Evlatlarının gözünden Müslüm Baba

Türkiye’de arabesk o kadar çok tartışıldı ki arabesk üzerine bir-iki cümle kurmak bile insanlarda “bıkkınlık” yaratıyor artık. Fakat bir yandan da bu kültürün etkilerini merak ediyoruz. 9 Mayıs’ta işte tam da bu merakımızı dindirecek bir belgesel vizyona giriyor. “Müslüm Baba’nın Evlatları” belgeseli, Müslüm Gürses’in doğum gününden (7 Mayıs) iki gün sonra 9 Mayıs’ta Yeşilçam Sineması’nda gösterilecek.
Yönetmenliğini Vuslat Saraçoğlu’nun üstlendiği belgesel, kendilerini “Müslümcü” olarak nitelendirenlerin peşine tam da Gürses’in hastalığının devam ettiği sırada düşüyor. Böylece hem Gürses hastayken hem de hayatını kaybettiği sırada sevdiklerinin yaşadıklarını da kayıt altına almış oluyor.

“Suç işlemediysem onun sayesinde”
İlk önce Müslüm Baba’nın evlatları kimdir, bunun tanımını yapmak lazım. Belgeselin yönetmeni Saraçoğlu’na göre, belgesele de adını veren “Müslüm Baba’nın Evlatları”, Müslüm Gürses ile sadece şarkıları üzerinden bir bağ kuran değil, Gürses’in yaşam tarzını ve mütevazılığını içselleştirebilen dinleyicileri aslında. Saraçoğlu
“Bu, müzikten öte kimlikle ilgili bir durum” diyor ve devam ediyor: “Kim daha çok Müslümcü gibi bir ayrım yapacak değiliz ama Müslümcüler, Müslüm Gürses’in öğütlerinden ve duruşundan etkilenen, onun karakterini örnek alan insanlar.”
Saraçoğlu Müslümcülerin, Müslüm Gürses’i örnek aldıklarını özellikle vurguluyor: “Kendini Müslümcü olarak tanımlayan hayranlarından biri Gürses için ‘Bugüne kadar adım mahkeme tutanaklarında geçmediyse bu Müslüm Gürses sayesindedir’ dedi. Bu hayranlarının Gürses’in öğütlerini dinlediğinin, onun yaşam tarzını örnek aldığının bir kanıtı.”
Biz bir müzisyene ya şarkılarını ya da sesini beğenerek hayranlık duyuyoruz. Belki bir de fiziki özelliklerini... Saraçoğlu bu noktadan hareketle “Genç kızlar yakışıklılığını beğenerek Justin Bieber’a hayranlık duyuyor. Ya da Tarkan’a... Üstelik onlara ulaşamadıklarından hayranlıkları artıyor. Fakat Müslümcüler, Müslüm Gürses hakkında her şeyi biliyor. Üstelik
ona ulaşabiliyorlar da... İnternet üzerinden organize olup pek çok kez Gürses’i evinde ziyaret etmişler.”
Müslüm Gürses’in albümlerinin milyonlarca sattığı, konser biletlerinin anında tükendiği günlerde Müslümcüler ve kendini jiletleyenler arasında doğrudan bir bağ kuruluyordu. Yönetmen Vuslat Saraçoğlu içinse böylesine sıkı ve doğrudan bir bağ yok.

Müslüm Gürses’in birçok hayranı sanatçının tüm albümlerine sahip. Hangi şarkının, hangi albümde olduğunu da ezbere biliyorlar.

“Bu sevgi yeterince sıra dışı zaten”
Saraçoğlu o günleri hatırlayarak, “Kim daha çok jilet atıyorsa
o daha iyi bir Müslümcü olarak algılanıyordu” diyor. Fakat kendisine göre bu gerçek değil: “Haberler hep düşmüş olanı görmek istedi. Kafada bir şablon vardı ve onun üzerine gittiler. Bende de ilk önce aynı önyargı vardı. Fakat kendilerini Müslümcü olarak nitelendiren insanları dinledikçe bu önyargım kırıldı. Çünkü içlerinde gerçekten kendisine jilet atanlar olsa da bu sevginin böyle ölçüldüğü anlamına gelmiyor. Öyle hayranları var ki hangi şarkının hangi albümde olduğunu hatta o şarkının kasetin hangi yüzünde olduğunu ezbere biliyor. Bu yeterince sıra dışı bir sevgi zaten. Umarım bu belgeselin en önemli işlevi Müslümcülerin sadece kendisini jiletleyenlerden ibaret olmadığını göstermek olur.”
Saraçoğlu, Müslüm Gürses hayatını kaybettiği zaman da hayranlarıylaymış. Hayranlarının hislerini anlatırken “Çok sahici ve gerçek bir acı içindelerdi. Gerçekten babalarını kaybetmişler gibi” diyor. Acılarını dindirmek için birbirine sarıldıklarını, sık sık görüştüklerini
de sözlerine ekliyor.