Pazar "Herkes kendi evinde başyapıt yaratabilecek"

"Herkes kendi evinde başyapıt yaratabilecek"

25.04.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Sinemanın çılgın yaratıcılarından Ken Russell ak saçlarına ve ilerlemiş yaşına karşın hâlâ fikirlerle dolu ve kışkırtıcı. Teknolojinin sinemayı öldüreceğini iddia ediyor!

Herkes kendi evinde  başyapıt yaratabilecek




Herkes kendi evinde  başyapıt yaratabilecek

İstanbul Film Festivali'nin Yaşam Boyu Başarı Ödülü'nü almak ve Ustalara Saygı bölümündeki toplu gösterisine katılmak için İstanbul'a gelen Ken Russell, TV ve sinemanın en çok tartışılan yönetmenlerinden. 1927 doğumlu İngiliz sinemacı, özellikle müzisyen biyografileri, edebiyat uyarlamaları ve korkudan müzikale tür sinemasını yenileyen tarzıyla kışkırtıcı bir kişilik. Festivalin Ustalara Saygı bölümünde bu yıl en önemli filmlerinden beşi; "Delius-Yaz Şarkısı", "Aşık Kadınlar", "Yalnız Kalpler", "Tommy", "Valentino" ve en yeni filmi "Usher Bitinin Çöküşü" gösterildi. Onunla keyifli bir söyleşi yaptık. Boynuna taktığı mavi boncuğun anlamını tam kavramış değildi, ona çatlayabileceği söylenmiş. "Doğru" dedim, "biri size nazar ederse, çatlar." "O zaman ben de onu vururum" diye atıldı.

Şimdilik beklemedeyiz çünkü finansman sağlayamadık. Aslında para elimdeydi, sonra Sırbistan başbakanı (Zoran Cinciç, 12 Mart 2003'te Belgrad'da) vuruldu. Kültür bakanı görevinden oldu, her şey iptal edildi.


Biri ABD'nin Kentucky eyaletinde dört yaşındaki bir çocuğun öldürülmesi üzerine. Yüz binlerce insan protesto için sokaklara döküldü. Film bir dedektif öyküsü gibi olacak, cinayeti çevreleyen olayları ele alacak. Bir de "For the Love of Penny Whistler / Penny Whistler'ın Sevgisi Uğruna" diye bizzat bir romandan uyarladığım senaryo var.

"Televizyonlar fazlasıyla ticarileşti"

Uzun metraj. Ama yine bütçe bulma sorunu var. Bugünlerde büyük Hollywood yönetmeni değilseniz kimse 70 milyon dolarlık bütçe sağlamıyor. Parayı biraz oradan biraz buradan toplamanız gerekiyor. Öyle olunca da proje üzerine söz sahibi bir sürü kişi çıkıyor başınıza. Oysa bir film çektiğiniz zaman arka bahçenizdesinizdir ve sadece hava durumuyla ilgilenmek istersiniz.


Yoo, ben televizyona karşı değilim. Uzun metraj çekince daha çok reklam yapılıyor ama televizyon filmlerini de milyonlar izliyor. İkisini hiç ayırt etmedim. Uzun metraj çekince daha büyük bir bütçeye sahip olursunuz, televizyonda da uzun metraj için finanse etme olanağı bulunmayan konular üzerinde çalışabilirsiniz.


Televizyonlar fazlasıyla ticarileşti. Besteciler üzerine filmler vb. kurudu, neredeyse bitti. Yapılanlar da sıkıcı, o başka mesele. Her şey eğlence ve dehşete endekslendi. Ama bence hâlâ bir gelecek var. Daha yeni bir kısa film bitirdim: "The Revenge of the Elephant Man / Fil Adam'ın İntikamı". 27 dakika sürüyor. Onu bir üçlemenin parçası haline getirip DVD'sini çıkarmayı düşünüyorum. "The Fall of the Louse of Usher / Usher Bitinin Çöküşü" misali. "Fil Adam" için trailer yapıp internetten indirilecek hale getirmek istiyorum. "9,99 pound gönderin, DVD alın" diye bir kampanya tasarlıyorum.


Eh, Tesla gibi projeler için para beklerken boş oturacak değilim. Yaratıcı salgıları hissetmek heyecan verici. Ayrıca hayatının her günü film yapıyor olmak büyük bir zevk. İşlemin tamamı eğlenceli: Yönetmek, yazmak, oynamak, görüntülemek, ışıklandırmak... Filmlerimin kurgusunu da kendim yaparım. Çiftlik evimde tam donanımım var. Sinemanın geleceğinin de burada olacağını düşünüyorum. Küçük bir çiftlik endüstrisi. Herkesin evinde üretebileceği filmler, böylece herkes küçük başyapıtlar yaratabilir. Onları internete yükler, başkaları az bir ücret karşılığı indirir. Böylece sinema ölür ve gömülür! Ha, ha!


Hayır, ha ha ha, ölü ve gömülü!


"Düğmeye bas"çılar! Kamerayı odakla, düğmeye bas!


Ama onu doğru noktaya odaklamak ve düğmeden parmağını ne zaman çekeceğini bilmek önemli!

"Tarantino filmlerini aptalca buluyorum"

Kulağa eğlenceli geliyor ama çok sıkıcı bence. Tarantino bu tarzın temel örneği, biraz o filmden biraz bu filmden kullanıyor ama ne olmuş? Çok türevsel ve çok aptalca.


Bayağı eğlenceli geliyor! Ha, ha, ha! Tek bir çizgiye sıkışıp kalmak çok sıkıcı olurdu değil mi?


Farklılaşmak yeni alemlere yolculuk etmek demektir. İnsan her gün her şeye açık olur; yeni görüntülere, yeni insanlara, yeni fikirlere, yeni kitaplara, yeni müziğe. Ben de bu harika numuneleri, müthiş bilgileri toplayıp sanatsal bir girdi oluşturuyorum. İnsanın aklını, beynini dünyada yeni düşüncelere, yeni yönlere gönderiyor.


Yapılacağını öğrenince onur duydum. Çünkü İngiltere'de asla yapılmazdı, bir yerde yapıldığını bilmek çok güzel, ha ha! n

* 1856 - 1943. Hırvatistan doğumlu, Avrupa'da yetişen ABD'li mucit. Edison ile birlikte çalıştı. Elektrik akımı üzerine önemli icatları var.