Pazar Gençlerin yeni eğlencesi eski 45’lik partileri

Gençlerin yeni eğlencesi eski 45’lik partileri

08.12.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Gençlerin yeni eğlencesi eski 45’lik partileri

Gençlerin yeni eğlencesi eski 45’lik partileri





Bugünlerde Ankara ve İstanbul 1970’li yılların şarkılarının çalındığı partilerle sallanıp yuvarlanıyor. Beyaz Kelebekler, Cici Kızlar, Moğollar, Esmeray derken, pikaba özenle yerleştirilen bol çıtırtılı 45’likler; saçların uzun, paçaların bol, siyasetin "in" olduğu o eski günleri zamane barlarına taşıyor.
"Eski 45’likler Eğlencesi"nin yaratıcıları Alper Fidaner ve Murat Meriç’in sözleriyle "Bugünün gençliğini geçmişin müzikleriyle eğlendirmek" için başlatılmış bir proje. Ama yeni de değil, çünkü Fidaner ve Meriç bu işi uzun bir dönem radyoda da yapmışlar. İzleyiciden büyük ilgi görüp "çıtırtılı plak" arşivleri birkaç bini bulunca da Ankara’da Gölge ve Fikrim barlarda program yapmaya başlamışlar. Şimdi de bu partileri ayda bir kez İstanbul’da tekrarlıyorlar.
Biri foto muhabiri, öteki kimya mühendisiyken eski 45’lik tutkuları sonucu eğlence dünyasının orta yerine düşüveren iki genç radyocu ile eski plaklarla yeni eğlence partilerini konuştuk.

Biriniz gazeteci, biriniz kimya mühendisisiniz. Ama herkes eski 45’likler çalan iki radyocu olarak tanıyor sizi. Nasıl başladınız radyoculuğa?
Alper Fidaner: Aslında radyoculuk bizi buldu gibi, biz müzikle hobi olarak ilgileniyorduk. Aynı işyerinde çalışıyorduk ve birbirimizden ayrı olarak radyo programı yapıyorduk. Sonra birlikte bir program yapmaya karar verdik ve "Eski 45’likler"e başladık.

Neden özellikle eski 45’likler üzerine bir program yaptınız?
A.F.: İkimiz de o dönemin müziklerini çok seviyorduk ve elimizde çocukluğumuzda dinlediğimiz plaklardan kalan sınırlı bir arşiv vardı. Bir yandan da buldukça topluyorduk.

Programın adı da "Çıtır Çıtırödı...
A.F.: Evet, plaklardaki çıtırtıyı çağrıştırmak için öyle bir isim koyduk. 45’likler çalarken çıtırtı yapar. Plakların sesine dahildir o çıtırtı. Bizdekiler de başta pek temiz olmadığı için çok çıtırtılıydı, ismi de oradan çıktı.

Odanın manzarasından anlaşıldığına göre geniş bir 45’lik koleksiyonunuz da var...
Murat Meriç: Evet, programa başladığımızda 300 plağımız vardı. İşin içine girince şiddetle toplamaya, eskicilerden, bit pazarından satın almaya başladık. O zamanlar plakların şimdiki gibi koleksiyon değeri yoktu. Ucuz fiyata alabiliyorduk. Sonra dinleyicilerimiz plak hediye etmeye başladılar. Biz bu işle uğraşıyoruz diye kucak kucak plaklar geldi.

Kaç plağınız var şimdi?
M.M.: Geçen yıl 2 binin üzerindeydi ama sonra da epey arttı. Binlerce gibi oldu artık. Çünkü biz koleksiyoncu gibi davranmıyoruz, plakların eşya değerinden çok içindeki müzikle ilgileniyoruz.

En çok ne ilgilendiriyor sizi, özellikle aradığınız, peşine düştüğünüz plaklar var mı?
M.M.: Türkiye’ye Batı müziğinin popüler olarak girmeye başlamasından itibaren yapılan müzikler özellikle. Kantodan, tangodan başlıyor, ‘80’lere kadar geliyor.

Siz bu plakları barlarda da çalıyorsunuz.
A.F.: 1999 yılbaşında eşe dosta, dinleyicilere armağan etmek için radyoda çaldığımız şarkılardan oluşan bir CD yaptık. Onlar "CD yetmez, bir araya gelip eğlenelim" dediler. İlk o gece başladık. Sonra bardan teklif geldi, devam ettik.

Programda birçok şarkı çalıyorsunuz. En çok hangileri tutuluyor o eski şarkılardan?
A.F.: Fikret Kızılok’tan "Emmo", Çetin Akçan’tan "Elvan Elvan", Tanju Okan’tan "Hayat Bu Nermin", Selda’dan "Gesi Bağları", Barış Manço’dan "Dağlar Dağlar", Selçuk Alagöz’dan "Malabadi Köprüsü"... Ve daha birçok şarkı. Arabesk de seviliyor o dönemden, daha eskiden kantolar, tangolar da...

Şimdi 20’li yaşlarını süren kuşak bu şarkıları tanıyor mu? Kimler geliyor sizi dinlemeye?
A.F.: Aslında garip ama dinleyicilerimiz tam da bu kuşaktan oluşuyor. Bizim dinleyicilerimiz gençler. Söylediğiniz şeyi biz de merak ettik; gençler bu şarkıları nasıl öğrendiler diye. Sonra araştırıp bulduk da: O müzikleri bugüne taşıyan acayip bir Türk filmi kültürü var. Özellikle "Hababam Sınıfı" filmleri çok önemli. Her bölümün sonunda bir müsamere sahnesi var mesela. O yılın popüler şarkıları söyleniyor. Hatta oyuncular kendileri seslendiriyorlar. Bu yüzden hâlâ biliniyor o şarkılar.

Siz 45’likler çalıyorsunuz ve yanlış bilmiyorsam, nostaljiye de karşınız...
A.F.: Evet ama bu da bir çelişki değil, çünkü bizim dinleyicimiz 20-35 yaş grubu. Yani bu şarkıların yapıldığı dönemlere yetişememiş olanlar. Nostalji ise o dönemde yaşamış insanlara o günleri hatırlatmak. Oysa biz o günün malzemesini bugüne taşıyarak gençlere hitap ediyoruz.

Sezen Aksu da aynı müziği yapıyor"
Murat Meriç: "Geçmişe baktığımızda kimse bir profesyonel gibi uğraşmamış müzikle. Şimdiki gibi ‘para kazanayım’ diye değil, gönül vererek yapmış herkes. Proje, tasarım yokmuş. Varolan projeler de "Cici Kızlar" gibi naif işler. O da ‘Üç tane kızı bir araya getirelim çok satsın’ diye değil, ‘Bir şarkı yazdım, bunu üç kız söylese ne güzel olur’ diye yapılmış. İşte hem Türkiye’nin siyasi yapısı hem de dünyadaki gelişmeler sonucu saçma sapan bir sürü iş oluyor şimdi. Türler arasında bir karmaşa var. Kimse ayırdedilemiyor. Emrah da, Sezen Aksu da aynı müziği yapıyor gibi bir durum söz konusu. Türk popu garip bir şey oldu. Eskiden Türk popu dendiğinde Cici Kızlar, Beyaz Kelebekler algılanabiliyordu. Şimdi Türk popu denince İbrahim Tatlıses’in de adı geçiyor. ‘Ayağında Kundura’ ile İbrahim Tatlıses çıktığında birisi ‘"Bu adam ileride popçu olacak’ deseydi herkes çok gülerdi herhalde."

İlham İren ve Gerçekler...
İlhan İrem’in "Yazık Oldu Yarınlara", "Boşver Arkadaş" gibi şarkılarının çok sattığı dönem korsanı yapılmış. Orijinal plakta "İstanbul Gelişim Orkestrası eşliğinde... İlhan İrem" yazıyor, korsanında "İstanbul Gerçekler Orkestrası eşliğinde... İlham İren". Müzikler bambaşka, hatta İlham İren’inki tamamen arabesk.

Füsün Önal’ın sesi nasıl çalındı?
Yine o dönemlerde yanılmıyorsam Fatma isminde bir başka şarkıcı da Füsun Önal’ın iki 45’liğini arka arkaya kaydetmiş ve başka bir isimle piyasaya sürmüş. Ses Füsun Önal’ın, şarkılar da onun...

Özür dileyen müzik hırsızı
Hürses dönemin korsan firması. Ama plaklarındaki ibareden anlaşıldığına göre kibar bir hırsız: "Bu plak radyo neşriyatından kaydedilmiştir. Hak sahiplerinin telif ücretini ödemeyi Hürses taahhüt eder."