Pazar Hayvanların acılarını kafeslerle anlattılar

Hayvanların acılarını kafeslerle anlattılar

16.12.2011 - 01:00 | Son Güncellenme:

Tanınmış altı tasarımcı ve mimar hayvanların kısıtlanan özgürlüklerini temsil etmek için tasarladıkları kafesleri sergileyecekler. Bu temsili desteklemek için kafeslerin içine Semaver Kumpanya oyuncuları girecek.

Hayvanların acılarını kafeslerle anlattılar

Sokak Hayvanlarını Koruma Derneği’nin hazırladığı “Kırmızı Kulübe” adlı projeyi, ünlülerin çektirdiği fotoğraflarla duymuştuk. Ajda Pekkan, Mustafa Altıoklar, Cemal Hünal, Ayşe Özyılmazel gibi ünlüler kafese girip poz vermişlerdi. 19 Ocak Çarşamba günü projenin ikinci ayağı Esma Sultan Yalısı’nda karşımıza çıkacak. Gecede aynı zamanda, projenin sponsoru Çift Geyik Karaca’nın “İn-Sanat Bahçesi” adındaki 2011 ilkbahar-yaz koleksiyonu lansmanı da yapılacak.



“İçinde bir insanın hareket edemeyeceği darlıkta bir kafes tasarladım”

Derin Sarıyer
* Ailemin bir köpeği var. Adı Gina, cinsi terrier. 12 yıldır bizimle. Bu projenin içinde olmanın hayvan sahibi olmakla ilgisi bulunmadığını düşünüyorum. Bir insan köpeklerden hoşlanmayabilir ama hayvan haklarına saygı duyabilir. Hayvanlarla ilişkide önemli olan kolektif vicdan yaratabilmek.
* Kafesim form olarak bir insanın içine girdiğinde rahat hareket edemeyeceği şeffaf pleksiglas bir silindir. İçine sadece bir insan giriyor, ayakta durabiliyor, çapı 55 cm olduğu için oturması da imkânsız.

“Pet shop’ların camekanlarından yola çıkarak tasarım yaptım”

Kerem Erginoğlu
* Pet shop’larda, birkaç hayvanın bir arada olduğu camekânlar, hep düşündürür beni. Bundan yola çıkarak bir tasarım yaptım. İki tane prizma var. O prizmalardan alttaki şeffaf olan, aslında gerçek bir kedi ve ya köpek boyutunda, birisi de insanın girebileceği boyutta.
* Sokakta yaşayan hayvanlara çoğu yerde kötü davranıldığını görüyoruz. Konuya dikkat çeken Çift Geyik Karaca’yı tebrik ediyorum ve verdiği bu anlamlı desteğin diğer kurumlara örnek olmasını diliyorum.


“İronik olmak için deriden bir kafes yapmayı planlıyorum”

Nahide Büyükkaymakçı
* Henüz tasarımımı bitirmedim. İroni yapmak için öldürülmüş hayvan derisi kullanmayı düşündüm. Ancak kafesin ölçüsüne ve formuna daha karar vermedim.
* Görsel medya da dahil olmak üzere çevremizde gördüğümüz vahşet insanların hayvanlar üzerindeki terörüne örnek oluyor. Bu insanların sevgiden yoksun olduklarını düşünüyorum ki böyle eylemlerde bulunuyorlar. Eylemin sonucunda biraz da olsa bu konuya insanların ilgisini çekebilmek tek amacım.

“Tasarımım hayvanların kısıtlanan özgürlüklerini temsil ediyor”

Kaan Çetinkaya
* Tasarımım aslında parçalanmış bir kafesi temsil ediyor. Canlıların özgürlüklerinin kısıtlanmasına karşı çıkıyorum.
* İnsanlar hayvanları istedikleri zaman bir dost, istedikleri zaman ise bir meta olarak görüyor. Bu durum bazen çok şanslı bir evcil hayvanın el üstünde tutulmasına, bazen de başka bir hayvanın eziyet görmesine sebep oluyor. “Kırmızı Kulübe” projesi insanların öncelikle hayvanlar sonra da tüm canlılar üzerinde sahip olduğu iktidara dikkat çekmeyi amaçlıyor. İktidarın kötüye kullanımına sokakta kediye tekme atan kişiden, kış aylarında sokakta kalan binlerce sokak hayvanının yaşadıklarına kadar örnek verebiliriz.

“Hayvanların esaretini temsil etmek için tasarladığım kafeste ip ve halat kullandım”

Nazlı Gönensay
* Yedi sene önce sokakta bulduğumuz Portekiz Podengo cinsi köpeğim bizimle yaşıyor.
* Birbirimize ve yoldaşımız olan hayvanlara sevgi ve saygı duyabilmek medeni bir toplumun vasfıdır. Sokaktan toplanan ve barınaklara gönderilen hayvanların içinde yaşadığı koşullara dikkat çekmek istedim. Hayvanların esaretini anlatmak için tasarladığım kafeste ip ve halat kullandım. Mümkün olduğu kadar klostrofobik ve özgürlük kısıtlayıcı olmasını istedim.

“Hayvanların oyuncak olmadıkları anlaşılmalı”

Haberin Devamı


Cengiz Kurt
* Hayvanlara “sahip” olmak yerine onların “sorumlusu” olarak birlikte yaşamayı tercih ediyorum. Köpeklerimiz Danua cinsi, anne olan
8 yaşında, kızı 6 yaşında, kedimiz 5 yaşında bir İran kedisi. Bizlerle yaşayan kedi-köpek gibi hayvanların, sorumlusu yerine sahibi olunca onların yaşamları hakkında acımasız kararlar veriliyor. Ayrıca popülasyon artışını kontrol altına almak için kötü koşullarda barındırma, deneyimsiz veterinerlerin yaptığı kısırlaştırma, bakım ve beslenme koşulları da hayvanlara karşı terörün cabası.
* Eylemden beklediğim sonuç hayvanların da birer canlı olduğunu, oyuncak olmadıklarını anlamayı sağlaması.