Pazar Avrupa’ya bir iki... Avrupa’ya bir iki...

Avrupa’ya bir iki... Avrupa’ya bir iki...

06.12.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Geçtiğimiz hafta Brüksel’de yapılan Türkiye-Avrupa Birliği zirvesinde Türkiye vatandaşlarına vize muafiyeti konusunda bir uzlaşmaya varıldı, ekim 2016 tarihi konuşuldu. Bunun üzerine Avrupa’da nereleri gezmeli diyerek gezi yazarlarına danıştık. Farklı rotalar tavsiye ettiler...

Avrupa’ya bir iki... Avrupa’ya bir iki...

Brüksel’de geçtiğimiz hafta gerçekleşen Türkiye-Avrupa Birliği zirvesinde Avrupa’ya mülteci akınının kontrol altına alınması karşılığında uzlaşmaya varılan konulardan biri Türk vatandaşlarının Avrupa’ya vizesiz seyahat etmesini sağlayacak olan vize muafiyeti oldu. Ekim 2016’yı hedef tarih gösteren bu haberden sonra “Vizesiz olsa Avrupa’da nerelere gideriz! Çok daha sık seyahat ederiz” cümleleri eşliğinde hayaller kurmaya başladık bile...

Haberin Devamı

Aslında bahsedilen vize muafiyetinin gerçekleşmesi için Türkiye’nin 2013’te kabul edilen yol haritasını tamamlamak gibi bazı yükümlülükleri var.

AB Konseyi’nden de onay alınması gerekiyor. Yine de heyecanlanıp gezi planları yapmamıza, nereleri gezeceğimize dair tatil programları oluşturmamıza bir engel yok, hatta önümüzde 10 aylık bir zaman var... Seyahat yazıları ve programlarıyla tanıdığımız isimlere Avrupa’da görmemiz gereken rotaları ve bize verebilecekleri tüyoları sorduk. En popüler rota Laponya oldu, oradan başlayabilirsiniz...

Avrupa’ya bir iki... Avrupa’ya bir iki...


Kuzey ışıkları turlarına turistlerin yoğun ilgisi var.

“İsveç’in başkenti Stockholm ve Göteburg kuzeyin en güzel şehirlerinden”

Haberin Devamı

Levent Özçelik

-İsveç’te kuzeyin en güzel şehirlerinden Stockholm ve Göteburg’da güzel restoranlara, barlara, müzelere gidebilir ya da en güzel kayak merkezlerinden Are’de kayak yapabilirsiniz.Başkent Stockholm gustosu yüksek, gece-gündüz yaşayan bir şehir. Parlamento binasının üzerinde bir çatı turu yapıp şehre tepeden bakın. Avrupa’nın en güzel fotoğraf galerilerinden Fotografiska’yı gezin. 110 kilometrelik Stockholm metrosu adeta bir sanat galerisi. 1980’lerden kalma Riche tarih boyunca film yıldızları, siyasetçi ve modacıların uğrak mekanı olmuş, hâlâ şehrin en “in”, en zor girilen barlarından...

-Göteburg’da yaşıyor olsam “Kesinlikle burada yaşardım” dediğim yer Haga. 19’uncu yüzyıldan kalma ahşap evler, küçük kafeler, lokantalar ve butikler... Oscar Fredrik Kilisesi’nin bulunduğu tepeden bütün şehri ve limanı görebiliyorsunuz. Şehrin gece hayatı ağırlıklı olarak Linnegatan Caddesi’nde akıyor. Şehrin tam merkezinde, garın karşısındaki Clarion Hotel kalmak için en iyi mekanlardan biri. Bir başka güzel bina Göteburg Opera binası. Göteburg’a gidip Marstrand Adası’nı görmeden dönmek olmaz. Kuzey Denizi’nin kayalık kıyılarına oturmuş bir balıkçı ve denizci mekanı.

Avrupa’ya bir iki... Avrupa’ya bir iki...


Rovaniemi’deki Santa Klaus köyü

Zor bir geceye hazır olun

Haberin Devamı

-Laponya çok geniş bir coğrafya; sadece Finlandiya bölümü bile Hollanda, Belçika ve İsviçre’nin toplam yüzölçümüne sahip. Muhteşem bir bitki örtüsü var. Çam ağaçları en azından 300-400 yaşında. Kuzey ışıkları turları çok rağbet görse de bu biraz şansa kalmış. Ancak üç gece kalırsanız kuzey ışıklarını görme ihtimaliniz yüzde 90! Husky’lerle kızak yapabilir, buzun üzerinde otomobil kullanabilirsiniz.

-Bir diğer önerim İsveç’teki Tree Hotel ve Ice Hotel. Tree Hotel bir yamaç üzerindeki ağaçlara iliştirilmiş gibi duran, doğa ile iç içe, sıra dışı tasarımlara sahip. Ice Hotel ise buzdan bir kilise, bir bar ve otelden oluşuyor. Barda kokteyller buz bardaklarda sunuluyor. Odalarda tuvalet, dolap, mobilya yok. Yatak bir buz kütlesi üzerinde ve geyik postunun üzerinde uyuyorsunuz. Zor bir geceye hazır olun, özellikle tuvalet ihtiyacınız için lobiye gitmeniz gerektiğinde ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

“Laponya’da bir rüyaya dalacaksınız”

Haberin Devamı

Fatih Türkmenoğlu

-Estonya’nın başkenti Tallinn’e direkt uçakla gidebilirsiniz. Burası Rusya ve İskandinavya’nın tam ortasında, 450 bin civarı nüfusu ve 5 bin yıllık tarihi olan bir liman şehri. Eski şehir, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde. Tepeden bakmak için mutlaka Toompea Hill’e çıkın, Açık Hava Müzesi’ni görün. Alexander Nevsky Katedrali muhteşem; 500 yıldır açık olan müze-eczane ise insanın aklını alıyor. Rusya dönemi için ise KGB Müzesi’ne uğramak lazım. Tallinn yazın upuzun günlerde, serin gecelerde çok keyifli, temmuz ve ağustos aylarında sürekli festivaller var. Kışın gitmek tatsız; ışık az, hava soğuk... Helsinki’ye sadece 80 km. uzaktasınız ve gemiyle hoş bir yolculukla da gidiliyor. Helsinki’ye ulaştınız ve Kaya Kilise, Helsinki Katedrali, eski şehir, pazarları dolaştınız. Fazla vakit harcamayın çünkü Laponya’ya gidiyorsunuz, buz otelde bir igloo’da kalın, Noel Baba köyünü ziyaret edip elflerin çalıştığı postaneden kartpostal atın, Ren geyiği ve husky çiftliklerinde kızaklarla dolaşın, buzkıran gemisiyle tura çıkın. Bir rüyaya dalacaksınız!

Avrupa’ya bir iki... Avrupa’ya bir iki...


Buz ve karlarla dekore edilmiş oteller ilgi çekici.

Krepler, patatesler, sandviçler...

Haberin Devamı

-Viyana bence Orta Avrupa medeniyetinin başkenti. Çok kolay bir şehir, keşfedin. Çok sayıdaki opera ve klasik müzik konser salonundan birine gidip kendinizden geçin. Ben Budapeşte yerine Prag’ı tercih ederim, hatta en iyisi biraz daha batıya Hamburg, Würzburg, oradan da Brüksel üzerinden Bruges... Müthiş tren yolculukları, çikolatalı krepler, sıcak çikolatalar, bol mayonezli patates kızartmaları ve devasa sosisli sandviçler sizi bekliyor.

-Güney Avrupa için ise Barselona’dan başlardım. Herkesi, her şeyi kabullenen, özel bir şehir. Sonra köy köy dolaşarak Fransa’ya, Nice’e gelirdim. Lavanta tarlaları, üzüm bağları, küçük dondurmacılar, reçelciler... Monako’dan San Remo’ya, oradan da Roma’ya kadar tren-otobüs yoluyla maceralara açık bir şekilde ilerlerdim.

“Viyana’dayken Mozart likörü almayı ihmal etmeyin”

Saffet Emre Tonguç

-İlk durağımız, Avusturya’nın başkenti Viyana.Gezmeye şehrin en büyük katedrali Stephansdom’la başlayıp şık dükkanlarla çevrili Graben Caddesi’ne geçebilir ve Hofburg Sarayı’nda Kraliçe Sisi’nin dairesini görebilirsiniz. İkinci gününüzde Gustav Klimt’in dünyadaki en geniş koleksiyonunun sergilendiği Belvedere Sarayı’nı ve harikulade bahçeleriyle ünlü Schönbrunn Sarayı’nı gezebilirsiniz. Bir gününüzü de şehrin kalbindeki Belediye Sarayı’na, Parlamento Binası’na ve aykırı mimarisiyle dikkat çeken Hundertwasser Evi’ne ayırmanızı öneririm. Şinitzel, Viyana’nın olmazsa olmaz lezzetlerinden, tadılabilecek en doğru adreslerden biri de Figlmüller. Pasta ve tatlı düşkünleri, Sachertorte ve Apfelstrudel’i denemeli; kahveseverler ise kremalı ve portakallı Maria Theresia’yı tatmalı. Mozart likörü almayı da ihmal etmeyin.

Avrupa’ya bir iki... Avrupa’ya bir iki...


Viyana’nın simgelerinden Parlamento Binası (üstte) ve meşhur yemeği şinitzel (altta).

Avrupa’ya bir iki... Avrupa’ya bir iki...


-Viyana’dan Slovakya’nın başkenti Bratislava’ya geçebilirsiniz. İki ülkenin arasında sadece 55 km. var. Şehri yürüyerek gezebilir, yorulduğunuz anda oturup yerel biralarından birini ya da kolayı andıran içecekleri Kofola’yı yudumlayarak Eski Şehir’i seyre dalabilirsiniz. Michael Kapısı, Bratislava Kalesi, Ulusal Tiyatro binası kentte en fazla fotoğraflanan yerler. Renginden dolayı “Mavi Kilise” olarak adlandırılan St. Elizabeth Kilisesi de görülmeli.

Prag’a en az iki gün ayırın

-Bir sonraki durağımız, Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag. Şehre en az iki gün ayırmalısınız. St. Vitus Katedrali, Eski Şehir Meydanı, şehrin simgesi kabul edilen Tyn Kilisesi ve dünyaca ünlü astronomik saat mutlaka görmeniz gereken yerleri. Karl Köprüsü’nden geçip Aziz John Nepomuk Heykeli’ne vardığınızda heykele dokunun ve bir dilek tutun. “Dünyanın en dar sokağı” olarak bilinen sokağa ve Kafka Müzesi’ne uğrayabilirsiniz. Daha sonra Prag’a 1.5 saat uzaklıktaki kaplıca kenti Karlovy Vary’ye geçebilirsiniz.

-Nihai durağımız, Macaristan’ın başkenti Budapeşte. Tuna Nehri’nin iki kıyısını süsleyen kentin muhteşem bir mimariye sahip Parlamento Binası, Kahramanlar Meydanı, Gül Baba Türbesi, Matyas Kilisesi ve Kale Tepesi görülmesi gereken yerleri. Kenti tanımanın en keyifli yolu tekne turu yapmak. Yöresel lezzetlere düşkünseniz Szarvas av etleri restoranında ceylan ve geyik etini, Marriott Hotel’deki Peppers’ta geleneksel gulaş çorbasını tadabilirsiniz.

Avrupa’ya bir iki... Avrupa’ya bir iki...


İsveç’in başkenti Stockholm

Avrupa’ya bir iki... Avrupa’ya bir iki...


Prag