Pazar ‘Evren hareketi alkışlar’

‘Evren hareketi alkışlar’

28.07.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:

Anette Inselberg: “Oturarak bir şey olmayacağı kesin, bu ritüellerle bir kapıyı açma şansın var, ayağa kalk, olasılık kapını çal, evren hareketi alkışlar”

‘Evren hareketi alkışlar’

 

Onu sosyal medyadaki paylaşımlarıyla tanıdım. Baktım ki insanlar sürekli tarifini verdiği ritüelleri ve hayatlarındaki olumlu değişiklikleri anlatıyor; neymiş bu anlattıkları diye araştırmak istedim ve “Her Şey Değişir” adını verdiği bir kitap çıkardığını gördüm. Anette Inselberg ile günümüzde neden artık umudumuzu çok eski zamanlardan kalma uygulamalara bağladığımız üzerine bir sohbet gerçekleştirdik. Ayrıca Inselberg’in en fazla ilgi gören ritüellerini de bu röportajda bulabilirsiniz. Ben uygulamadım ama belki birilerinin hayatına bereket getirir ve umut olur. İyi pazarlar.

- Kitabınızın adı “Her Şey Değişir”. Bunun anlamı kaderi bile değiştirebilir misiniz mi?

Haberin Devamı

Bakış açınızı değiştirebilirsiniz, kaderinize isyan etmek yerine onu kabule geçebilirsiniz demek. Her zaman dış koşulları değiştirmek mümkün değil ama kendi bakış açımızı değiştirmek de çok büyük bir değişim aslında.

- Hayatımızda yolunda gitmeyen şeyleri yoluna sokmak için neden ritüellere ihtiyacımız var?

Moralimiz bozuk olduğunda enerjimiz, frekansımız düşüyor. Aslında bu ritüeller frekanslarla çalışıyor. Frekanslar yukarı doğru çıktığında huzur, bolluk, bereket ve aşk bize doğru akıyor. Zaten kitabımda bir doktorun duygu frekans tablosundan örnek verdim. Frekansımız düştüğü zaman “Kötüyüm, mutsuzum, hiçbir istediğim olmuyor” sızlanmalarına başlıyoruz. Bu ritüeller evinizde yapacağınız, yaparken de moral bulacağınız, frekansınızı yukarı çıkartacak şeyler. Aynı zamanda da düşünce yapısını olumluya doğru çevirmeye yarıyor aslında.

Haberin Devamı

‘Evren hareketi alkışlar’

“Zihin hep üzülmeye kurulmuş durumda”

- 5- 10 yıl öncesine kadar bu tarz ritüeller yoktu.

Büyükanneler, büyük dedeler aslında hep biliyorlardı. Fakat sonra bir unutulma süreci oldu. Şimdi artık kişisel gelişim eğitimleri de çok arttı. İnternetle birlikte bilgi çok hızlı bir şekilde dolaşmaya başladı. Biz aslında eskiden olan şeyleri, şaman kökenli adetleri evde kullanabileceğimiz malzemelerle, sözlerle, zihnimizi odaklamakla tekrar geliştirip, ortaya çıkarmış olduk.

- Neden şimdilerde ortaya çıkıyor bu ritüeller?

Mutsuzluk var, moral bozukluğu var ve ne yapacağımızı bilemiyoruz. Tek başınalık çok arttı. Zihin hep ağlamaya, üzülmeye doğru kurulmuş durumda, ritüeller de çözüm odaklı olmaya. “Ayağa kalk, bir şey yap, bir şey öğren, harekete geç” diyor bir nevi.

- Siz bu uygulamaları nereden, nasıl öğrendiniz?

15-20 senelik bir eğitim ile oldu aslında. Eskiden bankacılık ve borsa sektöründe çalışıyordum.

“Hayatın amacı yardım etmek olamlı”

- Genelde bankacılar kişisel gelişime yöneliyorlar sanki, neden?

Çünkü orada moral bozukluğu, stres, iş yükü, yoğunluk var. Hep paradan konuştuktan sonra insan bir gün kendine geliyor. Benimki 10 sene sonra oldu. Hayatın amacı insanlara yardım etmek, kendi ruhunu geliştirmek olmalı; sadece paradan konuşmak olmamalı diye bir ihtiyaç hissediyor insanın ruhu.

Haberin Devamı

“Her şeye kolay ulaşmak tatminsizliğe yol açtı”

- İnsanlar neden bu derece mutsuzlar?

Bize çok şey sunuluyor ama bunun farkında değiliz. Eskiden annem anlatır; bir ayakkabı bile alamazlarmış, palto alamazlarmış, bir paltoyu 10 sene giyip, sonra boyatırlarmış. Şimdi her şeyi alabiliyorsun. Her şeye bu kadar kolay ulaşıyor olmak insanın ruhunda bir nevi tatminsizliğe yol açtı diye düşünüyorum. Yani bir yaşam amacımız kalmadı

- En büyük sorunumuz ne?

Özetlemek gerekirse para konusu, bolluk bereket isteği diyebiliriz

- Yani yeniçağın afyonu gibi bir şey mi oldu umudu bu tarz şeylerde aramak?

Afyonu gibi demeyelim. Afyon biraz daha uyuşturma, insanı beklentisizliğe sürükleme gibi bir çağrışım yaptı bende. Ben burada tam tersini yapmaya çalışıyorum aslında. “Kalk ve olasılık kapılarını aç” demeye getiriyorum. “Oturarak bir şey olmayacağı kesin, bu ritüellerle bir kapıyı açma şansın var, ayağa kalk, olasılık kapını çal, evren hareketi alkışlar. Hadi kalk o oturduğun yerden, kafandaki o miskin düşünceleri süpür, umutsuzluğunu süpür, bir şeyler yapabilirsin, ipleri eline al, sorumluluğunu eline al. Kaderinde neler var biraz ara” diyorum.

Haberin Devamı

- Aloe vera bitkisinin de şans getirdiğini söylüyorsunuz. Neden aloe vera önemli? Aloe veranın bolluk ve bereketi de beraberinde getirmesi için ne yapmalıyız?

Ben ritüellerimde kırmızıyı çok kullanıyorum. Kırmızının enerji frekansı ve moral verme frekansı çok yüksek. Ayağa kaldırma frekansı da çok yüksek. Kırmızı bir saksının içine koyuyoruz aloae verayı ve kapıdan girdiğimizde evin sol tarafına durmalı. Sol yine ritüellerimize göre bolluk bereket köşesi çünkü. Aloe vera çok uğurlu bir bitki. Negatifi de çeken bir bitki aynı zamanda. Bazılarının aloe verası çürümeye başlar. Evin negatifini de çeker çünkü. Aloe vera çok yüksekten hoşlanmaz, çok su sevmez, aydınlığı sever. Para bitkisi vardır; onlar da çok su sevmez. Mesela bitkiyle konuşabilirsiniz; “Ben seni buraya koydum, hadi bana güzellik, iyilik getir, hadi seni güzel görmek istiyorum” diyebilirsiniz. Onlar bizi anlıyorlar çünkü. Aloe verayı sola koyduk, kırmızı bir ip alıyoruz ve bitkinin yapraklarından birine üç tane düğüm atarken “Bu eve, kendime aşkı, bolluğu, bereketi, mutluluğu düğümledim, düğümledim, düğümledim” diyoruz.

Haberin Devamı

- En çok su, tuz, sirke ve aloe vera ilgi çekiyor ama başka neler var?

“Bu bir mucizedir” var. Suyu kodluyoruz bu sefer. Suyun hafızası var zaten. Su, hafızası olan bir element, onun için suyu da çok kullanıyoruz. Bir bardağa birtakım etiketler, hoşunuza gidecek uğur böceği gibi ya da siz ne seviyorsanız onu yapıştırıyorsunuz sonra biraz su koyuyorsunuz. Suya bir kaşık da bal ekliyorsunuz ve diyorsunuz ki; “Bugün hayatımın güzelliklerle, mutluluklarla, şansla, bereketle dolmasına bana her türlü hayırlı kapının açılmasına niyet ediyorum” ve suyu içiyorsunuz. Böylece suyu kodlamış olduk. Ve akşam da yine yatmadan önce “Yarın hayatımın güzellikle, şansla, bollukla, bereketle geçmesine niyet ediyorum” diyorsunuz, suyu yine içiyorsunuz. Böylece hem bugünü hem yarını sürekli kodluyoruz. Bizim zaten yüzde 80’imiz su. “Başıma iyi şeylerin gelmesini seçiyorum” deyip güzelce o uğurlu objeleri de bardağa koyduktan sonra güzellik, aşk ve neşeyi çekmiş oluyoruz içimize. Kırmızı ip ritüeli var bir de. Onu da çok seviyorlar. Kırmızı ip ve dilek dilemeyi de makas, mum ve kırmızı iple yapıyoruz.

- Şimdi neler yapıyorsunuz?

Şifa seminerleri veriyorum. “İç benlikle konuşma, kendini sev hayatını iyileştir” gibi seminerler veriyorum. 8-10 kişilik oluyor daha butik çalışıyorum ben, birebir dinleme ve yönlendirme imkanım olsun diye.

“Su, tuz, sirke 21 gün yapılan bir ritüel”

- Kitabınızda birtakım ritüellerden örnek veriyorsunuz. En çok ilgi gören; su, tuz, sirke… Ne işe yarıyor bunlar?

Su, tuz, sirke 21 gün yapılması gereken bir ritüel. Önce bir bardağa bir kaşık tuz bir kaşık da elma sirkesi koyuyoruz ve sonra da bunu yatağımızın altına ya da yanına yerleştirirken “Üzerimdeki bütün negatiflikler, olumsuzluklar, kötü bakışlar, ağırlıklar bu suya toplansın” diye niyet ediyoruz. Ertesi sabah da bu suyu lavaboya döküyoruz ve lavaboya dökerken de “Artık tüm yollarımın, şansımın, bahtımın açılmasını niyet ediyorum” ya da “Seçiyorum” deyip, bu sefer de yollarımızı açıyoruz. Bunu düzenli olarak 21 gün boyunca yapınca hem üzerimizdeki ağırlıklardan kurtulmuş oluyoruz hem de tüm yollarımızı açmış oluyoruz.

- Bunların geri dönüşü nasıl size? Ne diyor yapan insanlar?

Çok çok güzel; iş bulanlar, erkek arkadaşıyla barışanlar, sağlığına kavuşanlar, üzerindeki ağırlıktan kurtulanlar, uyuyanlar... Bu 21 günlük ritüelin herhangi bir gününde bir dilek de dileyebiliyorsunuz. Dileğinin gerçekleştiğini söyleyenler de var.

“Allah veriyor, ben vesile oluyorum”

- Kitabınızın ilk sayfalarında diyorsunuz ki “Dilek dileyerek başlamak ister misiniz?” Sizin dilekleriniz neler?

Şu aralar çok şükür dileklerim gerçekten akıyor bana doğru. Ama insanlara nasıl daha fazla şifa veririm diye düşünmeye ve hep o konulara doğru yönelmeye başladım. Veren ben değilim Allah veriyor, ben sadece vesile oluyorum. Verdikçe daha çok geliyor. O yüzden ben “Nasıl daha fazla faydalı olabilirim?” düşüncesiyle çalışıyorum.

- Sizin parayla ilgili de ritüelleriniz var ama çalışmadan, durduk yerde para nasıl gelecek?

“Para bana koşuyor” dedikçe aslında yaptığınız şey kafanızı bu işi çözmekle ilgili odaklamak, enerjiyi çözüme doğru odaklamak. “Nereden bana para koşar?” diye sorgulamak. Nasıl gelecek? İşle gelecek tabii. O da komşudan, tanıdıktan, özgeçmiş hazırlamaktan geçecek. Aslında biz olasılık kapılarını çalmaya başlıyoruz, moral kazanıyoruz

- Anladım ritüeller insanlara enerji veriyor yani?

Enerji, moral... Moralin bozukken bolluk bereket de olmuyor, ilişkiler de olmuyor. Burada önemli olan morali, harekete geçme isteğini yakalamak, bizim yaptığımız şey olasılık kapılarına vurmak.

‘Evren hareketi alkışlar’

Yazarlar