Pazar “Dilencilerin yanlarındaki kendi çocukları bile değil”

“Dilencilerin yanlarındaki kendi çocukları bile değil”

13.03.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Sağır dilsiz numarası yapan, kardeşinin hasta olduğunu iddia eden ve çöpten ekmek yiyen bir dilenci gördüğünüzde para veriyor musunuz? “Vermeyin” diyor 20 yıllık zabıta memuru Mustafa Buran: “Onlar ihtiyaç sahibi değil, meslekleri bu. Yanlarındaki çocuklar bile kiralık”

“Dilencilerin yanlarındaki  kendi çocukları bile değil”

Öyle bir meslek düşünün ki en az mesai harcıyan kişi günde ortalama 150 ile 200 lira arası para kazansın. Günde üç-dört saat çalışsın, haftada iki gün dinlensin ve bir cümlenin ardına sığınsın: “Allah rızası için bir sadaka.”

Dilencilerin yeni numaralarını ve aralarında gerçekten ihtiyaç sahibi çıkıp çıkmadığını öğrenmek için Esenler Belediyesi Zabıta Dilenci Ekipleri’yle düştük yollara. “Rollerine ne kadar iyi hazırlanırlarsa günlük kazandıkları para o kadar çoğalıyor” diyor Zabıta Amiri Mustafa Buran.

Dilencilerin çoğu İstanbul dışından geldiği için otogardan iner inmez dilenmek için ilk durakları burası oluyor. Esenler Belediyesi ise bu konuya iki farklı ekip kurarak çözüm getirmiş. Bir ekip 17 sivil zabıtadan oluşuyor. Diğerinin adı ise Huzur Ekibi. Bu ekipte polislerle zabıtalar birlikte görev yapıyor. Onların işi otobanda dilenen ve insanların can güveliğini tehlikeye atan dilenciler.

Büyük beyaz bir minibüsle Esenler sokaklarını dolaşırken Mustafa Buran başlıyor anlatmaya: “20 yıldır bu işi yapıyorum gerçekten ihtiyaç sahibi olan dilenciye binde bir denk gelirsiniz. Amaçları vatandaşın duygularını istismar edip kolay para kazanmak. Yasaya göre ise yaptıkları suç değil kabahat. O yüzden kabahatlar kanunu üzerinden 105 lira para cezası kesip evlerine yolluyoruz. Biz daha geri dönmeden onlar caddeye yeniden gelmiş oluyor.”

“Adana’nın Kozan ilçesinden geliyorlar”

Öğreniyorum ki İstanbul’da dilenip de İstanbul’da yaşayan dilenci yok denecek kadar az. “Ülkenin dört bir yanından geliyor ama en çok da Adana Kozan’dan” diyor Buran; “Adana’nın Kozan ilçesinden geliyorlar. İstanbul’da yaşamıyorlar.Orada bir köy var, köydeki insanların hepsinin mesleği dilencilik. İki ayda bir otobüsle İstanbul’a geliyorlar. Bir rotaları var. Zabıtaya yakalanmamak için İstanbul’daki her ilçeye bir defa uğruyorlar. İlçeleri de aralarında paylaşmış durumdalar. Esenler’de dilenen grup Taksim’e gitmiyor mesela. Ağırlıklı olarak Adana, Samsun, Tokat ve Gaziantep’ten İstanbul’a dilenmeye geliyorlar.”

Zabıtanın görevi dilencileri sokaktan topladıktan sonra müdürlüğe götürüp, sorgulamak ve üstlerini aramak. Çıkan paraya da belediyenin kasasına gitmek üzere el koymak. Bu sorgularda çok acayip şeylerle karşılatıklarını anlatıyor zabıta amiri. Genelde aldıkları cevabın “Ben dilencilik yapıyorum ama benim babam da dilenci. Biz böyle geçiniyoruz” şeklinde olduğunu söylüyor. Kısacası zabıtaya “ihtiyacım var yalanını” sürdümüyor, bir hayli açık davranıyorlar. Cezai yaptırımı bulunmamasından olsa gerek...

“17 yaşında kızlar yaşlı kılığına giriyor”

Her yıl taktik değiştirdiklerini öğreniyorum dilencilerin. Geçen yıl cami önünde dilenenler bu yıl çöp konteynırından ekmek yeme numarasını geliştirmiş örneğin. “Yanında getirdiği ekmeği çöpten alıp yiyormuş gibi yapıyor. Bizim duygusal halkımız da onu çöpten ekmek yiyor zannediyor ve para vermeye başlıyor. Oysa onu arka sokakta bekleyen arabanın içinde iyi bir restorandan söyledikleri pizzayı yiyorlar” diye isyan ediyor Buran. Haksız da sayılmaz.

Bir de 16, 17 yaşlarındaki genç kızlar var. Onlar bu işe büyük mesai harcayarak, makyaj ve giyimle kendilerine yaşlı süsü veriyor. Dışarıdan görenler 60 yaşında zannediyor. Açıkçası ben de inandım!

Buran bir gün yakaladığı bu genç kızların birinin üstünden epey pahalı bir markaya ait parfüm çıktğını söylüyor ve devam ediyor anlatmaya; “Birçoğu işin taktiğini biliyor ve işlem görmemek için yanlarında kimlik bile taşımıyorlar. Biz dilenenleri sokaktan topladıktan sonra zabıta müdürlüğüne götürüyoruz ve üstleri aranıyor. Özellikle çocukların kimliği asla olmuyor. Çünkü 18 yaş altında çocuk dilendirmek çocuk istismarına giriyor ve ebeveyn dört yıl hapis cezası alıyor. Ondan korkuyorlar.”

“Yasin-i Şerif’i ezbere okuyordu”

“Öyle dilencilere denk geliyoruz ki insanları din üzerinden vurmaya çalışıyorlar. Bir tanesi Yasin-i Şerif’i ezbere okuyordu, inanamadık! Bir kadın dilenci yakaladık, müdürlüğe götürdük, üstü aranacaktı, erkek çıktı. Paralarını aldık, tek tek saydık. Sonra üzerinden pahalı bir telefon ve bir de araba anahtarı çıktı. ‘Bu ne?’ diye sordum. ‘Fevzi Çakmak Mahallesi’ne arabamı park ettim’ diye cevap verdi.”

Çalışma sistemlerini soruyorum Buran’a. “Sizden, bizden rahat çalışıyorlar” diyor. “Günde ortalama dört-beş saat çalışırlar. Üç cadde gezerler. Haftada iki gün tatil yaparlar. En az para toplayan dilencinin günlük kazancı 150 ile 200 lira arasında değişir. Tiyatrosu ve hazırlığı daha iyiyse daha fazla kazanır. Tek sermayesi yaptığı rol. Bazısı girdiği rolden çıkamıyor. Sağır ve dilsiz taklidi yapıyorsa mesela, bir süre bizimle bile konuşmuyor.”

Sokakta dilenciden kaçan kadar dilenciye destek veren vatandaş da var elbet. Zabıta cami önünde dilenenleri toplarken cemaatin birbirine girdiği bile oluyormuş.

Esenler sokaklarında dilencilerin peşinde koşarken anlıyoruz ki “Onlar senden benden zengin” efsanesi, efsane değil gerçekmiş. Mustafa Buran son bir ricada bulunuyor bunu muhakkak yazın diye; “İnsanların çoğu dilencilerin yanlarındaki çocuklara üzüldükleri için para veriyorlar. Halbuki onlar dilencilerin kendi çocukları bile değil. Başkalarından kiralıyorlar. Çocuğun kolu kesikse ya da bir sakatlığı varsa mesela akşama kadar yanında oturtmak için ailelerine günlük para veriyorlar. 20 lira, 25 lira. Çocukların sakatlık derecesi ne kadar yüksekse günlük yevmiyesi o kadar fazla oluyor. Bunlar gerçekten organize kabahatlar çetesi. Vatandaş para vermeye devam ettiği sürece dilencilik bitmez. Bugün siz çocuğun bir kolu kesik diye dilenciye para verirseniz yarın diğer kolunu da keserler.”

Haberin Devamı

“İhtiyaç sahibi olan bir dilenciye hiç rastlamadım”

İsa Parmaksız (Zabıta memuru)

Çok kötü olaylara da şahit oluyoruz. Yakalandıkları zaman kendileri kurtulmak için çaktırmadan çocukların kaba etini sıkıp ağlatmaya başlıyorlar, acıyıp bırakalım diye. Genelde derdini anlatamayacak yaşta olan çocukları alırlar yanlarına. Üç yaşını geçmez çocukların yaşları. Bir defasında bir yaşında bir bebek o kadar ağlamaya başladı ki fark ettim durumu, pantolonunu sıyırıp bir baktım, mosmor olmuştu çocuğun eti. Ve ben bu kadına sadece para cezası kesebildim. Başka hiçbir şey yapamadım. Zaten işin taktiğini o kadar iyi biliyorlar ki, hemen bir sokak yana kaçıyorlar. O sokak Bayrampaşa Belediyesi’ne bağlı olduğu için bize dönüp “Yakalasana, yakalasana” diye bağırıyorlar. Orası bizim belediyemize bağlı olmadığı için bir şey yapamıyoruz tabii. Daha hiç gerçekten ihtiyaç sahibi olduğu için dilenen birine rastlamadım. Gerçekten ihtiyaç sahipleri bırakın dilenmeyi belediyenin yardımını alırkan bile sıkılıyor. Bu sokaklarda dilenenler ise tam bir çete.

Haberin Devamı

“El konulan 22 bin lirası için dava açtı ”

Filiz Öz (Komiser)

Dilenciler en çok ramazan ayında para kazanır. Bir defasında yakaladığımız dilencinin üzerinden 22 bin lira çıktı. Paraları tek tek sayıp, el koyuyoruz ve vatandaşa geri hizmet olarak dönmesi için belediyenin kasasına giriyor. Ramazan ayının 20’nci günü filandı. Tüm hasılatına el koyuldu. Sonra parasını geri almak için dava açtı. Dilenirken görüntüleri olduğu için davayı kazanamadı.