"Kız arkadaşımla aramız iyiyken daha başarılıyım"

axpaz021.jpg Fenerbahçe derbisinin kahramanı Pancu ile röportaj yapmak için Beşiktaş'ın Ümraniye'deki tesislerindeyiz. Amacımız, bütün hafta boyunca "kaleciliği" tartışılan "Kadıköy Panteri"nin özel hayatını öğrenmek, ligin belki de en yakışıklı futbolcusuyla olabildiğince futbol dışı bir konuşma yapmak. Zaten kendisi de bıkmış artık kalecilik muhabbetinden. Nasıl sıkılmasın? Artık takım arkadaşları bile ona "Panter" diyor. Beşiktaşlı futbolcuların aralarındaki yeni geyik bu: Panter aşağı, panter yukarı! Pancu ise öylesine mahçup ki, gülümseyerek cevap veriyor arkadaşlarına. Poz vermesini istediğimizdeyse otomatiğe bağlamış gibi kaleye geçiyor, "panter pozu" veriyor. Aslına bakarsanız karşımıza beklediğimizden çok farklı bir Pancu çıktı. Karşısındakinin gözlerine bakamayacak kadar utangaç. Ama o utangaç gözler sevgilisinden bahsedildiği anda parıldamaya başlıyor. İbrahim Tatlıses dinliyor ama en çok elektronik müzik seviyor. İstanbul'u seviyor, en çok da Akmerkez'i... Rahatsız edecek insanların bana ulaşması çok zor. Çok gezen, geceleri dışarı çıkan biri değilim. Bu kadar yakışıklı bir adamın hayranları da vardır. Çok rahatsız ediliyor musunuz? Kız arkadaşım Michaela hamile, o yüzden gelecek yıl kesinlikle evleneceğiz. Bebeğimiz eylülde doğacak. Evli değilsiniz bildiğim kadarıyla. Erkek. İsmine henüz karar vermedik. Kız olsa ben koyacaktım ama erkek olduğu için Michaela koyacak. Cinsiyeti belli mi? Bana daha çok olumlu etki ediyor. Kız arkadaşıma ilk aşık olduğum zaman çok iyi oynuyordum. Aramızın çok iyi olduğu zamanlarda performansım yükseliyor. Özel hayatında iyiysen bu sahada belli oluyor. İlişkisi kötüye gidenlerin kafası hep oraya kayar. Bunu da belli ederler. Aşkın futbolunuz üzerinde nasıl bir etkisi var? Tabii ki oluyor. Aşkım futboldan daha önemli. Ama ben aşkımı futboluma olumlu şekilde yansıtıyorum. Aşkın beyninizde futboldan daha fazla yer kapladığı oluyor mu? Bükreş ve Yaş'ta iki villa, üç tane de apartman dairesi aldım. Kazandığınız parayı ne yapıyorsunuz? Tabii ki. Onlar benim ailem. Ailenize yardım ediyor musunuz? Hem de çok. Onlar hala Yaş'ta yaşıyor. Her gün telefonla konuşuruz. Annem veya babamla konuşamazsam mutlaka erkek kardeşimle konuşurum. Çok mu bağlısınız birbirinize? 26 yaşında. Birbirimize çok benzeriz. İkizim gibidir. Kaç yaşında erkek kardeşiniz? Çok alıştım. Bükreş'ten Yaş'a uçak 50 dakika ama İstanbul'dan Bükreş'e de 50 dakika. Ayda birkaç kez Romanya'ya gidip geliyorum ama İstanbul'u da çok seviyorum. Üç yıldır İstanbul'dasınız. Buradaki hayata alıştınız, değil mi? Evimin çok yakınında olduğu için Akmerkez'e sık gidiyorum. Bütün alışverişimi de oradan yapıyorum. Haftanın iki-üç günü oradayım. Artık tanıyorlar beni. En çok neresini seviyorsunuz İstanbul'un? Daniel Gabriel Pancu 17 Ağustos 1977'de Bükreş'e 400 kilometre uzaklıktaki Yaş kentinde doğdu ve orada büyüdü. Annesi ilk başlarda futbol oynamasını karşı çıktı ve okula devam etmesini istedi. Başlarda biraz zorlanan Pancu kısa sürede futboldaki yeteneğini ispatladı. 14 yaşındayken Romen genç milli takımına seçildi. 16 yaşında ikinci ligde oynamaya başladı. 17 yaşındayken de birinci lige geçti. 19'unda da Rapid Bükreş'e transfer oldu. 3 sene Rapid Bükreş'te oynadıktan sonra bir senelik bir İtalya macerası yaşadı. Bir sene İtalya'da oynayıp Bükreş'e dönen Pancu, bundan üç yıl önce de teknik direktör Mircea Lucescu'nun isteğiyle Beşiktaş'a geldi. Emekli anne ve babası halen Yaş'ta yaşayan Pancu'nun bir erkek kardeşi var. Annesi başlarda futbol oynamasını istemiyordu "Bir gün antrenmana girdim; çıktığımda devrim olmuştu" Çok fanatik değilim, kiliseye falan gitmem ama Tanrı'ya inanıyorum. Ortodoks Hıristiyanım. Dinle aranız nasıl? İnançlı mısınızdır? Politika beni çok ilgilendirmiyor. Sürekli yalan söylemek durumundasınız. Geleceğe yatırım yapan konuşmalar da çok hoşuma gitmiyor. Siyasetle ilgileniyor musunuz? Çok fark var tabii ki. O tarihten beri her gün her konuda değişiklikler oluyor. Çok çabuk ve hızlı ilerlemeler var. Bir kere şimdiki Romanya, Avrupa'nın önemli ülkelerinden biri. İki yıla kadar Avrupa Birliği'ne giriyoruz. O tarihten itibaren de Doğu Avrupa'nın merkezi olacak. Eski Romanya ile yeni Romanya arasında siz ne tür farklar görüyorsunuz? Romanya'nın dışına çıkamazdık. En büyük problemlerin biri buydu o dönemde. Sporcu olarak bile hiçbir yere gidemezdik. Dışarıdaki ülkelerde neler olduğu, oraların nasıl yerler olduğu, insanların neye benzediği hakkında hiçbir fikrimiz yoktu. Günde iki saat televizyon yayını vardı, bir buçuk saatinde de zaten Çavuşesku konuşurdu. Nasıl hatırlıyorsunuz eski Romanya'yı? 12 yaşındaydım. Bir gün yine antrenmana girdim. Çıktığımda sokaklarda herkes sevinç içindeydi. Çavuşesku'nun resimlerini yakıp yırtıyorlardı. O günü hiç unutamıyorum. Devrim olduğunda kaç yaşındaydınız? Eskiler, sosyalizmin daha iyi olduğuna inanıyor. Çünkü o zamanda yaşamışlar. Ama gençler kesinlikle öyle değil. Sizin ailenizde de sosyalistler var mı? Dolce&Gabbana giyiyor, elektronik müzik ve İbrahim Tatlıses seviyor Maçlar yüzünden yorgun oluyorum. Geç kalkıyoruz. Kız arkadaşım Michaela ile vakit geçiriyorum. Yemeğe, alışverişe gidiyoruz. Geçen pazartesi mesela Bükreş'te yeni aldığım ev için mobilya baktık birlikte. İzin günleriniz nasıl geçiyor? Hayır. Rumen arkadaşlarım var, daha çok onlarlayım. Zaten Romanya'dan çok gelip giden oluyor, onlarla ilgileniyorum. Takımdaki arkadaşlarınızla dışarıda da görüşüyor musunuz? İtalyan mutfağını seviyorum, o yüzden de İtalyan restoranlarına gidiyorum. Sık sık balık da yiyorum. İstanbul'da çok güzel balık yapan yerler var. Kumkapı'ya, Del Mare'ye, Papermoon'a gidiyorum. Yemek yemek için nereleri tercih ediyorsunuz? Kıyafetlerimi Akmerkez'deki Moda inn'den alıyorum. Beymen'e de gidiyorum. Genelde İtalyan markalarını alıyorum. En çok Dolce&Gabbana'dan giyiniyorum ama Roberto Cavalli ve Prada'yı da beğeniyorum. Nereden alışveriş yapıyorsunuz? Akmerkez'deki Mos Kuaför'e gidiyorum. Saçınızın yeni modelini herkes çok beğendi. Kime kestiriyorsunuz? İnternete giriyorum, televizyon izliyorum, DVD alıp evde film izliyoruz. Nasıl geçiriyorsunuz boş zamanlarınızı? Bir kez takımla beraber gittim ama dilini hiç anlamıyorum. O yüzden filmleri evde izliyorum. Sinemaya gitmiyor musunuz hiç? Elektronik ve house müzik seviyorum. Ne tarz müzik dinliyorsunuz peki? Crystal'ı biliyorum ama İstanbul'da hiç bara veya diskoteğe gitmedim. Canım gece çıkmayı çok isterse de Bükreş'te çıkıyorum. O zaman Crystal'a da gidiyorsunuzdur... İbrahim Tatlıses ve Mustafa Sandal'ı seviyorum. Arabada da Gülşen'in "Of Of"unu dinliyorum. Türk müziği dinliyor musunuz? Yemeklerde kırmızı şarap içiyorum. Votka, viski içmeyi çok sevmiyorum. İçkiyle aranız nasıl? Evet, biraz kapalıyım. Sadece futbol için İstanbul'dayım. O yüzden açılmak istemiyorum. Biraz kapalı bir hayatınız var değil mi? Rumen arkadaşlarınızla vakit geçiriyorsunuz, pek gezmiyorsunuz... "Deli" İbrahim (Üzülmez). Aslında bütün takımla aram iyi ama en çok onunla dalga geçiyoruz. Takılıyoruz. Takımda en iyi anlaştığınız oyuncu kim? Türk olarak Fatih Tekke'yi, yabancılardan da John Carew'i beğeniyorum. Avrupa'dan da Zinadine Zidane. Hangi futbolcuları beğeniyorsunuz? "Kaleci formasını saklayamadım çünkü başkan anı olarak aldı" Çok zor geçti. Telefonum bir an bile durmadı. Her gün röportajlar verdim. İmza günleri... Nasıl geçti bu hafta? Kaleci olmak çok zor ya. Kalecileri düşünüyorum, gol yedikleri zaman ne oluyor diye, çok zor bir meslek. Kaleciliktense diğer pozisyonlarda olmak beni daha mutlu ediyor. Gol yemek nasıl bir duyguymuş peki? Top inanılmaz yakınımdan geçti. "Ben bir kaleci olmadığım halde nasıl bu kadar yakından geçebilir, ya bir de kurtarsaydım!" diye düşünüp güldüm. Çok merak edilen bir şey var. Alex'in attığı penaltıyı kurtaramadıktan sonra niçin güldünüz? Eldivenleri hatıra olarak sakladım. Formayı da kendim almak istiyordum ama başkan aldı. Bütün takıma imzalattı. Üzerinizdeki kaleci formasını ve eldivenleri ne yaptınız? Çok ağır bir laf ama böyle şeyler dünyanın her yerinde yapılıyor. Karşı tarafı incitmek için her şey yapılıyor. Aynı maçta açılan, Rıza Çalımbay'la ilgili pankart hakkında ne düşünüyorsunuz? Romanya'da bilhassa sürekli yaşıyorum. Steau Bükreş maçına gittiğimizde bütün maç bana küfredildi. Kenarda otururken bile beni görmemelerine rağmen sürekli küfrettiler. Ama Türkiye'de hiç kötü bir olay yaşamadım. Beşiktaş taraftarı kötü oynadığımda beni ıslıklamadılar bile. Sizi böyle çok inciten bir hareket oldu mu?