09.06.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:
Ulaş Gürşat / ulas.gursat@milliyet.com.tr
Gazeteci Yasemin Candemir, Fenerbahçe fanatiği kocası Ergun Candemir’le yaşadıklarını “Fenerbahçe Kocamın Yakasını Bırak” kitabında tüm açıklığıyla anlattı. Kitap üzerine konuşmak
için Candemir’le buluştuk. “Hayat üzülerek geçmez ki. Ama bu durum bana çok güzel bir felsefe edindirdi; mülkiyetçilikten kurtuldum artık.
Bir maç gününde telefonum suya düşebilir, bilgisayar kırılabilir, ev yanabilir, televizyona şişe atılmış olabilir. Artık eşyalar umrumda değil” diyen Candemir, Fenerbahçe üzerine kurulu evliliğini nasıl devam ettirdiğini anlattı:
Bu kitabı yazma fikri nasıl ortaya çıktı?
Evde televizyonda “Rizzoli & Isles” dizisini izliyorum. Kocam eve geldi ve “Yine mi bunu izliyorsun” diyerek FB TV’yi açtı. Hayat o kadar bitme noktasına gelmişti ki... Her şey Fenerbahçe. Özgürlük alanımın bitmeye başladığı yerde yazmaya karar verdim. Şimdi Fenerbahçeli arkadaşlarımın eşleri arıyor ve “Yasemin çok haklısın, çok doğru söylemişsin. Bu kitap bir delil gibi oldu” diyor. Yaşadıkça yazdım ama kitabın odak noktası Fenerbahçe’nin suçlanıp Aziz Yıldırım’ın içeride olduğu günlerdi.
Kitabınızda Aziz Yıldırım ve Aykut Kocaman’ın hep evinizde olduğunu söylüyorsunuz...
Evet onlar benim evimde, en güzel televizyon koltuğumda oturuyorlar. Evden hiç çıkmıyorlar. Alex de Souza’yı ağırlıyorum, Ali Koç’u, Emre Belözoğlu’nu çok ağırladım. Çünkü kocam onlarla ilgili krize girdiği anda bizim evin baş köşesindeler. Tamamen onlarla yatıp onlarla kalkıyoruz. Ben öyle hissediyorum. Hiçbir hayatı yaşayamıyoruz. Her yerde fotoğrafları var. Benim onları görmediğim bir an yok. FB TV’nin açık olmadığı tek bir gün bile yok. Arabaya binip de Fenerbahçe radyosunun açılmadığı tek bir günüm olmadı. Altı senedir evliyiz.
Evleneceğiniz kişinin bu kadar fanatik olduğunu biliyor muydunuz?
Beraber yaşamadık. Bir süre çıktık. Ama bu kadar olduğunu bilmiyordum. Nikahımızda Fenerbahçe Marşı çaldı ama cicim aylarında hiç buna benzer şeyler yaşamadık.
Kendisinin kitaba tepkisi nasıl oldu?
Henüz hepsini okumadı. Önce bir bölüm okuyor. Sonra “Bu kadar da anlatılır mı?” diyor ve atıyor kitabı. Sonra tekrar alıyor ve bir bölüm daha okuyup yine aynı şeyi yapıyor. Kitap 15 gündür elinde ve tamamını okumadı.
“Bizim evde kimse sarı-kırmızı giyemez”
Kendinizi “Kocasının emrinde, Fenerbahçe’nin köleliğinde” diye anlatıyorsunuz. Bu nasıl bir kölelik?
Sabahtan başlayan bir Fenerbahçe ritüelimiz var. Sabahleyin evde bir Fenerbahçe Marşı duyulur. Uyanır uyanmaz duyulması lazım. Fenerbahçe TV’yi açıp ne var ne yok diye bir bakılır. Ben de kahvaltı hazırlayıp çocuğu giydirirken,
o gün maç var mı diye buzdolabındaki fikstüre bakarım.
Ben kendimi ona göre hazırlarım. Formalar temiz mi değil mi bakmam lazım. Özel bir gün varsa ona göre plan yapmam lazım, maça denk getirmemem lazım.
Özel bir güne maç denk gelirse ne oluyor?
Bu Sevgililer Günü’nde öyle oldu. Organizasyonu Develi’ye yaptım. Çünkü kocam orada kocaman ekranda maç izleyecek. O rahat edecek ben de rahat edeceğim. Yapacak bir şey yok, hayatını ona göre yaşıyorsun. Mesela evde asla kimse sarı-kırmızı giyemez.
“Aziz Yıldırım içerideyken biz eğlenemezdik”
Sizin durumunuzda olan başka kadınlar var mı?
Hiç yabancısı olduğumuz bir şey değil. Bu kitapta azı var aslında. Bizim en acılı dönemimiz Aziz Yıldırım’ın hapse girişi ve Alex’in gidişidir.
Aziz Yıldırım içerideyken siz de evden çıkmamışsınız. Doğru mu?
Hiçbir şey yapamadık. O adam hapisteyken senin eğlenme şansın yok. Gülemezsin bile. Çünkü orada adamın kahramanı Aziz Yıldırım acı çekiyor ve sen nasıl eğleniyorsun? Ergun çok depresyondaydı ve yüksek tansiyon hastası oldu o dönem.
Aziz Yıldırım içeriden çıktıktan sonra nasıl bir kutlama yaptınız?
Bize neşeli günler geri geldi.
En azından gülebiliyoruz. Sürekli aynı kafeye gitmekten kurtuldum.
Eviniz stadın yakınında. Bir yere gitmeden önce mutlaka stadın etrafını dolanıyormuşsunuz...
Bunun bir yolu yok. Ne tarafa giderseniz gidin. Şehir içinde bir yere gitseniz bile burayı tavaf etmeden hiçbir yere gitmek yok. Daha kapıdan çıkar çıkmaz Fenerbahçe Radyo açılıyor.
FB TV sürekli açık olduğuna göre siz evde bir şey izlemek istediğinizde ne yapıyorsunuz?
İnternetten izliyorum. Çünkü beni rahat bırakmıyor. “Maç seyrediyorum kalkamam, su getir” veya “Hiç meyve servisi yok mu?” gibi istekler geliyor. Maç esnasında bira şişesi kırılabilir, minderler üzerinde tepinilebilir. Bunların hepsini ben temizlemek zorundayım.
“Alex yüzünden eve Brezilya haritası astık”
Alex’in gidişinde Fenerbahçe iki kampa bölündü. Aziz Yıldırımcılar ve Alex’çiler diye.
Siz hangi taraftaydınız?
Biz Alex’çiydik. Brezilya’da Alex nerede oturuyor biliyoruz. Mesela kocam Brezilya haritasını ezbere bilir.
Google’dan mı bakıyor?
Ne Google’ı? Alex gittiğinde eve Brezilya haritası asıldı. Evin
baş köşesinden Aziz Yıldırım kalktı, Alex oturdu o zaman.
Maç akşamları nasıl geçiyor? Eve kimler geliyor?
Zaten iç saha maçlarına gidiyor. Deplasman maçlarını evde izliyoruz. Genelde ev kalabalık oluyor. Kuzey’le ben anneme kaçıyoruz. Ben o evle uğraşamam maç günü. Bir gün maç izliyorlar abisi ve arkadaşlarıyla maç bitimine yakın ben taksiye atlayıp eve geldim. Buzdolabından bir şişe rakı yere düşmüş, mutfak rakı gölü. Ev inanılmaz rakı kokuyor.
Eğleniyormuşsunuz gibi geliyor...
Hayat üzülerek geçmez ki. Buna kafayı takamam. Bana çok güzel bir felsefe edindirdi; mülkiyetçilikten kurtuldum artık. Telefonum suya düşebilir, bilgisayar kırılabilir, ev yanabilir, televizyona şişe atılmış olabilir. Artık eşyalar umrumda değil.
”Her yıl üçümüze yeni sezon formaları alınır”
Kaç tane forma var evinizde ?
Hiç saymadım. 50’ye yakın vardır. Her sezon yeni çıkan bütün formalar üçümüze alınıyor. Normal bir mağazada etiketin arkasına bakar ama Fenerium’da bakmaz. Yemek takımım, çay takımım, nevresim takımım, hepsi Fenerium’dan. Allah’tan kaliteli yapıyorlar yüzde yüz pamuk.
Kuzey’in durumu nasıl?
Kuzey çok fanatik oldu zaten.
İki hafta önce Galatasaray ilkokulunun kurası vardı. Ben gizlice kuraya yazdırdım Kuzey’i. Kuradan bir gün önce itiraf ettim. İkisi de kazanamasın diye adak adamışlar. Kazanamadı.
Candemir, kitabında maç akşamlarının evlerinde kalabalık geçtiğini anlatıyor.
“Kayınvalidem namazda ‘Allahım sen Fenerbahçe’ye kudret ver’ diye dua eder”
Eşinizin babası da fanatikmiş...
Fenerbahçeliler. Kayınvalidemle aynı kaderi paylaşıyorum. Kadın her namazında “Allahım Fenerbahçe’ye kudret ver” diye dua ediyor. Daha ne yapsın. Kayınpederim 85 yaşında.
Evde hâlâ FB TV açık.
Ama kocanızı seviyorsunuz...
Evet tabii ki. Sevmesem bu evlilik olmaz.
Sizin futbol bilginiz nasıl?
Hangi oyuncu iyi oynuyor, Aykut nerelerde hata yapıyor gibi fikirlerim var. Ersun Yanal’ın da gelmesini istemiyorum. Alex’in hoca olarak dönmesini istiyorum.
Maç totemleriniz neler?
Mesela oturduğunuz bir pozisyonda gol olmuşsa o pozisyonu bir daha bozamıyorsunuz. Bunlar çok önemli.