Pazar Bir tiyatro, bir öykü kitabı

Bir tiyatro, bir öykü kitabı

28.12.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Alkım Yayınevi iki değerli kitabı okurlarla buluşturuyor. Biri Sevda Şener'den "Gelişim Sürecinde Türk Tiyatrosu", diğeri Ziya Osman Saba'dan "Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi"...

Bir tiyatro, bir öykü kitabı




Refik Ahmet Sevengil'in kitabında okumuştum. Şehzadebaşı tiyatrolarından birinde sergilenen oyunun eleştirisi aktarılmıştı. Eleştirmenin adını hatırlamıyorum şimdi ama şuna benzer bir cümlesi aklımda: "Salonda sigara içmek yasakmış. Hem on kuruş para verdik, hem de doğru dürüst bir sigara bile içemedik."
Bu çizgiyi yıllar sonra, 1950'lerde 60'larda Ulunay sürdürdü. Milliyet'teki köşesinde arada bir yazdığı oyun eleştirileri merakla beklenir, keyifle okunduktan sonra kesilir, eşe dosta kahkahalar arasında bir daha, bir daha okunurdu.
O dönemde ciddiye alınan eleştirmenler de vardı elbet. İbrahim Hoyi, Selmi Andak, Siyavuşgil, Fikret Adil aklıma ilk gelenler.
Araştırmalar, incelemeler, kuramsal yazılar pek yoktu. Oyun eleştirilerinden "ders çıkarmaya" çalışırdık.
***
Sevda Şener, 1950'lerde belirmiş, tiyatro sanatı üstüne yazdığı yazılarla dikkatleri çekmiş bir yazardı. İmzasına ilk Yeditepe'de rastlamıştım sanırım. O dönemin ve daha sonraki dönemlerin benzer yazarlarından ayrılan bir yanı vardı: Anlatacağını son derece berrak, yalın bir biçimde anlatıyordu. Bu, konusunu kendi kafasında çözmüş olmasının kanıtıydı. Aynı yıllarda beliren başka yazarların yazıları ise küçük çaplarda labirentlerden oluşuyordu.
Şener'in "Gelişim Sürecinde Türk Tiyatrosu" (Alkım Yayınevi) kitabının ilk yazısını, "Tiyatromuzun Kendi Sesini Arama Süreci"ni okurken bunu bir daha gördüm. Kimi yazarların kaleminde uzadıkça uzayacak, bu arada bulanıklaştıkça bulanıklaşacak bir konu, 13 sayfada bütün berraklığıyla, çözülmüş, arınmış bir biçimde sergileniyor. Öğretmenlik taslamayan usta bir öğretmenin ağzından.
Kitabın bütün yazıları öyle.
"Gelişim Sürecinde Türk Tiyatrosu", Şener'in "geçmiş yıllarda ve farklı tarihlerde Türk tiyatrosu üzerine bildiri olarak sunulmuş ya da dergilerde yayımlanmış araştırma ve inceleme yazılarından" oluşuyor. Kitapta, Türk tiyatrosunda aile, iki kişilik oyunlar, kadın imajı ve kadın sorunları, çocuk tiplemesi gibi konular işleniyor. Bunların yanı sıra İsmail Hakkı Baltacıoğlu, Reşat Nuri Güntekin, Cevat Fehmi Başkut, Ahmet Kutsi Tecer, Melih Cevdet Anday, Aziz Nesin, Orhan Kemal, Dinçer Sümer ve Sedat Veyis Örnek'in oyunlarının çeşitli yönleri ele alınıyor, yorumlanıyor.
Şener'in yapıtı, Türk tiyatrosunu önemseyenler için değerli bir kaynak. Özellikle, oyun yazarlığının ilk basamaklarını tırmananların okumaları gereken bir kitap.
***
Alkım Yayınevi'nin bu ay yayımladığı bir başka kitap da "Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi".
Ziya Osman Saba, 1940'ların, 50'lerin en iyi şairlerinden biriydi bence. Ama Necatigil'lerin, Külebi'lerin, Cumalı'ların arkasında kaldı; adı onlardan sonra anıldı. Oysa "Sebil ve Güvercinler"de, "Geçmiş Zaman"da, "Nefes Almak"ta yalın, saf şiirin yetkin örnekleri yer alır.
Saba iki de öykü kitabı yayımlamıştı: "Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi" ile "Değişen İstanbul". Şimdi ikisi kitaplarda yer almamış bir öyküyle birlikte tek ciltte yayımlandı.
***
Saba'nın öyküleri, o yıllarda tıpkı Sabahattin Kudret Aksal'ın, Necati Cumalı'nın öyküleri gibi, şiirlerinin gölgesinde kalmıştı. "Bir şairin boş zamanında karaladığı öyküler"di işte... Sait Faik'in şiire heves etmesi gibi bir şey.
Oysa "Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi"nde yer alan öyküler, belirli bir dönem öykücülük anlayışını yansıtan yapıtlar olarak kalmıyor, bugün de sevilerek okunabiliyor. Selim İleri'nin kitabın başında yer alan yazısında belirttiği gibi, "Yarın da, sonraki zamanlarda da, yaşamlarımız istediği kadar değişsin, canlılığını, yaşarlığını koruyacak".
***
Alkım Yayınevi'nin bu kitabı yayımlamasını sevinçle karşıladım. Ama sevincimin yanı sıra bir de korku var içimde. "Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi" de günümüz okurunun ilgisini çekmeyecek.
Özellikle gençler günümüz yazarlarını okumakla yetiniyor.
Her okur kendi döneminin yazarlarını okur, onlara öncelik verir. Ben kendimi, gençlik arkadaşlarımı düşünüyorum da... Sait Faik'leri, Oktay Akbal'ları, Orhan Kemal'leri okurduk, doğru. Ama onların yanı sıra, Halide Edip'leri, Yakup Kadri'leri, Faruk Nafiz'leri de okurduk.
Şimdi bir romanın 17. baskısını okuyan bir gence "Bereketli Topraklar Üzerinde"yi kimin yazdığını soruyorum, bilmiyor. Ama elindeki kitabın Türk edebiyatındaki yeri üstüne uzun uzun konuşuyor, yazarının sanatımıza katkılarını anlatıyor.
Bu yüzden, Ziya Osman'ların yeniden yayımlanması, yeniden gündeme getirilmesi son derece önemli. Onları bilmeden bugünün genç yazarlarını edebiyat haritasının neresine yerleştirebiliriz?