Pazar "İki yıldır moda dergisi kapağı açmadım"

"İki yıldır moda dergisi kapağı açmadım"

14.09.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

"İki yıldır moda dergisi kapağı açmadım"

İki yıldır moda dergisi kapağı açmadım





Rıfat Özbek için "ünlü modacı" demeye çok alışmıştık. Ama artık bu alışkanlıktan vazgeçmek gerekecek. Her şey bir yıl önce Bodrum Yalıkavak'ta dubleks bir ev satın almasıyla başladı. İçinde sadece bir yatak ve şilte vardı. Yıllardır Türkiye'den, dünyanın dört bir yerinden aldığı mobilya ve aksesuvarlar zamanla evde kendilerine en uygun yerleri buldular. Özbek hayatında ilk kez masa hatta havuz tasarımı yaptı. İşin en ilginç yanlarından biri Özbek'in bu evi bir süre sonra satacak olması. Üstelik bir müzayede ile. Şöyle: Ev 2004 Nisan'da bitecek. Evin fotoğraflarının olduğu bir katalog dünyadaki ünlü emlakçılara gönderilecek. Ardından bir müzayede düzenlenecek. Açık artırmayı kazanan kişi valizini alıp eve yerleşecek. Rıfat Özbek satıştan kazanacağı paranın bir kısmını yardıma muhtaç çocuklarla ilgili çalışmalar yapan bir kuruma vermeyi planlıyor. Evin fiyatı mı? Henüz belli değil. Evi gördük mü? Hayır. Çünkü Özbek çok özenerek hazırladığı evini büyük güne saklıyor. "Her şey bitsin, öyle" diyor. Ama anlattıkları bile tepeden tırnağa Rıfat Özbek imzalı evin güzel olacağını söylüyor.


Burayı bir sene evvel aldım. Zaten hep Türkiye'de bir yerim olsun istiyordum. Daha önce Türkiye'de gayrimenkulum yoktu. Evin manzarasına aşık oldum. İçinde kendim yaşayacak gibi çok özenerek hazırlamaya başladım. Yıllardır Afrika'dan Hindistan'a, Fas'a birçok ülkeden aldığım eşyaları, aksesuvarları; 33 senedir Türkiye'den alıp tek tek Londra'ya taşıdığım şeyleri buraya getirdim. Bütün bu parçalar buraya çok uygun düştü. Başta öyle bir düşüncem yoktu ama zamanla bittikten sonra evi satma fikri gelişti. Yurtdışında bunu yapan arkadaşlarım var.

Bir elbise tasarlayıp satınca da aynı şeyi yaşıyordum. Bir yandan üzücü ama diğer yandan mutluluk veren bir şey. Elbisemi birinin üzerinde görmek, birilerinin o elbiseyi beğendiğini görmek mutlu eder beni. Bu da öyle işte. Ayrıca eşyaya o kadar bağlı değilimdir. Onları ben aldım, kullandım; hepsinin zevkini çıkardım. Şimdi de başkası tadını çıkarsın. Ben de gider başka şeyler bulurum. Bu evden sonra bir başka evle yeniden sıfırdan başlayacağım.

"İngiliz evinin rahatlığı, Doğu'nun egzotizmi..."

Çiniler var, şimdi küçük tabure üstleri oldular. Yer lambaları vardı. Koku yaptığı için yakamıyordum. Şimdi dışarıda yemek masası üzerinde kullanıyorum.

Evet, her zaman çok meraklıydım. Türkiye'ye her geldiğimde de mutlaka uğradığım yerler vardır. Tahtakale'ye çok giderim. Çukurcuma'ya, Horhor'a uğrarım. Ayrıca dünyanın her tarafından topladığım örtüler, kumaşlar var. Çok değer verdiğim şeyler bunlar. Hepsi çok güzel yerini buldu evde.

Evet. Şimdiye kadar hep elbise çizmiştim. İlk kez sedir, masa, lamba, tabure tasarımı yaptım. Bir havuz çizdim, 20 metreye 3 metre boyutunda. Birçok ayrıntı var böyle. Çok çizgili, renkli kumaşlar kullandım. Belki de bundan sonra işim bu olacak. Bu bir hayat tarzı. Alan insan sadece valiziyle gelip yerleşecek. Yemek takımından bahçedeki oturma gruplarına her şeyi tamamlayıp vereceğim. Antika objeler de olacak köy evlerinde kullanılan eşyalar da.

İngiliz tarzıyla Şark karışımını seviyorum. Londra'daki evim de öyledir. İngiliz evinin rahatlığıyla, Doğu'nun egzotizmi birleşir. Yalıkavak'taki ev de öyle, hiç minimalist değil. Belki "köylü barok" diyebiliriz. Burada birçok insanın evine gidiyorum. Şehirde bir eve girmiş gibi oluyorsunuz çünkü fazla şehir mobilyası kullanıyorlar. Evin bir yerinden mutlaka şehir duygusu giriyor işin içine. Benimki ise daha doğal bir tarz.

Londra'daki evim daha koyu renklerdedir. Sonuçta bir şehir evi, koyu şarap renkleri hakim. Burası tam tersi, gayet ferah. Beyazlar, hasır renkleri, açık renkli çizgiler var. Türkiye'den çok kumaş kullandım. Özellikle Bodrum, Yalıkavak pazarlarından çeşitli kumaşlar aldım. Yalıkavak'ta günbatımını severim. Bunlar beni ve tabii ki evi çok etkiledi.

Dekoratörlük yapıyor değilim. Biri gelip böyle bir şey isterse kabul etmem. Bir evi başından alıp içinde kendim oturarak yapmak istiyorum. Buraya girdiğimde salonda bir şilte, yatak odasında bir yatak, bir de mutfak eşyaları vardı. Yavaş yavaş, hayal ede ede şimdiki haline geldi. Başka insanların değil, kendi zevkime göre yaptım. Kimseyle "Ben bunu sevdim, bunu sevmedim; bu olmasın, şu olsun" tartışmasına girmek istemiyorum. Huzurlu bir hayat yaşayıp istediğim evi yapıyorum. Benim zevkimi beğenen kişi de gelip alsın evi.

"Evimi tanıdığım biri alırsa misafiri olurum"

Yok canım. Tanıdığım biri alsa çok memnun olurum tabii. Ara sıra gelir, misafir odalarında kalırım. (Gülüyor)

Belki İstanbul'da küçük bir yer alırım. Hareketi, bir yerden bir yere gidip yeni bir şeyler kurmayı severim.

Mesela nerede?

Çok isterim. Çok güzel evler varmış orada, değil mi? Siz hatırlattınız iyi oldu. Fakat sanırım ikinci ev yine Ege'de olacak. Bu bölgenin iklimini seviyorum. Ruh halim bile değişiyor burada.

İstanbul'da yalıda büyüdüm. O yüzden fazla Boğaz özlemim yok. Zaten Boğaz eski Boğaz değil. Biz denize girer suyunu da yutar çıkardık. Gayet sağlıklı büyüdük orada. Şimdi girseniz denize herhalde iskeletiniz çıkar. Belki Çukurcuma'da, Beyoğlu'nun arka sokaklarında olabilir.

Şu anda bu işi yapıyorum ve çok zevk alıyorum. Belki hep bunu yaparım bundan sonra. 20 senedir modanın içindeyim, çok yoruldum. Her sene yeni bir şeyler tasarlamak çok zahmetli. Bir de artık Türkiye'de daha çok vakit geçirmek istiyorum. Uzun senelerdir yurtdışında yaşıyorum. Türkiye'yi, arkadaşlarımı çok özlüyorum. Burada çok kalınca doğal olarak moda dünyasından uzaklaşmış oluyorum. İki senedir bir şey yapmadım. İnanır mısınız, bir moda mecmuasının kapağını bile açmadım. Bir sene dinlendim, bir sene önce de bu ev girdi hayatıma. Gayet memnunum. n

Ev 160 metrekare, bahçesi beş dönüm
Dubleks evin büyüklüğü 160 metrekare, beş dönümlük bir bahçesi var. "Bahçede vakit geçirmek çok hoşuma gidiyor. Değişik altı-yedi oturma grubu tasarladım. Mesela bir çardağın, mor salkımların altında bir oturma grubu var. Başka bir köşede çok güzel bir taş ocak bulunuyor, sonbaharda o ocağın etrafında oturmak çok hoş olabilir. Zeytin, mandalina ağaçları; okaliptüsler, sebzeler var. Havuzu iki sıra mandalina ağacının arasına yaptım. Ağaçlara zarar vermemek için ince uzun bir havuz tasarladım. Günbatımı çok güzel dedim ya Yalıkavak'ta; evin tepesinde günbatımını seyretmek için bir oturma yeri var.