‘Gerçeklerden uzakmışım’Selin Toktay’ın hayatında yeni bir dönem başladı: "Bu kadar magazin olmak hataydı. Hakikaten çok ters bana. Ama belki de hoşuma gitti ismimin öne çıkması. Bilmiyorum..."Mefaret AktaşŞu anda hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?
Hakikaten cevap vermek çok zor. Ben de bilmiyorum. Ama yeni bir döneme girdiğim kesin.
Miladı nedir bu dönemin?
İnsan hayatında beklenmeyen zamanlarda, beklenmedik gelişmeler olabiliyor. Kabullenmek zorunda kalıyorsunuz. Bu özel ya da iş yaşantınızla alakalı olabilir. Ben bir kere müthiş olgunlaştığım bir döneme girdim. Yenilgiyi de bazen kabul etmek lazım. Çok uzakmışım gerçeklerden. Son bir buçuk-iki yıldır ayaklarım yere basmadan ve işin sonucunun ne olacağını bilemeden bir şeyler yaşıyordum, hem işle hem özel hayatımla ilgili. Her zaman bir tedirginlik, "Ne olacak yarın, bu gece rahat uyuyabilecek miyim?" duyguları vardı. Bu tür paranoyaklıklar bir süre sonra insanı çok asabi, sinirli yapıyor.
Neden tedirgindiniz?
Bilmiyorum. Yaşadığım şeyi kendime kabul ettirmeye çalışsam da sanırım yanlıştı. Gerçi bunu doğru-yanlış olarak ayırmamak lazım. Ama demek ki beni yoran bir şeydi ve ben bunu şimdi görüyorum. Ama şimdi çok huzurluyum.
Şimdi çok huzurluyumBu kadar mutsuzsanız bu ilişkiyi daha önce neden bitirmediniz?
Aslında bu röportajı ilişki üzerine yapmayalım. İlişkiler bir şekilde zaten karşılıklı biter. "O bitirdi, ben bitirdim" diye bir şey yok. Ama bana yardımcı oldu bitirme konusunda. İlk başta üzüldüm ama sakince oturup düşündüğümde, benim için de çok yararlı olduğunu anladım. O huzuru yaşıyorum şu anda.
İlişkiniz boyunca mankenlik işlerinizi yavaşlattınız. Neden?
Kesinlikle. Piyasa maddi olarak bir sıkıntıya girdi. Mağaza açılışları, tavuk tanıtımlarında yer almak benim hayat görüşlerime aykırı. Mankenlik kebapçı tanıtımı yapmak değildir. O, işi çok ucuzlatıyor. Çok da dobra konuşurum bu konuda, işime çok saygım var. Yani biraz moda camiasının değişmesi, biraz benim magazin dergilerine kapak olmam ve sürekli olaylı bir şekilde gündeme gelmem ve bunların yanında yaşadığım sevgi ve ona olan saygım yüzünden uzak kaldım.
Sevgiliniz mankenlik yapmanızdan rahatsız mı oldu? Mankenler neden "düzeyli" dedikleri ilişkilere girince ortalıktan çekiliyor?
Çünkü zarar getirmek istemiyorsunuz ilişkinize. Çünkü ilişkiler bence medya önünde yaşanamaz. Benimki şans oldu. Bu dönemde fazla defile de yoktu. En fazla haftada iki Cemil İpekçi defilesi yapılıyordu. İpekçi çok takdir ettiğim bir insan. Onunla da çalıştım, gelecekte de çalışmak isterim. Maddi açıdan da, defile yapıyorsunuz, bakıyorsunuz bilmem ne yararına. Tamam maddi sıkıntı olabilir, herkes buna tolerans gösterebilir ama bu suistimal noktasına getirilmemeli. Kimse benim yararıma bir şey yapmadı bugüne kadar. Ben de artık kimsenin yararına bir şey yapmak istemiyorum.
Beyoğlu ondan sorulurHiç maddi sıkıntınız oldu mu?
Allah’a çok şükür hiç olmadı. Benim ailem öyle multimilyarder değil ama çok eğitimli, iyi özellikleri ve sosyal hayatları olan bir aile. Bu arada sadece ekstradan beş ayakkabı daha almadım yani.
Son ilişkinizin bitmesinde sevgilinizin ailesinin bir etkisi oldu mu?
Hayır. Ailesiyle ilişkimiz son derece medeni ve olması gerektiği gibiydi.
Hayatta sınıfsal farklılıklara önem veren biri misiniz?
Tabii ki önem verirsin hayatta. Ama sınıfsal farklılık şu: Ben karşımda eğitimli; konuşmasını, cümle kurmasını bilen; hayatta yaşama sebebini bilen; felsefesi olan; müziği, yaptığı işi, sinemayı, kitabı, sosyal birtakım olayları takip eden bir insan isterim. Çünkü ben böyleyim. Benim işim şu anda bunların dışında gibi gözüküyor. Hep iyi aile çocuğu ve manken hikayesi vardır. Yani aile mankeni istemez. Bu bence reyting yapmak için yapılan bir hikaye. Bu tür hikayeler halkımızın hoşuna gidiyor. Türk filmlerinde de hikayeler aynıdır. Ama bu tür filmler oynanmıyor hayatta.
Sizin hayatınızda oynanmıyor ama emin olun böyle hikayeler vardır.
Olabilir ama ben kendi hayatımdan mesulüm. Ve bu ilişkimde böyle bir terslik yaşamadım. Çünkü ben saygılı bir insanım, nerede, nasıl davranmak gerektiğini bilen biriyim. Ha, insan olarak ısınamayabilir, sevmeyebilir. Herkes sevmek zorunda değil, zaten bir yerde de ilişkiler bu yüzden bitiyor.
Batılıyken Doğulu oldumEskiden ben sizi 14-15 yaşlarındayken hep Taksim’deki rock barlarda görürdüm...
Bana Beyoğlu’nun arka sokaklarını sormayın, çok iddialıyım. Geçen gün Safran’a gittik. Dediler ki "Arabayı nereye park edeceğiz?" Dedim "Durun ben varım arabada, bana güvenin."
İşte o zamanlar daha Batılı, öyle eğitilmiş, öyle yaşayan bir havanız vardı. Ama sonra kendinizi doğuya özgü gece eğlencelerinin ve "ağır magazin haberlerinin" içinde buldunuz.
(Kahkahalar atıyor) Zaten beni güldüren bu. Elite’te derece aldıktan sonra Vakko kızı oldum. 2 yıl Vakko’nun bütün billboard’larına, defilelerine çıktım. İş cidden çok kaliteli bir boyutta ilerledi. Sonra bir anda o Doğulu hanımefendi geliverdi. Ama şimdi eminim yine eskisi gibiyim. Evet, bir farklılık vardı ve ben baktığım zaman ne oluyor diyordum.
Neden böyle oldu?
Hayatta herkes yaşadıklarını isteyerek yaşar. Ama bu kadar "magazin olmaya" hata diyebilirim. Dedikodulu Meyhane’de masaların üzerinde dans etmek hakikaten hata bence. Bugün annemle ya da babamla oturup bakıyoruz. Babam artık yorum bile yapmıyor, kapatıyor. Hakikaten çok ters bana. Bilmiyorum neden böyle oldu. Belki de hoşuma gitti ismimin bu kadar öne çıkması, herkesin ilgi göstermesi. Tabii o zamanlar bir de 17-18 yaşları... İyi bir aileye sahip olabilirim. Bana karşılıklı güvenceye dayanan sonsuz özgürlük verdiler. Geçen gün konuştuğumuzda fark ettim. Ben onların verdiği bu özgürlüğü biraz suistimal etmişim. Evet bir yerde Batılıdan Doğulu havası oldu. Ama hâlâ Batılıyım. Düşüncemle, giyim tarzımla, dinlediğim müzikle, yaşam tarzımla hâlâ Batılıyım. Çünkü diğeri bana çok aykırı bir kültür.
Bir ara babanız sizi yurtdışına göndermek istemişti. Neden gitmediniz?
Geçen sene 6 Eylül’de uçak biletim vardı. Sonra da 11 Ekim’de. Biri New York’tu. Ciddi bir okuma planı çizilmişti. Madem bu işlerden uzaklaşmak istiyorum, o zaman okuyayım falan oldu. Ama sonrasında bazı problemler çıktı. Burayı bırakamadım, aşık oldum falan filan. Ama kimse "Benim yüzümden yurtdışına gidemedi" diye üzerine alınmasın. Ben gitmek istemediğim için gitmedim, birisi istediği için değil.
İnsanlar ‘İğrençsin’ dedikçe daha çok kilo vermek istiyordumTürkiye’nin en seksi kadını" olarak anıldığınız dönemi özlüyor musunuz?
Hayır, özlemek yok. Her dönem yaşanıyor. Her şeyi sürekli yaşayamazsınız ki, sıkılırsınız. Şu an Türkiye’nin en seksi değil ama en iyi mankenleri arasında anılıyor olmak güzel bence.
Sizinle birlikte orada kimler var?
Güzide Duran, Deniz Akkaya, Çağla Şıkel. Bundan başka açıkçası görmüyorum.
Biraz önce mankenlikle ilgili prensipleriniz olduğunu söylediniz. Neler bunlar?
Sokak defilelerine çıkmam. Bilmem ne açılışında yer almam. Adımla kimsenin reklamını yapmam. Vakko’nunkini yaparım ama onlar zaten benim reklamımı yapıyor. Ama kebapçı benim reklamımı yapamaz. Gereksiz yere soyunmam.
Şimdiki çok zayıf halinizden mi, yoksa eski halinizden mi memnunsunuz?
Şimdiki halimden. İnsanın hayatında takıntılar çok, bunları kompleks haline getirmek çok kolay. Oysa yaşam o kadar güzel ki. Kilo takıntım var, bundan vazgeçemiyorum. Her ne kadar kendimi inandırmaya çalışsam da olmuyor. Hâlâ bir kilo bile aldığımda mutsuz oluyorum.
Bu bir ara hastalık halindeydi...
Evet bir ara yeme problemiyle ilgili sıkıntılı bir dönem yaşadım. Bunu fazla deşifre etmek istemiyorum. Bunlar benim çok özelim. Yazın 45 kiloydum. Şimdi 48-49 kiloyum. Yine aldım ama bu halimden memnunum. Çünkü eski halimden rahatsızlık duyuyordum. Aynanın karşısında "ölücem" diye ağladığımı bilirim.
O zaman niye kilo vermeye çalışıyordunuz?
Çünkü kilo vermek çok hoşuma gitti. Verdikçe verdim. Daha verebilirim diye düşündüm. İnsanlar "İğrençsin, çok zayıfsın" dedikçe, ters tepki oluyor, daha çok kilo vermek istiyorsunuz. Bu kadar zayıf insan yok dünyada, çok az insan var. Dolayısıyla bu insanlardan biri olmak hoşuma gitti.
Zayıflığınız işlerinizi nasıl etkiliyor?
Şu anda etkilemiyor. Diyorlar ki "Biraz daha kilo alsan, çekimler açısından, defile açısından..." Ama Avrupa’ya, Amerika’ya gittiğinizde herkes memnun. Ben New York’ta Elite’le görüşmeye ilk gittiğimde 53-54 kiloydum. Ajansa girdim ve çıktım. Çünkü orada, isimlerini bilmiyorum ama Versus’un ve Bebe’nin 15-16 yaşlarında modelleri vardı. İnanamadım, şu sandalyenin bacağı kadar inceydi bacakları. Aralarında toplu kaldım ben.
Boyunuz kaç?
Boyum 1.76.
Ailenizle yaşıyorsunuz değil mi? Anneniz Sevtap Toktay tiyatrocu. Babanız ne yapıyor?
Annemin ailesiyle yaşıyorum. Annem, cici babam ve ben. Öz babam armatör.
İntihar haberlerinin çıktığı gece ne oldu?
Çok ciddi söylüyorum, gıda zehirlenmesi geçirdim. Televole izlerken, alttan bir anda yazı geçti. Evime geldikten, her şey bittikten sonra... Babamla oturduk,
yemek yiyoruz, gülüyoruz hatta. Bir anda "Selin Toktay intihar etti" diye bir yazı. Ve anneannem telefonda nefes alamıyordu. Show TV’ye
telefon açıp küfrettim. Hemen "Kendisi haber verdi, intihar etmemiş, gıda zehirlenmesi geçirmiş" diye tekrar yazı geçtiler. Ama o bir kere çıktı ya orada tamam, bitti.
Neden zehirlendiniz?
Büyük ihtimalle
balık. Öyle tahmin ediyorum.
PAZAR