Pazar Alman takımında bir Türk taraftarı

Alman takımında bir Türk taraftarı

18.03.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kanal D’de başlayan "Komiser Sinan" dizisinin başrolündeki eski manken Erol Sander, Alman televizyonlarının en sevilen oyuncularından...

Alman takımında bir Türk taraftarı

Alman takımında bir Türk taraftarı

Kanal D’de başlayan "Komiser Sinan" dizisinin başrolündeki eski manken Erol Sander, Alman televizyonlarının en sevilen oyuncularından...

Alman takımında bir Türk taraftarı
MEFARET AKTAŞ

Geçen hafta Kanal D’de, başrol oyuncusu sayesinde, oldukça ilgi çeken bir dizi başladı. Alman televizyonu RTL’de "Sinan Toprak" adıyla yayınlanan bu dizi bizde "Komiser Sinan" olarak gösteriliyor. Ve başrolünde Almanya’da yaşayan bir Türk olan Erol Sander oynuyor.
Çekimleri süren "Sinan Toprak", Sander’in komiser karakteri sayesinde Almanya’nın en tutulan TV dizilerinden biri hâlâ... Bu dizinin yayınlanmasıyla "Almanya’nın en yakışıklı komiseri" şeklinde namı yürüyen Sander, İstanbul doğumlu. Henüz beş yaşındayken ailesiyle birlikte Almanya’ya gitmiş. Siyasal bilimler ve işletme eğitimi aldıktan sonra manken olmak amacıyla bir süre Paris’te yaşamış. Orada Armani, Dolce&Gabbana ve Dior gibi dev markalar için mankenlik yaparken bir yandan da boş durmayarak oyunculuk dersleri almış.
TV oyunculuğuna adım atması, bir deneme filmiyle oluyor Sander’in. 1999’da çektiği pilot filmi altı milyondan fazla kişi izleyince rüyaları gerçek oluyor ve kanal filmin çekilmesine karar veriyor. "Sinan Toprak" stiliyle biraz James Bond’u andırıyor. Yakışıklı, seksi, alımlı ve çok bakımlı bir adam. Her zaman takım elbise giyiyor. Onu günümüz polisiye starlarından ayıran pek çok özelliği de var. Öncelikle, bu yakışıklı evli. Ve şiddetten hiç hoşlanmıyor.
Anladığımız kadarıyla 33 yaşındaki Sander de Toprak’a benziyor. Okumuş, gezmiş, görmüş, kibar bir adam. Çok yakışıklı. Ve güzel bir Fransızla evli... Eski bir basketbolcu olan babasını 13 yaşında kaybetmiş. Annesi ve kız kardeşi de onun gibi Almanya’da yaşıyor. "Tabii ki geldiğim yeri seviyorum ve merak ediyorum" diyor Sander, Türkiye için ama Türk ya da Alman değil, bir Avrupalı olduğunu da ekliyor. Şu sıralar zamanının büyük bölümünü Almanya’da dizinin çekimlerine ayıran Sander sorularımızı yanıtladı.

"İyi bir baba olabilsem..."
• Armani, Versace gibi çok büyük moda firmaları için mankenlik yaparken televizyon oyunculuğunu seçtiniz. Nasıl oldu?
Ben televizyonu seçmedim aslında. Televizyon beni seçti diyebiliriz. Alman günlük gazetelerinin birinde çıkan bir ilanı cevapladım. Ve iş hemen benim oldu. Mankenlik yapmak çok zevkliydi. İyi vakit geçirdim, sürekli seyahat etmek çok güzeldi. Ama aktörlük her zaman en büyük rüyamdı.

• Sinemaya da geçmeyi düşünüyor musunuz?
Tabii ki iyi bir teklif gelirse bir sinema filminde oynamak isterim! Benim işim artık oyunculuk. Sinema ya da televizyon filmi, dizisi fark etmez.

• "Sinan Toprak" karakteri neden çok tuttu size göre?
Bu, Alman televizyonları için yeni bir konsept. Zeki, şık ve başarılı bir polis araştırıyor davaları. Ve hiç şiddet kullanmıyor. Ayrıca bu dizinin amacı tıpkı Agatha Christie romanlarında olduğu gibi, izleyicinin de Sinan Toprak’la birlikte katili bulmaya çalışmasını sağlamak.

• Bir Alman gazetesinde RTL’nin başrolünde bir Türk olan bu diziyi, Türkler’in Almanya’ya entegrasyonunu kolaylaştırmak için yayınladığı yazıyordu... Bu doğru mu?
Hayır bu dizinin politikayla hiç ilgisi yok. Dizi önyargılara mizah üzerinden bakarak karşılık veriyor. Tamamen izleyiciyi eğlendirmeye yönelik. Türk olması yalnızca Sinan Toprak’a daha çok cazibe kazandırıyor. Ve Almanya’da bu tip dizilerde oynayan çok yabancı aktör var aslında. Sinan Toprak, Alman toplumunun tamamı için iyi bir rol model.

• Hayattan en büyük beklentiniz nedir?
İyi bir baba olabilmek... Belki bir gün...

• Gerektiğinde kendinizi nasıl tarif edersiniz, bizim gibi sizi yeterince iyi tanımayanlara...
Pozitif, dürüst, eğlenceli ve hareketli...

• Almanya’daki üçüncü kuşak Türkler’in durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Alman toplumuna uyum sağlama açısından ikinci, üçüncü ve dördüncü kuşakların durumu gitgide iyileşiyor. Çünkü bizim ailelerimiz bunun için çok çalıştılar... Onlar sayesinde biz daha iyi durumdayız. Şöyle diyebiliriz: Biz burada Almanya için oynuyoruz ama Türkiye taraftarıyız. Tıpkı dünya şampiyonu olan Fransız Milli Takımı gibi...

• Hayat felsefenizi sürekli alıntılar yaparak anlatıyorsunuz. Röportajın sonunda, insanların sizi tanımasını sağlayacak, kendinize ait bir şeyler söyleyin bari....
Her zaman en önemli şey kendinize inanmaktır. Yaşadığınız sürece umut vardır, asla vazgeçmeyin. Rüyalar mutlaka bir gün gerçek olur.

"Seni öldürmeyen şey daha güçlü yapar"
• Almanya’da bir Türk olarak entegrasyon zorluğu çektiniz mi hiç?
Hepimiz tüm dünyada önyargılarla yaşamak zorundayız: "Sizi öldürmeyen şey güçlendirir."

• Bir röportajınızda "Ben yalnızca reyting için Türk değilim" demişsiniz. Bunu biraz açıklar mısınız?
Evet, onların o soruda demek istedikleri, yalnızca Türk izleyiciyi de çekmek için mi karakterin bir Türk olarak belirlendiğiydi. Ama bizim amacımız Almanya’da televizyon seyreden herkese ulaşmaktı...

• Kendinizi bir Türk gibi mi, Alman gibi mi hissediyorsunuz?
Ben kendimi tam bir Avrupalı gibi hissediyorum ve Türkiye de Avrupa’nın bir parçası!

• Bir başka makalede de Sinan Toprak için "Alman prensiplerine sahip bir Türk erkeği" yazdılar. Bu sizin için de doğru olabilir mi?
Evet, bu onun için doğru ama aynı zamanda gerçek hayatta da insanlar sizden her zaman topluma uyum sağlamanızı istiyorlar. Bunun gerekliliğini sürekli hatırlatıyorlar. Ve hal böyle olunca, nasıl diyeyim, bir Alman’dan bile daha Alman oluyorsunuz!

• Politik görüşünüzü öğrenebilir miyim?
Ben bir aktörüm, politikacı değil. Almanya’da oy kullanıyorum ve politik fikirlerimi kendime saklamayı tercih ediyorum.



PAZAR