Pazar "Ben Sezen'e hayranım, Sezen bana..."

"Ben Sezen'e hayranım, Sezen bana..."

01.04.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Artık her çarşamba Cahide'de Sezen Aksu şarkıları söyleyecek olan Kibariye: "Sezen hiç kompleksi olmayan, kendinden emin, kimseyi umursamayan biri. Bana 'Bütün şarkılarım sana feda olsun' diyor. Asla para talebi de olmamıştır. Zaman geldi o beni aradı, 'Kiboş bunu sen nasıl iyi okursun biliyor musun?' dedi"

Ben Sezene hayranım, Sezen bana...

axpaz011.jpg Artık "katı olan her şey buharlaşıyor." Sınıfsal, cinsel, müzikal ve daha birçok alanda keskin kalıplar dağılarak birbirine giriyor. Kibariye Tarkan'la düet yaparken, Müslüm Gürses Leonard Cohen şarkılarını kendi yorumuyla icra edebiliyor. Fakir ve zengin, doğu ve batı, arabesk ve pop birbirine karışmış kendine yeni bir çıkış noktası arıyor. "Batılıyım" snobluğuyla var olmayı seçenler artık içlerindeki alaturkalığı da dışarı yansıtmaktan çekinmiyor. Artık "Alaturka da dinlerim, caz da, pop da söylerim, türkü de" devri... Ya da Kibariye'nin deyimiyle "Artık herkes biraz Roman olmak istiyor..." Eğlenceli, özgür, kalıplarından arınmış, ruhu ve beğenileriyle göçebe... Kibariye'yi halkın temsilcisi Karaoğlan'a, Sezen Aksu'yu da bir filozofa ve Divan şiirinin önemli ismi Fuzuli'ye benzeten İzzet Çapa'nın dediği gibi bu belki de "ruhumuzdaki kaosla yüzleşmenin bir yolu" sadece... Yüzleşmek isteyenler için Kibariye tüm doğallığı ve eşsiz sesiyle yeniden sahnede... Cahide'de her çarşamba gecesi "Kibariye ile Sezen Aksu geceleri" başlıyor dediklerinde gözümde ilginç bir kare canlandı. Bankacılar, önde gelen medya mensupları, sosyetenin meşhur isimleri sık sık eğlenmeye gittikleri Cahide'den içeri girdiklerinde "statülerini de ceketleriyle birlikte vestiyerde bırakacak" ve travestilerle, dansözlerle, yarı çıplak eşcinsel dansçılarla eğlenerek kırdıkları tabularını bu sefer "damardan arabeskçi" Kibariye'yi "modern bir gazino" ortamında dinleyerek kıracaklardı. Bu, son yıllarda gözlemlediğim büyük bir değişimin eğlence hayatına yansıyan izole bir örneğiydi sadece. Heyecan olmadı mı hiçbir iş rast gitmez. Ben heyecansız yaşayamam. Heyecan olmadığı zaman zaten bu işi yapma! Beş yıldır İstanbul'da sahneye çıkmıyorsunuz. Bu kadar aradan sonra pek de alışık olmadığınız bir mekanda, Cahide'de, hem de Sezen Aksu şarkılarıyla yeni bir program yapacaksınız. Heyecan var mı? Sezen hayranıyım bir kere. Cahide'den evvel de bugüne kadarki bütün albümlerimde mutlaka bir Sezen Aksu şarkısına yer vermişimdir. Sezen de bundan haz ve gurur duymuştur. Galiba Sezen Aksu şarkılarını Kibariye söylediğinde insanlar bir başka seviyor. O yüzden İzzet Çapa'yla bir araya geldiğimizde böyle bir proje oluşturalım dedik. Ve başladık. Bu proje nereden çıktı? Tabii ki. Sezen hiç kompleksi olmayan, kendinden emin, kimseyi umursamayan biri. Bana "Bütün şarkılarım sana feda olsun" diyor. "Ama albümde ama sahnede." Asla para talebi de olmamıştır. Zaman geldi o beni aradı, "Kiboş bunu sen nasıl okursun biliyor musun?" dedi. Sezen bazı şarkılarını patlatıyordu, ben Sezen'den sonra söylüyordum. Allah için ben de güzel gündeme getiriyordum parçaları. Bunu her zaman da Sezen söyler. Bundan da gurur duyuyorum. Sezen bana hayran, ben ona hayranım. Şarkılarını söylemek için Sezen Aksu'dan izin aldınız mı? "'Zeki Müren ve Sezen Aksu beni izlemeye gelirdi" Hiç. Ama her zaman başkalarının bestelerini aslanlar gibi okudum. Aslan burcuyum zaten. Aslan gibi kadınım anlayacağın gacı. Sizin sözünüz, besteniz var mı hiç? Başlangıcı İstanbul sayarsak 27 sene oldu. İzmir'den İstanbul'a ilk geldiğimde 16-17 yaşındaydım. Hep söylerim doğduğum yer Akhisar, büyüdüğüm yer İzmir, karnımı doyurduğum yer de İstanbul. Kaç yıl oldu başlayalı bu işe? Evet. O zamanlar onların cavcavlı dönemlerinde ben daha yeni çıkmıştım. Her akşam Stardust'taki programıma geldi. Gelmeyen sanatçı yoktu zaten. Zeki Müren, Gönül Akkor gibi aklınıza gelen kıymetli ne kadar isim varsa hepsi geliyordu. Ben Gönül Akkor hayranıyım. Gerçi onun eline su dökemem ama... İstanbul Gayrettepe'deki Stardust'ta ilk sahneye çıktığınızda sizi izleyenler arasında Sezen Aksu da varmış... Şimdi benzer bir ortamda onun şarkılarını söyleyeceksiniz. Ne ilginç bir tesadüf... Sesini. Onun gibi okuyamam. Bugüne kadar örnek aldığım tek kişi o. Onun 45'lik plaklarıyla büyüdüm. O zaman paramız da yoktu. Annemden para istiyordum, vermiyordu. Gidiyordum arkadaşlarımdan borç alıp öyle alıyordum Gönül Akkor'un kasedini. Hâlâ da onunla yatıp onunla kalkıyorum. Nesini örnek aldınız Gönül Akkor'un? En sevdiğiniz şarkısı neydi? "Beni candan sevecek bir sevgili arıyorum, gönlüme göre ver tanrım, sana yalvarıyorum.". Bir de "Tanrım beni baştan yarat!" şarkısı vardı. Hep onunla çıkıyordum sahneye. Başka kimse okumamıştı o dönemde. Yarattı da ya... Yarattı da kocamı buldum. O dönem "Beni baştan yarat Allahım, beni bir meşhur et, bir Kiboş olarak şu alemde kalmamı sağla" derdim. Çünkü çok fakirlik vardı bizde. Babam ayakkabı boyacısıydı. Annem ev kadınıydı. Sekiz kardeştik, en büyüğü benim. Ailede bu kadar çalışan tek bendim. Sesi güzel olan kardeşlerim var ama onlar da evli, kocaları çalıştırmıyor. Ben annemler için, kardeşlerim için bu işe atılmak istedim. Tanrı sizi de şarkıdaki gibi baştan yaratsın istediniz mi? "Elbisem yoktu, yırtık kotla sahneye çıktım" Ne demek devrimci? Siz o zaman ailenin devrimci kızı mı oluyorsunuz? Aynen öyle. Hem de ne kadar küçükken yaptım bunları. Paraya çok ihtiyacımız vardı. O yüzden meşhur olmadan önce de çok zor şartlar altında çalıştım. Yani tabuları yıkan, korkusuzca hayata atılan, geleneksel bakıştan sıyrılıp aile için yeni bir şeyler yapan anlamında... Mucize diye bir arkadaşım vardı. Onun bana çok fonksiyonu oldu. İzmir'de Kordon'daki Çağlayan Pavyonu'nda çalışmama vesile oldu. Bergen, Tüdanya hep oradan çıkma. Fakat orada çalışırken para kazanmıyordum. Kazandırıyordum. Kazandığım ne varsa da annemlere veriyordum. Sonra ne oldu? Ben pavyonda çalışırken Gönül Akkor ve Muzaffer Özpınar beni dinlemeye gelmişti. Beni dinlediler, çok beğendiler ve "Seni birilerine tavsiye etmemiz lazım" dediler. Sonunda rahmetli Turgut Akyüz'le tanıştırdılar. Nasıl bir mucize oldu da parladınız? Muzaffer Özpınar, Gönül Akkor, rahmetli Zeki Müren beni tavsiye etmişler. Onlar çocukluğumu bilen insanlar. O zaman Turgut Akyüz onların patronuydu. Stardust için solist aramışlar; Gönül Yazar mı olsun, yoksa şurada küçük bir kız var. Kendi çirkin ama sesi çok güzel. Onu mu alsak demişler. Ve Gönül abla o zaman gerçekten taş bebek. Sesi de var. Ama Allah o işi bana nasip etti. Stardust'da beş-altı sene çalıştım. Gönül Akkor yarattı yani mucizeyi... Maksim gibi bir yerdi. 80-81 arası başladım. Allah bana yürü ya kulum dedi. Götürdüm malları. Ama önce orada da para kazanmadım. Elbisem bile yoktu, yırtık kotla çıkmıştım sahneye. Unutmam o günlerimi. Onun için haddimi biliyorum. Nasıl bir gazinoydu Stardust? "İbo, Seda Sayan, Müjde Ar, Ferdi Tayfur altımda çalıştı" Günay'da çıktım. Bugüne kadar çok güzel yerlerde çalıştım. Yer beğenmemezlik yapmam. Ankara Başkent'te solist olarak çalıştım. İzmir fuarlarında çalıştım. Hem de kimler altımda çalıştı! İbrahim Tatlıses, bir zamanlar ev arkadaşım olan Seda Sayan, Emrah, Ferdi Tayfur, Zerrin Özer; Müjde Ar... Müjde o zamanlar şarkı söylerdi, yeni çıkmıştı. Bülent Ersoy'la da çalıştım ben. Ama yapılan kadrolarda hep solisttim. Seda ne zaman lafı geçse "Ben Kiboş'un solist altıydım" der. İbo da bunu inkar etmez. Sonuçta herkes kendi dalında solistti. Ama ben assolisttim şekerim. Az değil, as solist! 20 sene geçmiş üstünden. Taa o Stardust günlerinden, bugün Cahide'ye gelindi... Arada böyle sosyetik mekanlarda çalıştınız mı? "Arabesk de söylerim, klasik de, pop da, caz da!" Eskiden Zerrin Özer bile arabesk okurdu. O zaman damar şeyler vardı. Şimdi modernleşti her şey... Ama Allahıma şükürler olsun, bugüne kadar her kesimden insana hitap ettim. Sırf damardan olan insanlara değil. Güzel okuyorum çünkü. Kimseyi mahcup etmem. Onların isteklerini yerine getiririm. Arabeskse arabesk, klasikse klasik, türküyse türkü, popsa pop. Gerekirse caz da söylemeye çalışırım. Şimdi arabeskçiler opera bile söyleyebiliyor. Roman müziği cazla harmanlanıp albüm yapılıyor. Ve siz olabilecek en moda mekanlardan biri olan Cahide'de söylüyorsunuz... Çok fazla değil. Mesela bir ara o "I Will Always Love You"ya bayılıyordum. O kıza, bir de Tina Turnel'e (Tina Turner) hastayım. Yabancı müzik dinliyor musunuz? "Kompleksim saçlarımın uzamaması; ne bakımlar yaptırdım ama olmuyor!" Kompleksim saçlarımın uzamaması. Bak kadının sesi ne güzel diyorlar. Ama keşke bir de şöyle uzun güzel saçlarım olsaydı. Ama uzamıyor kızım, uzamıyor. Ne bakımlar yaptırdım ama olmuyor. Nasıl hâlâ bu kadar içiniz dışınız bir kalabildiniz? Geçmişinizden utanmıyorsunuz, saklamıyorsunuz. Güzellik beklerler diye estetik ameliyat yaptırmıyorsunuz. Hiç mi kompleksiniz yok? Aslımla gurur duyuyorum. Türkiye daha Romanları kabul etmiyorken Türkiye'ye Romanları kabul ettiren ilk kişiyim. Bunu terbiyemle, insanlığımla, doğallığımla, bir şeyleri insanlara kırmadan kırılmadan izah ederek, icabında belediye başkanı gibi podyumlara çıkarak, "İnsan insandır", "Hepimiz Allahın kuluyuz" diyerek yaptım. Zaten Roman olmayanlar bile artık Roman oldular biliyorsun. Roman olmayı kompleks yaptınız mı hiç? Sadece müzikte değil ama bu. İnsanlar Romanlara o kadar aşık oldular ki, Roman olmak istiyorlar. Onlar gibi eğlenceli, özgür ruhlu olmak istiyorlar. Romanlar çok iyi insanlar. Onlar da evlerinde temiz insanlar. Seni hiç tanımasalar da kapılarını açarlar. O gün belki bir düğün yaparlar, bütün paralarını harcarlar, ertesi gün beş paraları yoktur belki ama eğlenmesini bilirler. İyi müzisyendirler. Var olma korkusu olmayan, korkusuz insanlardır. Hüsnü Şenlendiriciler, Burhan Öçallar da müzikleriyle bu ülkenin starları oldu. Ülke onları kültürleriyle birlikte bağrına bastı... Benim babaannemin adı Kibariye. Ama nüfusta Bahriye yazıyor. Ama Kibariye adı da benim adım. Kibar ve Bahriyeliyim ben yani. Denizciler gibi göçebe ruhluyum. Kibariye artık sizin gerçek adınız gibi oldu, değil mi? Günlük kıyafetleri Vakko ve Lacoste'tan Mehmet Köymen ve Nur Yerlitaş ile çalışıyorum. Kıyafetlerinizi kim yapıyor? Fakir insanlar var, söylenmez. (Kocası araya girip "Günlük kıyafetlerini Vakko ve Lacoste'dan alıyor" diyor.) Çok afedersiniz. Aslında bunları duyurmak günah. O kadar alamayan insanlar var ki. Utanıyorum. Gündelik kıyafetlerinizi nereden alıyorsunuz?