Pazar Bir şarap tapınağı: Lavinia

Bir şarap tapınağı: Lavinia

19.10.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Paris'teki Lavinia Şarap Evi dev bir içki alışveriş merkezi. 1500 metrekareye yayılan üç katında 40 ülkeden 6 bin 500 çeşit şarap ve alkollü içecek satılıyor. Tabii en büyük alanı şaraplar kaplıyor

Bir şarap tapınağı: Lavinia




Batı kültüründeki tapınma olgusunda, Antik Çağ'dan günümüze değişmeyen tek kutsal aksesuvar kuşkusuz "şarap". Ve çağımızın ulvi trendini değerlendiren iki Fransız, yeni müminlerin huşu içinde şarap satın alıp huzura kavuşacakları bir "mall" zinciri yarattılar: Lavinia.
Thierry Servant ve Pascal Chevrot, şarap ticaretinde "dükkan" kavramını yıkıp yepyeni bir "mall" anlayışını; hem yerinde servis hem de dünyanın her yerine sipariş sistemiyle kuran iki işadamı. İlk Lavinia'yı 1999'da Madrid'de, ikincisini 2001'de Barselona'da açtılar ve başarılarını geçen yıl Paris'in en ünlü caddelerinden Madeleine'deki Lavinia ile perçinlediler. Bu yazının konusu, elbette Paris'teki şarap "mall"u. Resmi adı "Lavinia Şarap Evi" olan dev alışveriş merkezinin, mütevazı adına nispet yapan boyutları var: 1500 metrekareye yayılan üç katta, 40 ülkeden 6 bin 500 çeşit şarap ve alkollü içki satılıyor. Tabii en büyük alan, şarapların. Öğle yemeği için 80 kişilik bir restoranı, "mall"dan satın aldığınız şarabı Fransız peynirleri ya da dünyanın en leziz (ve en pahalı) jambonu İspanyol "jabugo"suyla tadabileceğiniz küçük bir barı ve bir de şarap kitaplığı var.

7 bin üyeli Lavinia'da her keseye uygun şarap ve içki bulunuyor
"Sommelier" denen 15 şarap uzmanının rehberlik yaptığı Lavinia'nın en önemli özelliği, her keseye uygun şarap ve içki bulunması. Şaraplara eşit muamele yapıldığı gibi, varsıl müşteriye ayrı, orta halli ya da hiç halsiz müşteriye ayrı davranılmıyor. Mekanın devasalığına karşın sıcak, çekici ve rahat bir ortam yaratan Lavinia, "şarabın felsefesine kültür ruhuyla hizmet" şiarını düzenlenen etkinliklerle de vurguluyor. Örneğin bir şarap amatörleri kulübü var. Club Lavinia'nın 7 bin üyesi, özel indirimlerden ve şarap "hareketlerinden" haberdar ediliyor. Her ayın son üç cumartesisi, herkesin 135 euro verip izleyebileceği şarap tadımı kursları veriliyor. Şarapçılık sanatı, üzüm türü, bağ ve bölge özellikleri öğretildiği gibi "oenolojik" burun hassasiyeti geliştiriliyor bu kurslarda. Şaraptan anlamanın birinci koşulu, tadından önce kokusunu tanımlayabilmek çünkü.
Herkesin katılabileceği en eğlenceli Lavinia etkinliği ise halka açık şarap tadımları. Her tadımda bir ülkenin, bir bölgenin şarabı tanıtılıyor; uzmanlar nutuk atar, müşteriler kendi aralarında sohbet ederken içilen bedava şarabın keyfi bir başka çıkıyor.
Sunağında her çeşit içkinin bulunduğu Tanrı Baküs'ün bu yeni tapınağında, en ucuz sihirli iksir 3 euro olan bir Fransız şarabı, Bourg St. Andreol bölgesinden Ardesc markası. En pahalı iksir ise yine şarap ve yine Fransız... Sıkı durun, bir apartman dairesi fiyatına, tam 36 bin euro! Çünkü o bir Romanee Conti 1991, üstelik "Mathusalem", yani 6 litrelik şişe. Aile boyu da diyebilirsiniz, şarapta kertenkele boyundan başlayıp timsah soylarından geçtikten sonra "dinozor aile boyu"na uzanan bir şişe sıralaması var. Şişenin en küçüğü 20, normali 75 cl.'lik. Ötesine şişe denmiyor; Magnum (1,5 litre), Jeroboam (3 litre), Rehoboam (4,5 litre), Mathusalem (6 litre), Salmanazar (9 litre), Nabuchodonozor (15 litre) ve Balthazar (12 litre) diye çağrılıyorlar.

İstediğiniz şarabı istediğiniz ülkeye göndertebilirsiniz
Lavinia'nın en pahalı şarabı Romanee Conti, Bourgogne bölgesinin efsane bağlarından geliyor. Daha ucuzları da var. Örneğin 1994 modeli, 5 bin 272 euro... Bordeaux bölgesinden bazı Mouton Rotschild'lerin fiyatları da fena sayılmaz. Bu ünlü bağın 1945 mahsulü bir şişe şarabı tam 10 bin 350 euro. Ancak kimi Mouton Rotschild şişesi alanlar hem şarap hem resim koleksiyoncusu oluyorlar. Çünkü bu şarabın 1956 etiketi Braque, 1957 etiketi Andre Masson, 1970 etiketi Chagall, 1971 etiketi Kandinsky, 1990 etiketi Francis Bacon'ın fırçasından çıkmış ve daha pek çok yılın etiketi ünlü ressamların imzasını taşıyor. Resme meraklı ve parası olanlar, örneğin Chagall etiketli bir Mouton Rotschild'i 920 euro'ya sardırıp gidiyorlar. Francis Bacon sudan ucuz: 383 euro. Alayım mı diye düşünmedim değil valla. Bizzat arkadaşım ve yaşayan ressam Alchinsky'nin etiketi 895 euro olup, 1680 euro'luk Andre Masson'dan ucuza satıldığını görünce vazgeçtim. Şarabın mı etiketin mi o para ettiği kafamda karıştı çünkü.
Üstelik Lavinia'dan gerçekten çok ucuza ve nefis şaraplar almak mümkün. 6 bin 500 çeşit içkiden 3 bini Fransız, 2 bini dünya şarapları, 1500'ü de viskiden konyağa her tür alkol. Tüm şaraplar yatık ve bazıları 18 derece sıcakta tutulurken, kimileri mahzende, hatta cam korunaklar altında 14 derecede muhafaza ediliyor.
Şarapta üç büyükler, Fransa, İtalya ve İspanya'dan sonra en revaçtakiler ABD'nin Kaliforniya bölgesi şarapları. Şili, Avustralya ve Yeni Zelanda şarapları da bu dalda atılım yapan, geleceği parlak ülkeler. Benim gönlüm, Lavinia'da iki şaraba takıldı. İspanyollar 1999 yılında damıttıkları bir şaraba Allende'nin adını vermişler. 22 euro'ya satılıyor. Küba şarabı Castillo de Morro'yu da hararetle önerdiler:
16.80 euro.
Bu şarap tapınağının ayrıca bir kolaylığı var. İstediğiniz şarabı seçip istediğiniz ülkeye göndertebiliyorsunuz. 36 şişe şarabın Türkiye'ye nakliyesi 1191.36 euro. Aşağı yukarı üç THY bileti, artık siz bilirsiniz.
Lavinia'da bir eksikliğe çok üzüldüm: Tek bir Türk şarabı olmadığı gibi, rakı da yok. Rakının yokluğu haksızlık ama Türk şarabı neden yok? Acaba çoğu Türk şarabı kalitesinin üstünde fiyata satıldığı için mi seçilmedi? Çünkü ne yazık ki gerçek bu. Türkiye'de 50-60 milyon lira etiket konulan ve "en iyisi" diye sunulan kalitede şarapların daha iyileri, burada yarı fiyata bulunuyor. Ve ülkemizde gerçekten en iyileri, fiyatları makul ve sayıları sınırlı bölge şarapları. Onların gücü de ne tanınmaya ne de ihraca yetiyor anlaşılan...