Pazar Dayağa katlanma, gücünü kullan, kocanın huyunu değiştir

Dayağa katlanma, gücünü kullan, kocanın huyunu değiştir

25.11.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Türkiye'de kadına yönelik şiddet konusunda geniş kapsamlı bir araştırma yapan Prof. Dr. Yeşim Arat ve Dr. Ayşegül Altınay: "Kadına 'Gücünü katlanmak için değil, kocanı değiştirmek için kullan' dememiz gerek. Ama bunun için birbirimize destek olmamız ve bunu söylediğimizde kınanmayacağımızı bilmemiz şart"

Dayağa katlanma, gücünü kullan, kocanın huyunu değiştir

axpaz011.jpg Araştırmanın mimarları Boğaziçi Ünv. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yeşim Arat ve Sabancı Ünv. Öğretim Üyesi Dr. Ayşegül Altınay, sayıların ve oranların dışında kadının yediği dayağı değerlendirdi. Araştırmacıların bu kadınlara tavsiyesi şu: Gücünüzü, size dayak atan kocanıza katlanmak için değil, onu değiştirmek için kullanın. Türkiye geçtiğimiz günlerde, TÜBİTAK'ın desteğiyle yapılan son yılların en geniş şiddet araştırmasını konuştu. Türkiye çapında kadınlarla yüz yüze görüşme yöntemine dayanan araştırma, her üç kadından birinin kocasından dayak yediğini, her iki kadından birinin dayağı gizlediğini, en fazla dayak yiyenlerin de kocasından fazla kazanan kadınlar olduğunu ortaya çıkardı. Yeşim Arat: Şiddet konusu bugünden yarına çözümü bulunan, sona erdirilebilen bir olay değil. Elbette, kadın hareketi önemli bir bilinç yarattı. Birtakım kanunlar geçti. Ama ortada bir şiddet döngüsü var ve kanunlar tek başına yeterli gelmiyor. Ayşegül Altınay: Bu mücadele için toplumsal algının değişmesi lazım. Mesela medya, ünlü bir kadın şiddet gördüğü zaman onun kapısını çalıyor. Erkeğe gidip "Neden şiddet uyguladın?" diye soracağına, kadına "Neden şiddet gördün?" diyor. Araştırmanızla her üç evin birinde dayak yiyen bir kadın olduğunu ortaya çıkardınız. Baktığımız zaman 1993'te devletin yaptığı şiddet araştırmasında da benzer bir sonuç çıkmış. Bu süreçte kadın daha çok eğitim gördü, daha fazla iş sahibi oldu, daha güçlendi. Yine de dayak yemeye devam mı ediyor? "Kadınların yüzde 98'i dayağı hak etmediğini düşünüyor" Yeşim A.: Hayır, tek başına bitiremez. Ayşegül A.: Kadınlar şiddeti artık aile içi mesele olarak görmediğini söylüyor. Bu açıdan devletin müdahalesi çok önemli. Siz de kadınlara "Şiddet nasıl engellenebilir?" diye soruyorsunuz ve yüzde 92'si "Dayak atan kocaya mahkeme ceza versin" diyor. Bu çözüm yeterli mi? Ayşegül A.: Kadın belli kurumlara sorumluluk yüklüyor. "Benim evime müdahale edin" diyor. Ama komşuya müdahale edilmesi bambaşka bir şey. Bireysel olarak risk almayı gerektiriyor. Kadınlar kendileriyle ilgili konuda en başta yine kendilerini çaresiz hissediyor. Çok yavaş gelişen bir mekanizma bu. Yeşim A.: Bu yüzden araştırmanın kapsamı çok önemli. Kadın sadece "Mahkeme çözsün" demiyor, "Polis de gelsin ama kocam da eğitilsin" diyor. "Gelin evime, kocam beni dövüyor" diyorlar açıkça. Ama aynı kadınların yüzde 45'i "Komşum dayak yerse aile meselesidir, karışmam, karı ile koca arasına girilmez" diyor. Bu bir çelişki değil mi? Ayşegül A.: Evet, şimdi çok kapsamlı bir eğitim başlatıldı, toplam 40 bin polis eğitilecek. Bu çok önemli bir girişim. Başka önemli sorunlar da var, mesela Sosyal Hizmetler saat 17.00'de kapanıyor. Ama kadınlar 17.00'den sonra dayak yemiyor mu? 17.00'den sonra şiddet görüp evden çıkan kadın nereye gidecek? Polis eskiden "Aile kavgası" der, karışmazdı. Şimdi yasalar değişti, görev ve yetki alanları belirlendi. Bu yasal zemin şiddeti azalttı mı? Ayşegül A.: Artık normal olmadığını düşünüyorlar. Çünkü kadınların yüzde 98'i dayağı hak etmediğini düşünüyor. Bunun çeşitli nedenleri var, en önemlisi medya faktörü. Artık medya bu konuda öncü olup kendisi kampanya düzenliyor. Peki kadınlar dayak hakkında ne düşünüyor? "Bu herkesin başına geliyor, normal" mi diyorlar? Ayşegül Altınay: "Daha çok kazanan kadın daha çok dayak yiyor" Ekonomik güç kazanınca şiddet görmeyeceksiniz diye bir garanti yok. Daha çok kazanan kadın daha çok dayak yiyor. Otorite savaşı oluyor. Kadının güçlenmesinin önüne, güçsüz olan erkek böylece geçmeye çalışıyor. Araştırmanızda kocasından fazla kazanan her üç kadından ikisinin dayak yediğini ortaya çıkardınız. Kadınların kendi ekonomik özgürlüğünü kazanması erkek karşısında güçlenmesini sağlamıyor mu? İbrahim Tatlıses bunu söyleyebiliyorsa, böyle bir erkekliğin makbul olduğunu düşündüğü için söyleyebiliyor. Kınanmayacağını biliyor. Şiddet uygulayan erkek modelinin makbul olmadığını söylememiz gerekiyor. Nasıl söyleyeceğiz? İşte kadınlar bu araştırmada bunu haykırıyor zaten. Kanada'daki erkekler beyaz kurdele takıp "Hemcinslerimizin kadınlara şiddet uygulamasından utanıyoruz" diyerek harekete geçtiler. Erkeklerin de bunu kendi sorunları olarak görmesi lazım. Biz İbrahim Tatlıses gibi, "Ben kadını döverim, döversem bir nedeni vardır" diyen bir sanatçıyı bağrımıza basmalı mıyız? Doğudaki kadının batıdakinden daha fazla ezildiğini söylemek mümkün değil. Egeli kadın da, Trakyalı kadın da, Karadenizli de en az doğulu kadar dayak yiyor. Dayak, Türkiye ortalamasında yüzde 35. Doğu ortalaması ise yüzde 40. Arada sandığımız kadar büyük bir uçurum yok. "Çoğu kadın şiddet gördüğünü ilk kez anketöre itiraf ediyor" Yeşim A.: Hayır. Buradaki, güçlendirme stratejisi. Nasıl güçlendiriliyor? Dil kazandırılarak kendini ifade etmesi sağlanıyor. Kadın karşısındakini, en önemlisi kocasını ikna etmeye başlıyor. Dayak yiyen kadın, kocasını boşasın mı? Ayşegül A.: İşte kadına "Gücünü katlanmak için değil, kocanı değiştirmek için kullan" dememiz gerek. Bunun için birbirimize destek olmamız gerek. Bir de bunu söyleyeceğimiz zaman kınanmayacağımızı bilmemiz gerek. Kadınların yarısından fazlası şiddet gördüğünü ilk kez kapıya gelen anketöre itiraf ediyor. Başkasına söylerse suçlanacağını düşünüyor. "Kocam bana şunu yaptı" dediğinde, "Ne oldu ki, ne yaptın ki?" soruları gelecek çünkü. Ama ietişim dilini iyi kullanan kadınlar da şiddet görüyor...