Pazar “Aşk, ekmek ve hayaller dışında uğruna savaşılacak ne var ki?”

“Aşk, ekmek ve hayaller dışında uğruna savaşılacak ne var ki?”

08.12.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Berna Laçin bu akşam “Aşk, Ekmek ve Hayaller” adlı diziyle izleyicinin karşısına çıkacak. Laçin: “Dizide büyük bir ekmek kavgası var. Bir yandan da yarım kalmış aşklar göreceğiz. Zaten şu hayatta aşk, ekmek ve hayaller dışında uğruna savaşmaya değecek kadar önemli ne var ki?”

“Aşk, ekmek ve hayaller dışında uğruna savaşılacak ne var ki”

Berna Laçin dizi oyunculuğuna uzun bir ara vermişti. Şimdi bir Güney Kore uyarlaması olan “Aşk, Ekmek ve Hayaller” dizisiyle televizyon izleyicisinin karşısına çıkacak. Zengin bir adamın, tek hayali bir fırında çalışıp yükselmek olan gayrimeşru çocuğunun, yıllar sonra babası tarafından bulunması ve vâris olarak ilan edilmesinin ardından yaşananları ekrana getirecek olan dizide Laçin, izleyicileri hırslı Leyla karakteri ile şaşırtmayı planlıyor. Müjde Ar, Burak Hakkı, Sinan Tuzcu’nun da rol aldığı dizi bu akşam Show TV’de gösterilmeye başlayacak.

“Aşk, ekmek ve hayaller dışında uğruna savaşılacak ne var ki”

Haberin Devamı

“Aşk, Ekmek ve Hayaller”i izleyenler bu dizide neler bulacak?

Dizide ana hikaye bir ekmek fırını sahibi ailenin hayatı. Dizide büyük bir ekmek kavgası var. Bir yandan da herkesin yarım kalmış aşkları var. Zorlama evlilikler ve hayaller var.
O hayaller yüzünden de çok büyük entrikalar dönüyor.

Güney Kore uyarlaması bu dizi bize hitap edecek mi?

Bu Kore’de çok izlenen bir dizi. Kore’nin muhafazakar, ataerkil ama evde annenin sözünün geçtiği bir kültürü var. Yani bize çok yakın. Ayrıca şu hayatta aşk, ekmek ve hayaller dışında uğruna savaşmaya değecek kadar önemli ne var ki?

Dizilere neden bu kadar uzun süre ara verdiniz?

Bugüne kadar hep iyi kalpli, ayakları üzerinde duran kadın rolleri oynadım. Artık gerçekten fena bir kadını oynayarak seyirciyi şaşırtmak istiyordum. Bu senaryoyu okuduğumda o aradığım sert,
fena kadını yani Leyla’yı buldum.

Haberin Devamı

“Ada beş yaşında olsaydı bu rolü kabul etmezdim”

Kızınız Ada sizi bu rolde izleyince ne hissedecek sizce?

Ada beş yaşında olsa bu rolü kabul etmezdim. Artık 11 yaşında. Yine de geçen gün sete getirdiğimde “Anne ama sen böyle değilsin hiç” dedi. Bunun bir oyun olduğunu anlattım. Bu hafta da “Adacığım, arkadaşların benimle ilgili çok kötü şeyler söyleyecekler” diyerek onu hazırlayacağım.

Müjde Ar ile çalışmak sizin için ne ifade ediyor?

Çoğumuzun gençliğinde “feminist kadın” olunan bir dönem vardır. Müjde Ar’ın filmleri o dönemimize denk gelir. Benim jenerasyonumun kadınlaşma sürecinde Müjde Ar’ın etkisi çok büyüktür. Hayranı olduğum bir ustayla birlikte çalıştığım için tabii ki çok şanslıyım.

Size sette oyunculuğunuzla ilgili önerilerde bulunuyor mu?

Her zaman. Kamera önündeyken saçım mı kalktı, hemen gelip saçımı düzeltir. Işık bozulmuşsa hemen söyler ya da bir anda durdurur ve “Burası kötü oldu” der. İyi olmamı istediğini biliyorum. Bu da beni gerçekten güvende hissettiriyor.

Ekip nasıl?

Yapımcımız Abdullah Oğuz ve yönetmenimiz Kemal Uzun ile çok eski bir dostluğumuz var. Kendimi çok rahat hissediyorum. Zaten
ben lüks bir insanım. Benim lüks anlayışım özel uçaklardan falan
değil, istemediğim işi yapmamaktan geçiyor. Bir işi yapıyorsam o işe aşkla gelmeliyim. Eğer yiyecek bir ekmeğim varsa hayallerim için çalışmalıyım.

Haberin Devamı

“Dünyanın en titizlik hastası insanıyımdır ama sokakta kokoreç yerim”

Fotoğraf tutkunuymuşsunuz...

10 sene önce eşim Tolga fotoğraf sevdasına tutuldu. Bu iş öyle bir boyuta geldi ki kıskanmaya başladım. Hatta neredeyse “Ya makinen ya ben” diyecektim. Seyahatler de burnumdan geldi. Bir yere gideceğiz ama bir dönüp bakıyorum adam yok. Orada bir ışığa takılmış ve istediği kareyi çekmeye çalışıyor. “Bu böyle olmayacak” dedim. Kızımla öğrendik. Sonra da tutkunu olduk.

Artık seyahatlerde sorun çıkmıyor öyleyse...

Artık her yere fotoğraf çekmek için gidiyoruz. İnternette bir fotoğrafın ışığını, renklerini beğenince atlayıp oraya gidiyoruz.

Nasıl besleniyorsunuz?

Karbonhidratı çok azalttım. Hatta haftanın iki günü hiç ekmek, meyve yemiyorum. Şekeri yüksek olmayan patlıcan gibi sebzeleri, salata ve ızgaraları yiyorum. Hipoglisemi hastası olduğum halde tatlı yiyorum ama un ve şekerden yapılanları değil. Yulaf kepeği ve tatlandırıcı ile yapılan cheesecake, tiramisu gibi tatlıları.

Haberin Devamı

Ailece favori yeme-içme mekanlarınız neler?

Biz sokaktan yiyip içiyoruz. Allah’tan kendime göre de bir adam bulmuşum. Çocuk da bize benzedi. Pazar fiyatlarını, arabacılarda nohut pilav kaça, balık ekmek kaça bilir. Soranlara “Abi beş lira balık ekmek” diyor. Çengelköy’de kokoreççim vardır. Gayet pisboğazımdır yani.

Hijyen takıntınız yok mu?

Dünyanın en titizlik hastası insanıyımdır ama sokaktan yerim. Gittiğim restoranlarda mutfağı görmediğim için daha çok huylanıyorum. Şimdi bunların mutfağında fare vardır, o vardır,
bu vardır... Ama kokoreç önümde pişiyor ya, görüyorum ya, hiç
rahatsız olmuyorum.

“Yıllar sonra ilk defa bir işin acemisi oldum”

Vatan gazetesinin hafta sonu eklerinde yazıyorsunuz. Yazmak size nasıl hissettiriyor?

Ben yaptığım her işe çok küçük yaşta başladığım için her işin tecrübelisiyim. Onun ağırlığını da taşıyorum. Ama yıllar sonra ilk defa bir işin acemisi oldum. Öğrenmeye çalışıyorum ve çok seviyorum. Yazarken uçuyorum. Saatlerce kapatıyorum kendimi dünyaya,
o sırada su bile içmiyorum.

Haberin Devamı

Yazılarınızdan geri dönüşü sizi en çok heyecanlandıran hangisiydi?

Bir Türkan Şoray yazısı yazmıştım. Ağlayarak beni aradı. “Bu kadar sevgi hissettiğim yazı hayatımda çok az olmuştur” dedi. Ve yazımı ödüllerinin arasına koydu. O benim çok heyecanlandığım ve mutlu olduğum anlardan biridir.

“Bedenimin ve yüzümün yaşıma yakışan bir formda olmasını isterim”

Yüzünüzde hiç kırışıklık yok. Dolgunuz, botoksunuz var mı?

Hayır, yok. Dolgu, botoks yaptırıp yüzümü, gözümü oynatamaz hale gelirsem seyirci beni izlemek istemez. Genetik olarak şanslıyım. Ama ben de her gün cildimi mutlaka temizlerim, gerekirse buharla. Sonrasında da kremimi, toniğimi sürerim. Evde cilt canlandırıcı maskeler de yapıyorum.

Estetik yaptıran ünlüleri çok eleştirdiniz sonra siz de estetik yaptırdınız ve çok eleştirildiniz. Kadın ve estetik konusuyla ilgili görüşünüz nedir?

İnsanlar başka biri olma uğruna estetik operasyonlardan geçiyor ve başka biri oluyorlar. Bu gerçekten de korkunç bir şey ve buna karşıyım. Ama estetiğe karşı değilim. Yaş ilerledikçe, genç kız gibi görünmek için değil de yaşının güzeli olmak için yapılabilir.

Siz neden estetik yaptırdınız?

Ben çocuk doğurmuşum, göğsümde deformasyon olmuş, neden öyle dolaşayım? Ama doktora da “18 yaşındaki bir kızın göğsünü yapmayın, istemem” dedim. Yani ben bedenimin ve yüzümün yaşıma yakışan ve deforme de olmayan bir formda olmasını isterim.