Pazar Bağımsız 25'likler Partisi

Bağımsız 25'likler Partisi

04.11.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Partileyelim, kopalım, özgürce coşalım falan manasında değil. Basbayağı siyasi parti. B25P. Kurulsun... Oyum onların!

Bağımsız 25likler Partisi

tubakyol@yahoo.com "Sen solcusun değil mi?" diye sordu da bir arkadaş. Hoo'baaa -"hoppala" manasında."Hangi partiye oy verdin?" diye de sordu.Ben hiç oy kullanmadım."Oy kullanmadım" der demez de "oy kullanma" lafına yabancılaştım. "Oy" niye "kullanılan" bir şey olsun ki? Ben bazen solcuymuşum gibi yazıyorum değil mi? Değilim. Yani vardır tabii anneden, babadan, abiden, sevgiliden gelme bir solculuk hali. Fakat onların hiçbirinin solculuğu bir diğerininkine benzemediğinden, benimki olsa olsa ortaya karışık bir solculuk olabilir. Ya da daha doğrusu sağcılık değildir. Ya da bilmiyorum işte, ne yazıyorsam odur. Belki benimki de bir nevi solculuktur. Sonrası bildiğiniz, en azından benim kendimden gayet iyi bildiğim bir apolitik gençlik tiradı.Onun bir politik görüşü yokmuş. Bugün seçim olsa kime oy vereceğini bilmiyormuş. Üstelik bu var olan partileri beğenmemekten de değilmiş. Sadece bilmediği içinmiş. Solculuk mesela ne demekmiş. İnternette TBMM'nin sitesine girmiş. Rastgele milletvekillerine tıklamış. Resimlerine bakmış. Onlar hakkında yazılanları okumuş. Kaç yaşındalar, ne okumuşlar, evliler mi, kaç çocukları var...Dur dur dur! Bir saniye. Bu son kısmı bilmiyorum ben. Kim Meclis'in sitesine girer de milletvekillerine bakar ki? Kim bu milletvekilleri? "Ben milletvekili adayı olsam bana oy verir misin?" dedi sonra.Delisin. Vermem mi? Senin için kullanmayacağım da ben şu tek oyumu, başka kime kullanacağım? Oyu kullanmanın manasını da a ha şimdi anladım."Ben milletvekili olmaya karar verdim."Aferin."Ciddiyim."Ben de..."Artık yaşım da tutuyor."İyi."Parası da güzel."Öyle."Çalışma saatleri esnek."Evet."Araba da verirler mi?"Bilmem."Niye beni ciddiye almıyorsun?"Alıyorum."Bir şey soracağım..."Sor."Milletvekilliği için başvuru formu nereden alınır?" "Araba da verirler mi?" Cumhurbaşkanı da onayladı, milletvekili seçilme yaşı 25'e indi. 25'likler milletvekili olsun mu? Olsun. Hem de partilerin gençlik kollarında falan hali hazırdaki milletvekili abilerinin, amcalarının izinden giden, takım tutar gibi parti tutan ya da bir ideolojiye "inançla" bağlı olan gençlerle değil, bütün meclis koltukları böyle şen 25'liklerle dolsun.Şu konuşulup duran mevzular değişir biraz bari. Bu gençlerin dizi dizi yolsuzluk dosyaları yok mesela. Mazisini istediğin kadar deş. Ne bulacaksın? Lisede kopya çekerken yakalandığını mı?En kötü ihtimalle uyuşturucu falan çıkar. Birtakım arkadaşları "Abi biz onunla acayip takılıyorduk eskiden" diye gazetelere demeçler verirler.E ne yapalım, her yaşın ayrı bir "güzelliği" var! Şen 25'likler... Ben siyasette "kıyas" yönteminin doğru olmadığına inananlardanım. Kötünün iyisi diye bir partiye oy verecek değilim. Ama insan düşünmeden de edemiyor. Şimdi bu 25'likler bağımsız milletvekili adayı olsalar...50'lik, 60'lık, 70'lik vekillerin ne hayrını gördük? Bari böyle üçer-beşer işsiz gençler kurtulsun.Bir de tabii Müşküle köyü örneği var.Ki böyle şahane bir protesto ilk kez duydum ben galiba. Muhtardan pek haz etmeyen köylüler, istifa eden azaların yerine köyün delilerini seçmişler.Müşküle'ye de böyle bir protesto yakışırdı. İhlas Haber Ajansı'nın geçtiği habere göre Deniz Gezmiş, Mahir Çayan gibi gençlere ev sahipliği yapmış bu köy zamanında zira. (Ev sahipliği yapmak da ne demekse? Neyse, mühim değil, ben fırsat bu fırsat solculuğumu yapmış olayım da...)Şimdi biz de Müşküleliler gibi yıllanmış parti liderlerinin yanına, diğer tüm vekilleri bağımsız 25'liklerden seçsek... Katiyen gençlere "deli" diyor değilim. Yani diyorum esasında ama kendime "deli" dediğim kadar demekteyim.***Bağımsız 25'likler Partisi kurulsa oy verir miyim? Delisiniz.Onlara vermeyeceğim de oyumu, başka kime vereceğim? n Liderler ve deliler... Meclis koltuklarında 25'liklerin oturduğu bir fotoğraf bulamadım normal olarak. 23 Nisan kutlamalarından bir fotoğraf seçtim. Farkındayım, bu çocuklar olsa olsa, en fazla 15'liktir. Fakat ne yapayım? Pink Floyd diyeyim ben size. "Time" diyeyim. "And then one day you find ten years have got behind you / Noone told you when to run, you missed the starting gun" diyeyim...Nasıl çevireceğim ben bunu şimdi? Yani işte şarkıda diyor ki; ve sonra bir gün bir bakarsın 10 yıl geçmiş, kimse de sana ne zaman koşman gerektiğini haber vermemiş, start'ı kaçırmışsın...15'liklere haber vermiş olayım bari. Milletvekili seçilme yaşının 25'e inmesiyle birlikte start verildi. Koşunuz. Gözünü kaparsın, açarsın, bakarsın, 10 yıl geçmiş Yeni başlayan gençler için 12 Eylül dersleri devam ediyor. Filmlerde..."Vizontele Tuuba"nın sonunda "sakıncalı" insanların toplanıp götürüldüğü yerden başlayarak eve dönene kadar yaşadıkları -eve dönebildilerse tabii- "Eve Dönüş"te anlatılıyor.Çok yorucu bir cümle oldu. Ne yaşadıklarını bari kısaca yazayım: İşkence!Memleketin ne kadar solcusu varsa galadaydı. Belki solcular bu filmi beğenmek zorundadır, ben bulaşmayayım. Yanımdaki 25'likten aktarıyorum: "Madem çocuğa rol yazamıyorsun, niye filme çocuk koyup sonra onu film boyu uyutuyorsun?"Bu mudur? Orada bir memleket dramı var, bizimki çocuğa takılmış.12 Eylül döneminde kahvelerde duvara darbeci beş generalin fotoğrafları asılır, bir de "Siyaset konuşmak yasaktır" yazılırmış.Artık siyaset konuşmak yasak değil. 25 yaşındakilere "Buyrun, siyaset konuşun, hatta siyaset yapın" deniyor. İyi de... Kaç yıllık hadise, öyle birdenbire değişmiyor işte. "Siyaset konuşmak yasak değildir" Şu yazıda onlarca "genç" yazdım ya ben şimdi. Bir de şu "genç"i düzgün söyleyebilseydim...Yok, "e"yi yayıyorum.Depresyondayım. manik depresif köşe