14.12.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:
Bodrum ile ilgili haberler genelde yaz mevsiminde medyaya yansır. Havalar soğuyunca Bodrum'da hayatın sona erdiği sanılır. Halbuki Bodrum'un her mevsimi güzeldir.
Bugün sayın okuyucularıma Bodrum'da yaz-kış, iyi havada da kötü havada da gidilebilecek bir lokantadan söz edeceğim. Bu lokanta, ilginç mi ilginç, "butik" bir lokanta.
Mülkiyeli dostlarımız, "Karının okul arkadaşının Bodrum'daki lokantasına gitmedin mi?" dediler de haberimiz oldu. Çünkü şehir içinde değil. Yol üzerinde değil. Reklamı yok. Rezervasyonsuz müşteri kabul etmiyor. Bu nedenle adı pek duyulmuyor.
Bodrum'dan Torba kavşağına giderken sağdan Yalıçiftlik istikametine bir yol ayrılıyor. O yoldan bir süre ilerleyince Kızılağaç denilen bir yerleşim bölgesinden geçiliyor. İşte o yol üzerinde bir tabela var: "Selahattin Pınar Çiftliği".
Ben önce pek anlayamadım... Selahattin Pınar'ın bu çiftlikle ne ilgisi var? Acaba burada alaturka müzik ziyafeti mi düzenleniyor?
Telefon ederek "Gelebilir miyiz?" diye sorduk. Sorguya çekildik. "Kaç kişi geleceksiniz? Et mi, balık mı istersiniz? Kaçta geleceksiniz?"
Hava kararmadan gittik ki çiftliği görelim... Kapıda bizi Nilgün hanım ile eşi Altın Pınar bey karşıladı...
Karı kocanın hayatı da, çiftliğin hikayesi de ilginç
Altın Pınar, Selahattin Pınar'ın yeğeni. Mülkiye'de okurken, üniversite eğitimini İtalya'da tamamlamış. Doktorasını Fransa'da yapmış. Fransa'da bir süre ders verdikten sonra İstanbul'a dönmüş. İktisat Fakültesi'nde öğretim üyesi olmaya karar vermiş. O olmayınca ihracatçı olmuş. Çok para kazanmış. Sonra paraların bir bölümünü yemiş. Diğer bölümünü batırmış. Kalanı ile de Bodrum'a yerleşmeye karar vermiş. O sırada karşısına Nilgün Pınar çıkmış. Nilgün Pınar, Orta Doğu Teknik Üniversitesi mezunu. Büyük bir holdingimizin bilgi-işlem bölümünün sorumluluğunu taşırken, işini bırakmış, eşinin peşine düşmüş. Bodrum'a gelmişler. Bir çiftlik almışlar. Kapısına da Altın Pınar'ın amcasının adı Selahattin Pınar'ın adını yazmışlar.
Çiftliğin içinde küçük bir evde yaşıyorlar. Eve bitişik şömineli salonda veya iyi havalarda bahçede misafir ağırlıyorlar. Mutfak sorumluluğunu Nilgün Pınar üstlenmiş. Altın Pınar karısına yardım ediyor. Bahçede kendi otlarını sebzelerini yetiştiriyor; tavuklarını, tavşanlarını besliyorlar. Mutfak imkanları sınırlı olduğundan kapıyı çalan her müşteriye hizmet veremiyorlar. Telefon ile rezervasyon yapanlara "kişiye özel" sofra hazırlıyor, mönü düzenliyorlar. Kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeğinde bir, iki, bilemediniz üç masa müşteri kabul ediyorlar.
Ana yemek et veya balık müşterinin seçimine göre belirleniyor. Ama giriş ve tatlılar Nilgün Pınar'ın seçimi oluyor. Nilgün Pınar değişik otlar ve zeytinyağı ile çok farklı yemekler hazırlıyor. Küçük küçük tabaklarda, hepsinden tatma imkanı veriyor. Biz et istemiştik. Adam başı bir incik hazırlamış. İncikler değişik otlar ile ağır ateşte o kadar güzel pişirilmiş ki, tandır eti gibi lime lime dağılıyor ve de tadına doyulmuyor...
Bu bir zevk işi... İnsanın işini sevmesi ve yaptığına özen göstermesi önemli... Masaların hazırlanışı, tabağı, çanağı, çatalı, bıçağı ile Selahattin Pınar Çiftliği, Fransa'nın güneyindeki köy lokantalarının benzeri diyemeyeceğim, daha güzeli.
Altın Pınar'ın çok zengin yerli ve yabancı şarap kavı var. Sohbeti de pek tatlı... Selahattin Pınar Çiftliği'nde müzik yok mu diye sual eyleyeceksiniz... Altın Pınar amcasının plaklarını çalıyor. Selahattin Pınar müziği ile yemek yeniyor.
Gelelim Selahattin Pınar'a... Selahattin Pınar 1902 yılında İstanbul'da doğan bir bestecimiz ve müzik adamımızdı. Ud çalardı. Sahneye çıkan ilk kadın tiyatro oyuncusu Afife Jale ile 1933-1939 yılları arasında evli kaldı. "Anladım sevmeyeceksin beni sen nazlı çiçek" ve "Nereden sevdim o zalim kadını" mısralarıyla başlayan şarkıları Afife Jale için bestelemişti. Daha sonra Atıfet hanım ile evlendi. 100'ü aşkın beste yaptı. 1960 yılında Kalamış'taki Todori Gazinosu'nda geçirdiği kalp krizi sonucu öldü.
Sayın okuyucularım, geçen çarşamba akşam üzeri Galatasaray'dan Tünel'e doğru yürürken bir plakçıdan Kalan Müzik yapımı Selahattin Pınar albümünü aldım. 16 milyon lira ödedim. Bu albüm, Selahattin Pınar'ın hayatını anlatan resimli bir küçük kitapçık ile bir CD'den oluşuyor. CD'de kendi sesi ve sazı ile Selahattin Pınar'ın okuduğu şarkılardan başka değişik sanatçıların seslendirdiği ve de udu ile Selahattin Pınar'ın refakat ettiği 21 şarkı var.
Hollanda Konsolosluğu'nda yapılan ödül töreni
Cebimde bu albüm, biraz ilerideki Hollanda'nın İstanbul Başkonsolosluğu'na gittim. Konsoloslukta bir tören vardı. Selahattin Pınar albümü benzeri 310 albüm yapan Kalan Müzik Yapımevi yöneticisi Hasan Saltık'a Hollanda Büyükelçisi tarafından "2003 Prince Claus Award" diye bilinen bir ödül verildi. Hollanda'daki Prens Claus Vakfı, ülkenin kaybolma tehlikesindeki melodilerini albümlere kaydederek kalıcı hale getiren ve halka ulaştıran Hasan Saltık'ı ödüllendirdi. Bu ödül, vakfın bir Türke verdiği ilk ödül idi... Hollandalılar burada olan biteni izleyip ödül dağıtıyor, biz çevremizde olan bitene ilgi duymuyoruz.
Selahattin Pınar albümünü tavsiye ederim.
Selahattin Pınar Çiftliği, Bodrum, Kızılağaç köyü / Tel: (0252) 369 24 80
veya (0532) 411 17 74.