Pazar “Cesur olmayan insan ayakta kalamaz”

“Cesur olmayan insan ayakta kalamaz”

13.03.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

“Demir” oyununda annesi Güzin Özyağcılar’la birlikte oynayan Zeynep Özyağcılar, anılarını hatırlamaya çalışan Josie’yi canlandırıyor. Özyağcılar: “Yüzleşmek istemediğin her şey bir gün karşına çıkar. Cesur olmayan insanın çok fazla ayakta kalabileceğini sanmıyorum”

“Cesur olmayan insan ayakta kalamaz”

Tiyatro Martı’nın 15 Şubat’ta prömiyer yapan oyunu “Demir”de Güzin ve Zeynep Özyağcılar, Gözde Çetiner ve Burak Tanay’la birlikte sahnede. Oyun dünyada birçok yerde oynanmış ama ilk defa anne-kız rollerini bir anne-kız canlandırıyor. Bu ikilinin hikayesini bazen gülerek, ara ara da gözleriniz dolarak izliyorsunuz. Güzin ve Zeynep Özyağcılar’la The Grand Tarabya’da buluştuk, anne-kız ilişkileri ve “Demir” üzerine konuştuk.

Haberin Devamı

- “Demir” anne-kız birlikte ilk projeniz mi? Nasıl bir araya geldiniz?

Zeynep Özyağcılar: 10 yıl önce tiyatroda “Leyla ile Mecnun” oyununda çok küçük bir sahnemiz vardı ama ilk defa bir oyunda baştan sona birlikte oynuyoruz. Oyun patronu olduğum Tiyatro Martı’nın prodüksiyonu. Metin yıllardır elimizdeydi, annemin oynamasını çok istiyordum, o anlamda bir ikna sürecimiz oldu. Başlarda çok yanaşmadı karaktere, “Çok güzel oynayacaksın, metin çok güzel” diye babam bir taraftan ben bir taraftan...

Güzin Ö: Komedi oynayayım demiştim biraz. Sonra “Sen de oynarsan olur” dedim ben de.

- Anne-kız sahnede birlikte olmak nasıl? Avantajları, dezavantajları neler?

Güzin Ö: Zeynep sordu, “Beni kızın gibi mi görüyorsun sahnede?” diye, “Yoo, bir oyuncu arkadaşım gibi görüyorum o sahneye çıkıp ben Fay, sen Josie olunca” dedim. Birbirimizi çok iyi tanıdığımız için onun gözündeki ışıktan ne demek istediğini, oyunun nasıl gittiğini hemen çözüyorum. Bir de kendimizi birbirimize emanet ediyoruz, güven duygusu çok önemli sahnede.

Haberin Devamı

Zeynep Ö.: “Gerçekten anne-kız sohbet ediyormuşsunuz gibi sahnede” diyorlar, o doğallık yakalanıyor. Gerçek hayatta bu kadar yakın olmamız, birbirine yabancı bir anne-kızı oynarken dezavantaj olabilirdi. Tabii oyuncuyuz, onu da avantaja çevirdik bence.

“Her şey beyinle ve yaşama bağlılıkla alakalı”

- Canlandırdığınız Fay karakteri bir mahkum, acı bir geçmişi var...

Güzin Ö: Fay özgür, biraz uçuk bir kadın. Fevri bir anında olanlar olmuş hayatında... İçeri girdikten sonra özgürlüğün önemini, tek tutanağının kızı olduğunu anlıyor, dış dünyayla iletişimi kızı vasıtasıyla kurmak istiyor. Bir yandan da kızına yardımcı olmak, ona kendini hatırlatmak derdinde. Gökyüzüne bakmanın bile kıymetini göremediğimizde anlıyoruz. Oyundaki böyle şeyler hem seyirciyi hem oyuncu olarak bizi etkiliyor.

Zeynep Ö.: Fay hapiste olmasına rağmen kızından daha özgür. Her şeye sahip gibi gördüğümüz insanların da korkuları, cesaretsizlikleriyle aslında küçük hücrelerde yaşadığını görüyoruz. Her şey beyinle, yaşama bağlılıkla alakalı. Fay hücrede olmasına rağmen bahçeyle uğraşıyor, hayal kuruyor, hâlâ bir adamı özlüyor, hâlâ âşık.

Haberin Devamı

- Yaşadıkları o travmatik anı da etkileyici. Josie karakterinin geçmişi hatırlamaması da çok enteresan...

Zeynep Ö.: Sanatın büyüsü de bu, “Ben de bu duyguyu biliyorum” diyorsun olayın anlatıldığı tiradı dinlerken. Seyirci “Birçok üçüncü sayfa haberindeki insanla benim ne farkım var ki!” diyebiliyor. Hepimiz insanız, her şey insan için. Sanatın amacı da anlayışı geliştirmektir ya, o tarafı beni etkiledi. Yüzleşmek istemediğin her şey döner dolaşır bir gün yine senin karşına çıkar. Bu hayatta cesur olmayan insanın çok fazla ayakta kalabileceğini sanmıyorum. Bu tarz şeyler yaşayan arkadaşlarım oldu, annesini bulmaya çalışan falan. Hep insanlar “Aman boşver, hayatın güzel, niye karıştırıyorsun!” falan derler. Hayır, hiç vazgeçmedi çünkü bilmek istiyor; orada bir boşluk var. Üstüne bir şey inşa edilmiyor. Ben doğru bir şey yaptığını düşünüyorum Josie’nin.

“Oyun bitsin, gidip ısıracağım Güzin’i”

Haberin Devamı

- Çok yakınsınız gerçek hayatta belli ki... Peki iş konusunda da danışır mısınız birbirinize?

Zeynep Ö.: Biz çok güleriz annemle, çok komiktir. Karakter olarak uyumluyuz, her konuda fikir alırız birbirimizden. Babam da bir iş olduğunda kesinlikle bize okutur. Herkes fikrini söyler, birlikte tartışırız.

Güzin Ö: Bir dizi teklifi gelmişti, Zeynep oynamamı istemedi; ben de oynamadım mesela. 43 yıldır Şehir Tiyatrosu’ndayım, Zeynep de 10 yıldır orada; mesela içeri girerim “Aynı Zeynep girdi içeri” derler. Hal, tavır, jestler, davranışlar anlamında bir anne-kız benzerliğimiz var.

- Erdal beyin (Özyağcılar) yorumları nasıl oldu?

Zeynep Ö.: Çok kıskanıyor bizi, “Hep berabersiniz, ben de istiyorum” diye. Oyunu çok beğendi, çok heyecanlandı. Prömiyer sonrasında durup durup bana ayrı sarılıyor, anneme ayrı sarılıyor... “Gözümü alamadım” dedi. O kadar gülmüş ki anneme “Oyun bitsin, gidip ısıracağım Güzin’i, o kadar güldüm, o kadar şirindi ki” demiş. Bana da “Bayıldım, harikaydın” dedi. İnsan çok gururlanıyor, mutlu oluyor. Çok güzel tepkiler alıyoruz herkesten, böyle bir anne-kıza ihtiyaç mı varmış, özlenmiş mi bilemiyorum ama insanlar çok samimi bulmuş. -