Pazar Dünyayı değiştiren üç Türk kadın

Dünyayı değiştiren üç Türk kadın

11.10.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Göğsümüzü kabartan sadece Nobel’li Aziz Sancar değil. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü tarafından hazırlanan Technology Review dergisi, bu yıl “35 Yaş Altı 35 Yenilikçi” listesinde üç Türk kadına yer verdi. Listeye giren Canan Dağdeviren, Duygu Kayaman ve Gözde Durmuş’la konuştuk

Dünyayı değiştiren üç Türk kadın

Türkiye son birkaç günü Aziz Sancar’ın kimya dalında Nobel Ödülü almasının sevinciyle geçirdi. DNA onarımı üzerine yaptığı uzun yıllar süren çalışmalar nedeniyle Nobel’e değer görülen Sancar’ın başarısının gençleri özendireceği kesin. Sadece Sancar da değil, yakaladıkları başarılarla gençlere bilimi sevdirecek birçok bilim insanımız var aslında. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nin

Haberin Devamı

MIT Technology Review adlı dergisinin “35 Yaş Altı 35 Yenilikçi” listesinde yer vermeye değer gördüğü üç kadın mesela. Yaklaşık 15 senedir hazırlanan ve daha önce Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg, Google’ın yaratıcılarından Sergey Brin ve Grafen’in öncüsü Nobel Fizik Ödüllü Konstantin Novoselov gibi isimlerin bulunduğu listede kendilerine yer bulan Duygu Kayaman, Gözde Durmuş ve Canan Dağdeviren’le konuştuk; bize başarı hikayelerini anlattılar...

Saç telinden 100 kat ince kalp pili

Canan Dağdeviren
(Harvard Üniversitesi’nde nörobilim alanında araştırmalar yapıyor.)

-“35 Yaş Altı 35 Yenilikçi” listesinde yer almak nasıl bir duygu; Neler hissettiniz?

Bu prestijli listede olmaktan ve güzel ülkemi temsil etmekten dolayı mutluyum. MIT her yıl tüm dünyada öncü, vizyon sahibi, girişimci, yenilikçi ve insanlara fayda sağlamayı amaçlayan, toplumun karşılaştığı sorunlarla yüzleşerek geleceğimizi inşa eden gençleri seçiyor. Başarıların tespit, takdir ve teşvik edilmesi güzel. Bilimsel farkındalık ve “Ben de yapabilirim” fikrinin genç arkadaşların kafasında ve kalbinde oluşması için bu tür listelerin gerekli olduğunu düşünüyorum.

-Bilime yönelmenizin başlıca nedeni neydi?

Memleketimizdeki her genç gibi ben de üniversite sınavına girdim. Fizik, kimya gibi temel bilimlerden bir dal okumak istiyordum ama karar veremiyordum. İşte tam bu dönemde, Erdal İnönü ile Kocaeli Kitap Fuarı’nda tanıştık. Ben ve kardeşim Caner’le sohbet etti. Ben de imkanı kaçırmayıp önemli teorik fizikçilerimizden İnönü’ye kafamdaki soruları sormuştum. Bana, “Anılar ve Düşünceler” kitabının ilk cildini imzalayıp verdi. Hatta “Kitabı okuyunca, ne üzerine eğitim alacağına karar vereceğine inanıyorum” dedi.

-Size bu başarıyı getiren icadınızdan bahseder misiniz?

Bu ödülü iki farklı icadımla kazandım. Birincisi kalbin, akciğerin ve diyaframın hareketiyle elektrik enerjisi üreten ve bu enerjiyi depolayan esnek ve ultra ince giyilebilir kalp pili. İnsan vücuduyla uyumlu plastik bir yüzeye tutturulan bu malzeme, saç telinden 100 kat daha ince ve kağıt gibi katlanıp bükülebiliyor. Günümüzde kullanılan kalp pillerinin 5 ile 7 yıl arasında ömürleri var ve pilin işlevini yitirmesi durumunda bütün mekanizmanın riskli bir ameliyatla değiştirilmesi gerekiyor. İkinci icat ise deri ve organ dokularının mekanik özelliklerini 10 saniyeden daha kısa sürede belirleyebilen bir bant. Amaç özellikle deri hastalıklarının haritasının elde edilmesi ve hastalıklar için erken teşhis sağlanması. Böylelikle ağrılı biyopsi sürecine son verilmesi.

“Yeni hedef çalışmayan nöronları tamir etmek”

-Şimdiki hedefiniz nedir?

Şu an, parkinson ve diğer beyin hastalarına yardımcı olabilmesi için iğne şeklinde bir pil yapıyorum. Beynin en ücra noktalarına inebilen alet, ağız yoluyla aldığımız ilaçları direkt beyne iletebilecek ve kırılmış/çalışmayan nöronları tamir edebilecek.

-Kariyerinizi Türkiye’de sürdürmek gibi bir amacınız var mı; geri dönecek misiniz?

Evet, neden olmasın. Teklif var, değerlendiriyorum. Doğru zamanı, ve takımı oluşturma çabasındayım.

Haberin Devamı

“Kanserli hücreleri hızlı bir şekilde tespit ediyoruz”

Haberin Devamı

Gözde Durmuş
(Stanford Üniversitesi’nde bioteknoloji alanında araştırmalar yapıyor.)

-Bize listeye girmenizi sağlayan buluşunuzdan bahsedebilir misiniz?

Hücrelerdeki biyolojik değişikleri çok hızlı, basit ve düşük maliyetli bir şekilde tespit edebilen bir teknoloji geliştirdik. Hücreler herhangi bir biyolojik değişime girdiğinde; kanserli hücreler çoğalırken, ölürken
ya da ilaçlara yanıt verirken fiziksel değişikliklere de uğrarlar. Örneğin kanser hücreleri yumuşar ya da yoğunlukları değişerek hafif veya daha ağır hale gelirler. Geliştirdiğimiz teknoloji tek bir canlı hücreyi magnetler arasında tutarak yerçekimsiz ortamda “uçurup” yoğunluğunu çok hassas şekilde ölçebiliyor. Bu ölçümler basit bir kan testiyle kanserli hücreleri ayırt etmek ya da hücrelerin ilaçlara hassiyetini çok hızlı bir şekilde taramak için kullanılıyor.

-Hangi alanlarda kullanılabilecek?

Bu teknolojinin en heyecan verici kullanım alanlarından biri antibiyotik duyarlılık testinin süresini birkaç günden bir saate düşürmesi. Diğer büyük uygulama alanı ise kanser. Bu aleti kullanarak basit bir kan testiyle milyarlarca kan hücresi arasından çok nadir görülen kanserli hücreleri çok hızlı bir şekilde (20 dakika) tespit edebildiğimizi gösterdik. Amaçlarımdan biri bu klinik çalışmaları tamamlayıp bu teknolojiyi kanser hastalığının erken teşhisi için uygulamak. Bir bilim insanı olarak beni en çok mutlu edecek şey geliştirdiğimiz teknolojilerin direkt hastalar üzerinde uygulanabilmesi.

“En büyük hayalim insanlığa faydalı olmak”

-“35 Yaş Altı 35 Yenilikçi” listesinde yer almak nasıl hissettirdi?

Listeye seçilmek büyük bir onur. Bu prestijli listede olmaktan ve Türkiye’yi temsil etmekten dolayı çok mutluyum. Yıllardan beri hem benim hem de ailemin emeklerinin karşılıksız kalmadığını düşünüyorum.

-Kariyerinizde hep bu alanda mı çalışmak istiyorsunuz?

Çalışmalarıma devam edeceğim. Laboratuvarda üretilen teknolojilerin insanların kullanımına sunulması için iş yine bize düşüyor. Ben birçok akademisyenden farklı bir yol çizmek istiyorum. En büyük hayalim, geliştirdiğimiz teknolojilerin insanlığa faydalı olması. Amacım bir yandan bilimsel çalışmalarıma devam ederken diğer yandan da herkesin ucuz ve kolay bir şekilde bu teknolojilere erişimini sağlamak.

-Kariyerinize Türkiye’de devam etmek gibi bir hayaliniz var mı?

Evet. O yüzden memleketime dönüp hizmet etmek isterim.

“Teknoloji sayesinde tüm engeller kalkacak”

Duygu Kayaman (YGA gönüllüsü)

-“35 Yaş Altı 35 Yenilikçi” listesinde yer almak sizin için sürpriz oldu mu; nasıl hissettiniz?

Hayal Ortağım programına verilen bu ödüller Türk gençlerinin birlikte başarabileceklerini, dünyadaki en önemli inovasyonlara imza atabileceklerini gösteriyor. Neden diye sorarsanız; Hayal Ortağım için 100’e yakın Young Guru Academy’li (YGA) ile birlikte kat üstüne kat çıktı, Turkcell’in desteğiyle 150 bin engelliye ulaştı. Servis günde yaklaşık 10 bin dakika dinleniyor. Bu tam bir birlikte başarı hikayesi!

“Ailem benim için saatlerce kitap okuyordu”

-Hayal Ortağım uygulamanızdan bahseder misiniz?

Çocukluğumuzda sesli kitap bulmak çok zordu. Kikapları çok seven görme engelli biri olarak sesli kitapların azlığını ailem telafi ediyordu; benim için saatlerce kitap okuyorlardı. Bu şekilde lise ve üniversite sınavlarına hazırlandım. Üniversitede okurken YGA ile tanıştım. YGA bir sivil toplum kuruluşu. 5 bin saat gönüllü çalıştım, 1.000 saat kendime rol modeli aldığım diğer görme engellilerden bire bir mentorluk aldım. 2011 yılında YGA’nın Amerika Liderlik Kampı’na katılmaya hak kazandım. Döndüğümüzde Hayal Ortağım için 10 kişilik bir ekiple çalışmaya başladık. Teknoloji her geçen gün ilerlerken görme engelliler için de erişilebilir bir çalışmanın olmasını hayal ettik. Bugün görme engelliler Türkiye’den ve dünyadan tüm güncel haberleri, 70’i aşkın köşe yazarını, dünya klasiklerinden kişisel eğitime, hatta çocuklar için masallara kadar birçok konuda binlerce kitabı sesli olarak dinleyebiliyorlar.

-Şimdi ne üzerinde çalıştığınızı öğrenebilir miyiz?

Turkcell Hayal Ortağım’ın içeriğini ve altyapısını geliştirmeye devam ediyoruz. Aynı zamanda son teknolojileri de bu servise adapte ederek görme engellilerin hayatını değiştirmek için çalışıyoruz. Örneğin, Ibeacon teknolojisiyle geliştirilen ve ilk kez İstinyepark’ta hayata geçirilen Yol Arkadaşım, görme engellilere mekan içi navigasyon olanağı sağlıyor. Yani görme engelliler alışveriş merkezlerinde rahatça dolaşabiliyor ve yönlerini servisin içindeki Yol Arkadaşım modülünden bulabiliyorlar.

-Teknoloji gelecekte insan hayatını nasıl kolaylaştırabilir?

Teknolojinin hızla ilerlemesi engellilerin de hayatını olumlu yönde etkiliyor. Bundan 15 yıl önce alışveriş merkezlerinde lokasyon servisinin olabileceğini hayal dahi edemezdik. İleride teknoloji sayesinde önümüzdeki tüm engellerin kalkacağını düşünüyorum.