Pazar “En önemli hikaye sesim”

“En önemli hikaye sesim”

15.02.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Dört ayrı kategoride Grammy kazanan İngiliz Sam Smith herkesi şaşırttı. Çünkü bir yıl öncesine kadar tanınmıyordu. Şimdi gözler üzerinde ama o en önemli hikayenin sesi olması gerektiği inancında...

“En önemli hikaye sesim”

İngiliz müzisyen Sam Smith’in 2014’teki Amerika turnesinde uğradığı Philadelphia’da konser verdiği bar o kadar küçüktü ki grubu bile sahneye sığmamıştı. Fakat geçtiğimiz ay Smith yine aynı şehirdeki Temple Üniversitesi’nin basketbol sahasını doldurdu... 2013’teki New York konseri küçücük Mercury Lounge’daydı. Birkaç hafta önce ise Madison Square Garden’da “kapalı gişe” bir konser verdi.

“Sesim Winehouse’la karakter kazandı”
“Burası gerçekten büyük bir yer.
1.5 sene gibi kısa bir zamanda böylesine büyük bir kalabalığın önünde sahneye çıkacağımı tahmin edemezdim” diyordu Smith, New York’taki konserinde. Haklıydı çünkü bir sene öncesine kadar Amerika’da az çok tanınıyordu. Smith, 2014’te parladığında yine bir İngiliz olan Adele ile kıyaslanıyordu. Kırık bir kalple sonlanan bir ilişkiyi anlatan ilk albümü “In the Lonely Hour” dinleyicilerin gözdesi olmuştu. Smith geçtiğimiz pazar günü düzenlenen Grammy Ödülleri töreninden de dört ödülle ayrıldı; en iyi yeni sanatçı, en iyi şarkı (“Stay With Me”), en iyi kayıt ve en iyi pop vokal albümü (“In the Lonely Hour”) ödüllerini kazandı.
Smith’in başarısında sesinin büyük etkisi var. Smith’in yükselişi, zor günler yaşayan müzik sektöründe her şeyin yerli yerine oturmasıyla nelerin gerçekleşebileceğininde bir göstergesi. Her şeyden kastımız dijital dağıtım, ana akım medya kampanyaları ve canlı performanslar...
“O, yaşadığımız dünya için mükemmel bir sanatçı” diyor Capitol Music’in yöneticisi Steve Barnett: “Beş yıl önce bizim geçen altı ayda başardıklarımızı başaramazdınız.”
Sam Smith, 19 Mayıs 1992’de Londra’da doğdu. Çocukluğunda Whitney Houston ve Chaka Khan gibi pop divalarını dinledi. Hayatını değiştiren şey, Amy Winehouse’un caz, modern ritimler ve cinselliği birleştiren ilk albümü “Frank” oldu. Smith o günleri “Winehouse’un müziğindeki cesaret ve dürüstlük şarkı söyleme şeklimi değiştirdi” diye hatırlayacaktı. “Ben ‘Sefiller’deki Jean Valjean olmaya çalışmak yerine müzisyen Sam Smith olmaya, başkalarını taklit etmektense bir karakter yaratmaya onun sayesinde başladım.”
Sam Smith, Capitol ile sözleşme imzaladıktan hemen sonra çıkış albümü üzerinde çalışmaya başladı. Yazarlarla birlikte şarkılar üzerinde bizzat çalışan Smith, kendilerine yol göstermesi için seçebileceği en samimi yollardan birini seçti. Kendi sözleriyle: “Yazarlara telefonumdaki kısa mesajları gösterdim.”

Haberin Devamı

Sözlerinin ilham kaynakları
Çıkış albümü yayımlandıktan hemen sonra ise Smith, The Fader dergisine bir röportaj vererek şarkı sözlerinin ilham kaynaklarını anlattı. Üstelik “Leave Your Lover” şarkısının video klibi de bir aşk üçgeninden bahsettikten sonra Smith’in aslında bu üçgendeki erkeğe âşık olduğunu gösteriyordu. Smith duygularını açıkladığı için hiçbir zaman pişman olmadığını söylüyor. Fakat artık cinsel yönelimini açıklama konusunda daha dikkatli olacak! “Ben ismimi Google’ladıkları zaman sesimin en önemli hikaye olmasını istiyorum” diyen Smith, “Gay müzisyen olarak anılmak istemem” diyor.

(Not: Ben Sisario imzalı yazı, 4 Şubat’ta New York Times’ta yayımlandı. Derleyen: Fırat Karadeniz)