak...

Kendi meselelerinin üstüne gitmekle beni mutlu eden konuklarım oldu. Kendi acılarının üstüne üstüne giden Burcu Esmersoy mesela... Ya da Sertar Ortaç, düşündüğümde şunu görüyorum onunla ilgili hep neşeyle anılmış şimdiye kadar. Çok popüler, neşeli, beste fabrikatörü... Oysa ardında kayıplar, iflaslar, ayrılıklar, hastalık ve defalarca depresyondan geçerek duyarsızlaşma var. Ben de böyle bir hayattan geçtim diyebilmesi bana önemli geliyor. Star olarak da dokunulmazlık, acılarını göstermemek durumları biraz geçmişte kaldı. Sosyal medyanın filtreleri gibi yaşamıyoruz bu hayatı. Örneğin kahkasıyla özdeşleşmiş Saba Tümer. Komedi figürü olarak tanıdığımız Ecem Erkek... Neşesini bu kadar görebildiğimiz insanların acısı, öfkesi, korkusu da çok yoğundur.

Haberin Devamı

“O kadar fazla karanlıkta hissettim ki"

“Çok hayal kuran bir çocuktum. Çok yalnız hatırlıyorum kendimi çocukluğumda. İnsan çok dışadönük olmayınca da bütün dünyayı kendi iç dünyasında kurmaya başlıyor. Var olmak için çok çabalıyorum. Bazı dönemlerde huzurlu, bazı dönemlerde çırpınmak gibi. Bunlar da benim var olma yollarım. Çok yorulduğum oluyor. Ama çocukken o kadar fazla karanlıkta hissettim ki bir şekilde böyle bir ışık buluyorum ve bu bana iyi geliyor.”

“Aile psikologlarımız olmalı”

“Karanlık aydınlık hepsi bir arada

Umut’un hikayesinde de anlatıyoruz varoluş sancılı bir şey. Yaşamak çok kolay bir şey değil. Hayat iyi ya da kötü değil. İnsan karanlık ya da aydınlık değil. Hepsi bir arada. İnsan fark edip yeniden başlayabilirse; geçmişi sürekli yaşamaktan kurtulabiliyor.

Fotoğraf: Can Erok

KEŞFETYENİ
Aşk tazelediler! Ünlü çiftten nişan sonrası romantik tatil
Aşk tazelediler! Ünlü çiftten nişan sonrası romantik tatil

Cadde | 19.06.2025 - 07:16

Oyuncu Hazal Çağlar ile Samet Akaydın nişan sonrası tatile gitti.

Yazarlar