Pazar Benim beynim senin beynin

Benim beynim senin beynin

18.10.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Düşünceyi bir beyinden diğer beyne aktarmak için henüz yolun çok başındayız. Ancak atılan ilk adımlar, bize iletişimin yepyeni formlarının mümkün olabileceği bir geleceği yansıtıyor

Benim beynim senin beynin

Beyninizdeki düşüncelerin başkası tarafından ele geçirildiği hissine kapıldığınız oldu mu hiç? Pekala, konuyu şizofrenik bir boyuta taşımadan, herkesin ortak paydası olabilecek düzeye indirelim. Kimi zaman hepimiz zihnimizden geçen düşüncelere yabancılaşırız. Bazen çok acımasız, bazen çok edepsiz, bazen de öyle çocukça şeyler düşünürüz ki o düşünceyi sahiplenmekte zorlanırız.
İyi ki öyle hareket etmedim, iyi ki o an düşündüğümü kimseye söylemedim diye sevindiğimiz bile olur; son derece doğal. Ancak bu düşünceler, kafamızın içinde durmadan dönüp duran seslere dönüşüyor ve yaşamı, sağlıklı muhakemeyi zorlaştırıyorsa, bir uzmana danışmakta fayda var.

Haberin Devamı

Hedef zihinde yapay bir düşünce oluşturmak

Gelgelelim, bundan iki yıl önce güneşli bir günde, herkes gibi kafasından türlü düşünceler geçen Dr. Andrea Stocco için durum çok farklı gelişti. Dr. Stocco bir anda elini kaldırıp bilgisayar klavyesinin boşluk tuşuna bastığında, zihninde bunu yapmasını gerektiren hiçbir düşünce yoktu. Boşluk tuşuna basmayı o düşünmemişti. Fakat eli istemsiz ve kararlı biçimde o tuşa basmış, bilgisayar oyunundaki topu ateşlemişti. Skor hem kendisinin hem de çalışma arkadaşı Dr. Rajesh Rao ile birlikte deneyler yürüttüğü Washington Üniversitesi’nin hanesine yazıldı.

Kafasında bir sürü elektrot bağlı TMS cihazıyla koltukta hazır bekleyen Dr. Stocco’nun elini hareket ettiren düşüncenin sahibi, kampüsün diğer ucunda bir o kadar kabloya dolanmış Dr. Rao’dan başkası değildi. İkili, bir beyindeki düşünceyi bilgisayar vasıtasıyla doğrudan bir başka beyne iletme deneyi yürüten bilim insanlarıydı.

Haberin Devamı

Kurdukları sistem, düşünen kişinin kafasındaki EEG cihazının yakaladığı sinyali bilgisayar vasıtasıyla diğerinin başındaki TMS cihazına göndermesiyle harekete geçiyor. EEG beyindeki aktivitelerin oluşturduğu elektrik akım seviyelerini tespit eden bir cihaz. TMS ise beyne elektrik akımları ileterek basit eylemler gerçekleştirmesini veya belirgin ruh hallerini düzenlemesini sağlıyor.

Geçtiğimiz eylül ayının sonunda Dr. Rao ve Dr. Stocco, ikisinde de tuhaf bir his bırakan bu başarılı deneyi ilerletmeye karar verdiler... Beynin eli kolu oynatmasını sağlamak hiç kolay değil ama zihinde yapay bir düşünce oluşturmak çok daha zor. Rao ve Stocco’nun hedefiyse tam da bunu başarmaktı. Telepatiye yakın bir deneyim tasarlayan ikili, bu kez
1 milyon dolarlık fon desteği alarak yepyeni bir düzenek kurdular.

En karmaşık beyinden beyne aktarım deneyi

Amaçları, bir kişinin diğerinin aklında tuttuğu şeyi bilmesini sağlamaktı. Sadece evet, hayır cevaplarıyla
20 soruda tahmin edilen oyunu hatırlayabilirsiniz... Deney sırasında aklında “Köpek” tutan kişi, diğerinin bilgisayardan gönderdiği “Canlı mı, değil mi?” sorusuna göre ekrandaki evet veya hayır yazılarına odaklandı. Evet yanıtı, cihaz üzerinden soruyu soranın görsel korteksini uyardı ve zihninde “fosfen” denilen bir ışık çakması yarattı. Işığın çakmaması ise “hayır” olarak kabul edildi. Bu şekilde oynadıkları oyunların yüzde 72’sinde doğruyu buldular. Bilemedikleri oyunların çoğunun daha önce hiç görmedikleri fosfeni tanımlayamamaktan kaynaklandığı sanılıyor.

Haberin Devamı

Bu çalışma, insanlar üzerinde gerçekleştirilen en karmaşık beyinden beyne aktarım deneyi olarak kayda geçti. Düşünceyi aktarmak için henüz yolun çok başındayız. Ancak bu ilk adımlar, bize iletişimin yepyeni formlarının mümkün olabileceği bir geleceği yansıtıyor. Düşünüleni olduğu gibi aktarabilmek, dilin ve duyguların engeline takılmamak hepimiz için her zaman önemli oldu. Bu gelişmeler, gelecekte farklı düşünceleri doğru algılamamızı, yeni fikirleri kolayca kavramamızı sağlayabilecek. Empati duygumuzu geliştirecek. Bir insana karşı ayrımcılık yapma fikri örneğin, onun yaşadıklarını kendi benliğimizde yaşayınca ortadan kalkacak. Zor durumdakilerin kalbinden geçenleri hissedince artık kayıtsız kalamayacağız... Birisine laf anlatmak için akla karayı seçmek, yanlış anlaşmalar yüzünden yıllarca ayrı düşmek tarihe karışacak...

Haberin Devamı

Böylesi bir teknolojiyi manipüle etmek isteyenler de elbette çıkacaktır. Örneğin hayvanları düşünce gücüyle kontrol ederek
ne kötülükler yapılabileceğini hayal etmesi bile korkutucu. Çaresiz, saf ve yetisiz insanları robotlara dönüştürmek isteyecekleri düşünmek de öyle...

Ürkütücü bir fikir

Başkasının gerçek düşüncesini anlamak kulağa ne kadar hoş geliyorsa, düşüncelerimizin ele geçirilmesi fikri de o kadar ürkütücü. Gelecek uzak görünüyor; böylesi bir teknolojiye biz tanık olmayabiliriz. Peki ya bugün, bütün düşüncelerimiz gerçekten bize mi ait? Zevklerimizi, algılarımızı yönetenlerin giymemizi istediklerini giyiyor, yememizi söylediklerini yiyor, dinlememizi istediklerini dinliyoruz. Kötü dediklerini kötü zannediyor, kendisini iyi gösterenlere kucak açıyoruz. Ve hepsinin sonunda, nasıl bilmemizi isterlerse, ona uygun seçimler yapıyoruz... İşte böylece fark ettirmeden aklımıza girenler yerine, sadece düşünceleri nakleden samimi bir kask olsaydı başımızda ve onun bir açma kapama düğmesi bulunsaydı, çok daha iyi olmaz mıydı?