Pazar “Bu işin içinden nasıl çıkılacak bilemiyorum”

“Bu işin içinden nasıl çıkılacak bilemiyorum”

17.10.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

Geçen hafta İzmir’deki evlerinde öldürülmüş olarak bulunan Ayten ve Hüsnü Civan’ın 100’e yakın daire sahibi “gizli zengin” oldukları söylendi. Hayırsever olduğu kadar sinirli biri olarak da tanınan Hüsnü Civan’ın eski bir çalışanı “Pek çok insanla araları kötüydü. Bu işin içinden nasıl çıkacaklar bilemiyorum” diyor

“Bu işin içinden nasıl çıkılacak bilemiyorum”

8 Ekim Cuma... İzmir Özkanlar Semti’ndeki Taşkent Camii’nde, cuma namazından çıkan Hüsnü Civan (65) yaklaşık 150 m. ilerideki apartmanına yürüdü. Az sonra kiralık dükkanlarını taliplerine gösterecekti. Karşıdaki bakkal, en son kiracılarla gördü Hüsnü beyi... Sonra apartmanın altındaki yönetim dairesine girdi. Kapıcısının eşine, o günün doğum günü olduğunu söyledi, “Ayten ablanızla yemeğe gideceğiz” dedi. En son o zaman görüldü.
Aynı saatlerde, Hüsnü Civan’ın 40 yıllık eşi Ayten hanım (60) yan blokun altındaki, aynı zamanda kiracıları olan kuaföre indi. Yaklaşık 10 yıldır kiracıları olan Fatma Özcan’a, “Akşam Hüsnü amcanın doğum günü. Her zaman gittiğimiz Turkuaz ya da Elit Restoran’a gideceğiz” dedi. Saçlarını her zamanki gibi tarattı, biraz da makyaj yapıp eve çıkmak üzere ayrıldı. Ayten hanım da en son böyle görüldü.
11 Ekim Pazartesi... 249/2 Sokak No. 11’deki Civan Apartmanı’nın dördüncü katı... Ayten hanım ve Hüsnü beyi en son cuma gören kapıcı, aradan üç gün geçtiğini fark etti. Kapılarını çaldı, ses gelmedi. Üst katta oturan, apartmanın daha önce yöneticiliğini de yapmış komşuya çıktı. Birlikte kapıyı çaldılar, açılmayınca polise haber verdiler.
Polis önce girişteki mutfakta Ayten hanımın cesediyle karşılaştı. Banyonun girişinde de, Hüsnü beyin cansız bedeniyle... Sivri bir aletle Ayten hanım kalbine tek darbe, Hüsnü bey ise vücudunun çeşitli yerlerine 17 darbe almış haldeydi... Güvenlik kamerası sökülmüş, kişisel bilgilerin olduğu bilgisayar kasası götürülmüştü.
Bir hafta boyunca 150 kişilik bir özel ekibin çalıştığı, 800 kişiyle görüşülen soruşturma, tıpkı Ayten-Hüsnü Civan çiftinin hayatı gibi dışarıya hayli kapalı şekilde yürütüldü. Bilgi kırıntılarından yola çıkarak kurbanların öykülerinin peşine düştük.

30 yıl Zürih’te yaşadılar

Arnavut göçmeni Ayten hanım İsviçre’de doğar ve büyür. Hayli kalabalık olan, sekiz veya dokuz tane olduğu söylenen kardeşleri ve yeğenlerinin büyük bölümü hâlâ bu ülkede. Bir süre aşçılık yapar, daha sonra babasının bir İzmir ziyaretinde tanıyıp uygun bulduğu Hüsnü Civan’la evlenir. Hüsnü bey aynı zamanda Zürih’in tanınmış tekstil mağazalarında çalışan bir terzidir. Çift Zürih’te yaşamaya başlar, Ayten hanım bir süre sonra işi bırakır. 10 yıl kadar çocukları olmaz, daha sonra kızları Lütfiye (30) doğar; 1,5 yıl sonra da Lütfü. Civan ailesi 2000’de Türkiye’ye döner çünkü o dönemler Bornova ilçesine bağlı olan Özkanlar Semti’nde büyük arsalarına kat karşılığı daire yaptırmaya karar vermişlerdir.

Aileden mi “yaşlı amca”dan mı?
Bu arsanın Hüsnü Civan’a nasıl geldiği konusunda, bir süre apartmanın yönetim biriminde iş verdikleri eski bir çalışan şunları anlatıyor: “Arsanın Hüsnü amcanın ailesinden kaldığı söyleniyor ancak ailesinin durumu o kadar da iyi değil ve onların arsada payı yok. Hüsnü amcanın dört kardeşi ölmüş, bir tane yatalak ablası vardı. Arsayla ilgili duyduğum, burada yaşlı bir amcayla uzun yıllar ilgilenmişler. Adam zenginmiş, kimsesi yokmuş, arsayı onlara bağışlamış. Bu arsalarını 1999-2000’de kat karşılığı bir müteahhite vermişler. Müteahhit üç apartman yapmış, kendi evlerinin de bulunduğu 27 daireli Civan Apartmanı’nı onlara vermiş. Diğer iki apartmandan sadece 15 dükkan Hüsnü amcaya düşmüş ve müteahhit sözlerini yerine getirmemiş. Böyle olunca Hüsnü amca diğer iki apartmandaki dairelere tedbir koydurmuş. Müteahhitle uzun süredir mahkemeliklerdi. Bu davalara ve miras işiyle ilgili olan davalara akrabası olan bir avukat bakıyordu. Kiracılarıyla ilgili olan işlerine ise başka avukat... Çünkü Hüsnü amca neredeyse evden çıkan bütün kiracılarıyla mahkemelikti. Yılbaşına kadar da evlerini satıp İsviçre’ye dönmeyi planlıyorlardı. İsviçre, Mersinli, Altındağ ve İstanbul’da da gayrimenkulleri vardı.”

“Aman, dost var düşman var”

Hüsnü ve Ayten Civan’a yakın olan bu eski çalışan, onların özel hayatlarında kapalı bir çift olduklarını söylüyor: “Çok dostları yoktu. O kadar çok insanla kötülerdi ki bu işin içinden nasıl çıkılacak bilmiyorum. Hüsnü amca biraz sinirliydi, kira ve kiracılar konusunda çok titizdi. İsviçre’deki gibi titiz kuralların aynısını burada da uygulamak istiyordu. Bu yüzden de anlaşmazlığa düştüğü çok insan oluyordu. Herkese çok fazla kendilerini anlatmazlar, kimseyle içli dışlı olmazlardı. Belli insanlarla, mesafeli görüşürlerdi. Akrabalarıyla bile habersiz gelseler görüşmezlerdi. Kimseye kesinlikle kapı açmazlardı. Hüsnü amca bana hep ‘Dost var düşman var, aman kapıları açık bırakma’ derdi. Bütün kira, ev, alacak, tapu, aidat, sigorta bilgileri iki bilgisayarda kayıtlıydı; bu bilgisayarlardan biri evde, diğeri de aynı apartmanın zemin katındaki yönetim odasındaydı.”


“Hıristiyan damadı onaylamıyoruz”
Civan çiftinin oğulları Lütfü iki yıl önce Çırağan Sarayı’nda nişan, Çubuklu 29’da da yapılan düğün töreniyle İsviçre’de yaşayan Damla hanımla evlendi. Kızları Lütfiye ise İsviçre’de yatırım sektöründe çalışan Erol Demircan ile bu yaz hayatını birleştirdi. Hatta evlilik törenleri, İsviçre’de SF1 Televizyonunda yayınlanan “Peçenin Arkası” (Hinter dem Schleier) adlı programa da konu oldu. Müslüman ancak modern bir bankacı kız olarak konuşan Lütfiye ve annesi Türk geleneklerine bağlı olduklarını belirtiyor bu görüntülerde. Programda; Lütfiye’nin söz ve evlilik törenlerine yer verilirken anne Ayten hanım, kızları için asla bir Hıristiyan ya da İsviçreli damadı onaylamadıklarını söylüyor. Civan çifti dinlerine bağlılıklarıyla biliniyor. Hüsnü Civan namazında niyazında, hacca ve umreye gitmiş biri olarak tanınıyor.
Çocukları en son Lütfiye’nin düğününde bir araya geldikleri anne ve babalarının ölümünü duyunca, ayakta duramayacak halde geldiler İzmir’e... Vasiyet gereği; babalarının önayak olduğu söylenen Witikon mezarlığının Müslüman bölümüne defnetmek üzere İsviçre’ye götürdüler cenazeleri; arkada pek çok soru işaretini bırakarak...


Oyun parkına ve okula maddi destek verdiler
Hüsnü ve Ayten Civan’ı çevrelerinde tanıyanlar arasında bulunan ve zaman zaman evlerinde kalan bir yakınları da “İyi insanlardı. Ancak Hüsnü bey kuralcıydı. Apartman yöneticileri bu yüzden birkaç kez değişti. Kimseye güvenmediği için artık kendisi yapıyordu” diye anlatıyor. Hüsnü Civan’ın apartmanların önüne yapılan oyun parkına, yakındaki ilköğretim okuluna da maddi destek olduğunu ekliyorlar. Yan apartmanın kapıcısı ise şu sözlerle anlatıyor: “Çok iyi insanlardı. Kendi dairelerine klima taktırırken ‘Kızım nasıl yaşıyorsunuz bu sıcakta?’ diyerek bir tane de bizim eve taktırdılar. Ayten hanım bu yaz kızının düğününden sonra Kuşadası’nda bir zayıflama kampında 10 kilo kadar vermişti, onun mutluluğunu yaşıyordu. Bir ay kadar Hüsnü amca tek başına kaldı. Ayten hanım geldikten kısa süre sonra bu olay oldu.”