PazarCoşkun Kırcanın ardından

Coşkun Kırcanın ardından

27.02.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Coşkun Kırca Türk toplumunun ilginç ve özgün bir beyniydi. Yakın zaman tarihi, belgelere inilerek araştırıldıkça onun büyüklüğü çok daha iyi anlaşılacaktır

Coşkun Kırcanın ardından

Yabancı dil eğitimine önem veren, ünlü bir eğitimci babanın, Mehmet Ali Haşmet Kırcanın oğluydu. Fransızcadaki ustalığı döneminin Galatasaraylıları arasında efsanevi düzeydeydi; bu dili ne kadar zengin ifadelerle konuşup yazdığını biliyoruz. Ama asıl önemlisi bu ustalıklı Fransızcayı Türkiyenin taraf olduğu uluslararası antlaşma metinlerinde ne kadar dikkatle kullandığını, karşı tarafa boşluklardan istifade imkanı vermediği malumdur. Şurası bir gerçektir; Cevdet Paşadan sonra Türkiyede pekin ifadeli kanun metni kaleme alabilen çok az hukukçu yetişmiştir; Coşkun Kırca bunların arasında başta gelenidir. Sert bir ifade ve ustalıkla seçilmiş kelimelerle, irticalen tebliğini sunuyordu. Zaten hayatta yazılı metin okuduğunu gören olmamıştır. Konuştuğu zaman kullanacağı yazılı metinlerin esasını önceden okuyup depolayan bir hafızası olduğu aşikardı. TBMMde yaptığı konuşmaları ve kullandığı ibareleri muhalif milletvekilleri bile alkışlardı. Coşkun Kırcayı ilk defa "laiklik" konulu bir seminerde dikkatle dinledim. 25 yıl önceydi. Laiklik üzerine söz eden binlerce insanımıza göre özgün ve önemli bir yanı vardı; adamakıllı tarih, bilhassa Avrupa tarihi ve dinler üzerinde bilgi sahibi olduğu anlaşılıyordu. Sağlam hukukçu mantığı, mugalatayla geçinenleri susturacak kadar kuvvetliydi. Bu yönüyle yurtiçinde ama daha çok yurtdışında ve diplomatlar arasında çekinilen ve saygı duyulan bir kişiydi. Dışişlerimiz halen bu hukukçu büyükelçinin yetiştirdiği memurlarla önemli sorunların üstüne yürüyebilmektedir. Nitekim, 1974 Kıbrıs çıkarmasından sonra Coşkun Kırcanın Ecevit ekibiyle CHPdeki siyasi çekişmesinin dumanı henüz tüterken, kendisinin Kıbrıs müzakerelerine memur edilmesi hem onun tartışılmaz değerinin hem de diğerlerinin devlet adamı sorumluluğunu gösterir. Hukukun nasıl bir mantıki düşünme sanatı olduğunu ve gerçekten sonsuz bir eğitim gerektirdiğini, Coşkun Kırcanın kaleme aldığı layihalar ve verdiği mütalaalar öğretmiştir. Onun hukuki statüsünü bir mimar ustalığıyla kaleme aldığı en kalıcı eser ise Galatasaray Üniversitesidir; bu üniversite kurulurken yakın çalışma arkadaşı ise ülkemizin ünlü hukukçusu Yiğit Okurdur. Galatasaray Üniversitesi az sayıdaki seçkin öğrencisi ve eğitim düzeninde patlama veya sulandırmalara müsaade etmeyen bir kuruluş kanunu ile hayata girdi ve şayet akıllı insanlar gayret ve işbirliği içinde olursa, "devletin üniversitesinin de mükemmel olabileceği" görüldü. Hiç şüphesiz ki Galatasaraylılar, Coşkun Kırca ve iki yakın arkadaşı Yiğit Okur ile İnan Kıraça çok şey borçludur.Son yıllarda bozulan sağlığına rağmen; sadece büyük bir iştahla okumakla ve yeni yayınları izlemekle kalmazdı, günlük yazıları ve konferanslarıyla yurtiçi ve dışında yoğun bir mesai yürütürdü. Bu zaman darlığı içinde bir eski büyükelçi ve politikacıdan beklenmeyecek fedakarca bir didinmesi daha vardı; üniversitenin hazırlık sınıflarındaki Galatasaray talebelerine diplomatik ve hukuki Fransızcanın inceliklerini öğretiyordu. Batı medeniyetinin iki önemli ve üstün unsurunun filoloji ve müzik olduğunu tekrarlardı. Tabii müzik öğretmek Galatasaray Üniversitesinin işi değildir ama bilim dili olarak Fransızcayı öğretmekteki bu gayret; hukuk talebesinin sadece Fransızcasında değil, Türkçelerinde de kendini gösterdi. Galatasaray Üniversitesinin talebeleri Fransızcayı da Türkçeyi de çok iyi kullanan genç aydınlardır. Özellikle Hukuk Fakültesinin ülkemizdeki akademik boşluğu dolduracak kadroları yetiştirmekte bir öncü olduğu açıktır. Kırca hayatı boyu dışişlerinin ve üniversitenin yorulmak bilmeden çalışan mensuplarındandı. Günlük politik gelişmeleri isabetli yorumlaması, mantığı kadar geniş bilgisinin eseridir. Galatasaray Üniversitesinin başkanı olduğu Strateji Merkezindeki toplantılarda idari kararlar hemen alınır ve Coşkun Kırcanın piyasadaki yüzeysel yorumcularınkinden çok uzak ve nitelikli, dış politika yorumlarını dinlerdik. Coşkun Kırca, Türkçeyi iyi kullanan bir sütun yazarıydı ve diplomasi dünyasını Türk okuyucusuna isabetle taşıyabiliyordu. Galatasaraylılar okullarının ve memleketin bu büyük evladını son yolculuğuna yolladılar. Kurucusu olduğu seçkin kurum Galatasaray Üniversitesinin her köşesinde ama en çok emeğinin geçtiği Hukuk Fakültesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonlarında ve politikada Coşkun Kırca ismi hep hatırlanacaktır. Ve yakın zaman tarihi, belgelere inerek araştırıldıkça, Coşkun Kırcanın kişiliği daha çok anlaşılacaktır. Hiç şüphesiz Türk toplumunun ilginç ve özgün bir beyniydi. Bu tip aydınlar artık Batıda daha az yetişiyor; ama bizde herhalde gençlerden böyle hukukçuların yetişmesi gerekir.

KEŞFETYENİ
Ünlü şefi yıkan ölüm! 'Baba yadigarını kaybettik'
Ünlü şefi yıkan ölüm! 'Baba yadigarını kaybettik'

Cadde | 24.05.2025 - 07:42

Şef Mehmet Yalçınkaya, sosyal medyadaki son paylaşımıyla takipçilerini üzdü.

Yazarlar