Pazar "Kızım Oğlak burcu olmasın diye dua ettim!"

"Kızım Oğlak burcu olmasın diye dua ettim!"

19.08.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Türkiye'nin en önemli astroloğu R. Hakan Kırkoğlu aylık astroloji sohbetlerine başladı. 24 Ağustos'ta Başak burcuna gireceğiz, ilk konuk da Başak burcundan Perihan Mağden. Ünlü yazar "Kızım Oğlak olmasın diye dua ettim. 10 gün geçtikten sonra doğdu. Oğlak olacaktı, dua ettim, iyi halt ettim. Halbuki ben Başak o Oğlak, pıtı pıtı her şeyi düzenli olabilirdi" diyor

Kızım Oğlak burcu olmasın diye dua ettim

Perihan Mağden'le sıcak bir yaz günü, Moda'da bir araya geldik. Hayatın akışından Başak burcunun liderliğine, annesinden edebiyat ile ilişkisine değin çok geniş bir yelpazede söyleştik... Çok hoş bir şey bence, müthiş. İçinde psikolojinin olduğu, insan odaklı, farklı bir şeyi denemeye çalışıyorum. Bir portre çizmenin, o kişinin haritasındaki konuları, enerjileri hayata yansıtmanın, aynı zamanda gökyüzünü de o kişiye yansıtmanın güzel olabileceğini düşündüm. Var, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer var. Kötü Başak, iyi Başak... Kötü başak benim, iki uç gibi... Perihan Mağden'den de büyük bir Başak burcu yok esasında. Danke schön. Ben de bugün buraya Cem Yılmaz karakterimle gelmişim. Normalde görüşme yaparken heyecanlanmam ancak bu hem ilk defa yaptığım bir şey hem de sizinle görüşme yaparken özellikle heyecanlanıyorum. Tüm bu nedenlerle Başak burcunun hikayesi ve Merkür sizin hayatınızda çok belirleyici olacak. Yani Merkür tanrıların habercisi; aynı zamanda yazıyı, anlatmayı, eğitimi anlatıyor. Üstelik insanın kendi içindeki konuşmasını, bilinçaltıyla irtibatını da anlatıyor. Sizin en son yazdığınız "Biz Kimden Kaçıyorduk Anne?"de kullandığınız kelimelerin üzerinden gittiğimde de şunu görüyorum: Sanki burada bir çeşit bastırılmış ve boşalmak isteyen, içinde şiddeti de doğal olarak barındıran öfke var. Ama bir yandan, bir astrolog olarak kelimelerinizde astrolojiyle de ilgili sözler görebiliyorum. "İşaretlerle bezeli" ya da "bir kargayı uğursuzluk sembolü olarak görmek" gibi. Biliyorsunuz, astroloji semboller üzerinden çalışan bir disiplin. Sizin kitabınız da bir şeyleri anlatıyor ama sembollerle başka bir şeyleri de anlatıyor. Sizin haritanızda hava elementi eksik olduğu için, konuşmak, anlatmakla ilgili her zaman bir stres de var.Ve bir ihtiyaç, değil mi? Esasında siz haritanızı biliyorsunuz ama burada bir genel değerlendirme yapalım. Siz gece doğmuşsunuz ve gece doğmuş olduğunuz için tabii gece Ay hakim. Haritanın ışığı Ay ve Ay Merkür'ün burcu Başak burcunda yer alıyor. Ayrıca Güneş, Pluton, Venüs ve Ay düğümleri de Başak'ta. Aslında ben çok küçük yaştan itibaren yazıyorum. Mesela 16-17 yaşlarında, dönemin en ağır entelektüel dergilerinde, Papirüs'te, Oluşum'da falan şiirlerim çıkmayı başladı. Şiir yazdım ben yıllarca. Cemal Süreya annemin çok yakın bir arkadaşıydı. Diyor ki "Hormonal bir şey, bu kız 28 yaşına kadar şiir yazar. Şimdi şiir yazıyor ama ileride eleştiri yazacak, geçimini onunla temin edecek". Ben de o zaman son derece sinirlendim. Herhalde kendimi ileride şair-i azam olarak görmek istiyordum. Ama onunki ne kadar isabetli ve muhteşem bir görüş. Sonra ben şiir yazmayı ansızın kestim ve yıllarca tam bir bekleme, kuluçka dönemine girdim. Zaten Asya'da dolaştım, geldim reklamcılık yaptım, tekrar Çin'e gittim ve tamamen hayatla yüzleştim. Evet, bir ihtiyaç var. Zaten Başak'tan sonra gelen Terazi 3'üncü evinizde duruyor, burası iletişim evi. Yani şunu diyebilir miyiz? Mesela 1990'da ilerletilmiş Güneş'iniz Terazi'ye geçmiş, siz de 1991'de ilk romanınız "Haberci Çocuk Cinayetleri"ni yazmışsınız. O zamana kadar daha çok kendi içinde, kendini daha fazla yoran, zorlayan ve kendi yeteneklerini geliştiren bir kişiyken, içerdeki hazırlığınız bitmiş ve yeteneklerinizi dışavurmuşsunuz. Bilmiyorum siz neler dersiniz. "Kitabım için iki ayda üç film teklifi geldi" Hem buraya ait değiliz hem de çok yalnızız. Çok küçük bir birim. Ay'da kaç kişi yürüdü? 50 kişinin yürüyecek hali yok. Bu arada kitabınızı bayağı didikledim. "Biz bir ay birimiyiz" diyorsunuz. Bunu "Çok iç içe geçmiş olan bir çiftiz" anlamında mı söylüyorsunuz yoksa "Biz biraz garibiz" anlamında mı? Mesela siz okurken tüylerim diken diken oldu çünkü anne-kız Ay ya, "Ay birimi" lafının oradan çıkması benim çok bilinçaltıyla ifade ettiğim bir laf, değil mi? Böyle bir şeye karşılık geliyor. Mesela işaret fişeği diye kullanıyorsunuz ya, çok uygulanabilir bir laf. Astroloji ve edebiyatın iç içe önemli bağlarının olduğunu hissediyorum. Bir karakter, bir hayat yaratıyorsunuz. Haritada da hayatı değişik cepheleri ile görüyorsunuz. Örneğin sizin astroloji ve gizemle ilgilenmenizin çok artı bir şey olduğunu düşünüyorum, özellikle karakter yaratmakta. Ama yıkıcı bir kitap. "Biz Kimden Kaçıyorduk Anne"ye dönersek... Şunu düşündüm: Okurken içim daraldı ve başarılı olduğunuzu hissettim. Gerçekten de bir korku filmini andırıyor. O Japonların anne-kız ilişkisi üzerine çok güzel psikolojik gerilim filmleri var mesela. Ve çıkalı henüz iki ay oldu, şimdiden üç tane film teklifi geldi. Kitap başka dillere çevriliyor mu? Siz sinemaya da uyarlanmasını düşünmüşsünüz galiba. Onun için ajanım Barbaros (Altuğ) "Bu çok kolay sinemaya gelir gibi dursa da, çok yanıltıcı bir şey, çok içsel" dedi. Sonuç olarak bir yerden bir yere gidiyorlar ama bir kabus içinde gidiyorlar ve hiçbir şey tam olarak net değil. Tanımlanmamış, bir rüya gibi, bir kabus gibi. Çok ilginç, çok da iyi yakalanması gerekiyor. Çok içsel konuşmalar var. "Ben bu Kovaları nereden buluyorum?" Aslında ben onu çok daha biyografik bir roman olan "Refakatçi"de yaptım. O kitap çıktığında kızım da doğdu. Annemle düşmanlık hop diye bitti çünkü artık kendim anne oldum. "Biz Kimden Kaçıyorduk Anne"yi ya da başka kitapları yazarken annenizle ilgili bir çeşit hesaplaşma oldu mu? "Refakatçi" de 1994'te çıktı, o yılın ocak ayında da kızım doğdu. 1994 yılıydı. Evet. Kızınız da Kova zaten. Aquarius. Ve Kova da tabii esasında suyla alakalı değil. Su burcu deniyor ama öyle değil. Ben de Kova burcuyum. Bir yandan da Kova kelimesi çok aşağılayıcı. Onun da aslı Kova değil. Ben de çok merak ediyorum. O gün geldiğimde de o gönül işleri üzerine bir kelime dahi etmediniz ve virjin Başak olarak hiçbir soru soramadım, sormaya da çekindim. Su getiren, su döken adam gibi... Neyse, sizin aşk hakkındaki fikirlerinizi de merak ediyorum. Evet zaten babası Kova, en yakın kadın arkadaşlarımdan birisi Kova, kızım Kova... Kova'nın laneti diyorum ben buna. Bu arada Kova'yı çok iyi analiz etmiştiniz. Peki nereden buluyorum bu Kovaları? İlginç çünkü sizin haritanızda Kova karşıt yerde duruyor. Kocama çok çok aşıktım, dolayısıyla Kova burcuna da aşıktım o dönemde. Kızım Oğlak olmasın diye dua ettim. 10 gün geçti doğdu. Oğlak olacaktı, dua ettim, iyi halt ettim. Halbuki ben Başak o Oğlak, pıtı pıtı her şeyi düzenli olabilirdi. Bir şekilde size ayna oluyorlar. Çünkü Aslan kralcı, kendisi ile tatmin oluyor; Kova ona diyor ki "Çok benmerkezci olabilirsin, kendine gel". "Başaklar tutumlu ama ben cömertim" Ve de büyük bir susuzluk bekleniyor, bu daha başlangıç. Ama sadece astroloji haritasında değil, coğrafi olarak da bu kadar suyu olan bir ülkenin, yaşayanlarının yetersizliği, tembelliği, dirayetsizliği, lakayıtlığı sayesinde susuz kalması. Türkiye'nin astrolojik haritasında çok su var. Bu kadar suyu olan ülke bu sene susuzluktan ölüyor, bu da sembolik olarak çok ilginç. Akrep zevk ve sefa burcu mudur? Ama Türkiye'nin 5'inci evinde Akrep var, 5'inci ev zevkü sefa alanı. Biz Başak olarak, tabii lanet olsun... Başlarına her şey gelir onların. Cinsel olarak evet! Ya ben ya Cüneyt Arkın! Bence Başak burcundan bir lidere de ihtiyaç var. Kendi gömleklerini ütüleyen birisi, çok hakikatli bir ahbabımdır, çok gülüp eğleniyoruz. Çok eğlencelidir. Hep Başak burcu esprisi yaparız. "Biz zavalı Başaklar" diye konuşuruz. Ayşe Kulin'le de öyle. Uğur Dündar var. Bakın o da gidiyor, kontrol ediyor, hijyen ve sağlık konularında haberler yapıyor. En azından hoş ve tatlı ahbaplık kurabiliyorum. Espri yeteneğine sahip olan cinsi var, olmayan cinsi var. Olan cinsle anlaşabiliyorum. Demek ki Başaklarla da bir karmanız var. Onları kazulet buluyorum. Diğerleri çok kuru oluyor. Emlak merakı. Başaklar sizin hakkınızda ne düşünecek merak ediyorum. Bu arada, sormadan edemeyeceğim. Sizin haritanızda çok toprak var; toprak demek, ekonomi demek. Ama bu benim en büyük korkum. "Güvenlik kraliçesi"yim. Başak da tutumlu insanın burcu. Aslında cömertim ama...O Aslan'dan geliyor. Yoksa buzların kraliçesi olabilirdiniz. Sizin para ile ilgili konularda mutlaka ölçerek hareket ettiğinizi tahmin ediyorum. R. Hakan Kırkoğlu: "Seneye aşk durumu var" Perihan Mağden: "Belki halen tanıdığım biri olabilir" Aşk aşk aşk... Sizin Venüsyen konularınıza gelince... Başak kısır bir burç, doğum yapmam bile mucize değil mi? Annem sayesinde oldu. Annem o kadar zorladı ki. Cephede aşk var mı bakalım? Bu kurak topraklarda... Ben unutup gitmiştim, hiç aklımda yoktu. Burada inanılmaz bir anne-çocuk örgüsü var. Annem de hiç istemeden doğurmuş. Peki o? Ben kendimi hiç evlenmeyeceğim, hiç çocuğum olmayacak diye düşünüyordum. Artık susuzluğun son raddesi. Demek ki bu kuşaktan kuşağa aktarılıyor. Ne aşık olursun ne çocuk. Siz zaten söylediniz. Sebep; Ay'ınız Başak'ta, Venüs de genç kızın göstergesi, aşık kadın, ikisi de kısır burçta. Annem sayesinde. Doğum, haritanızda vaat ediliyor ama... Açıkçası Bir Türkten çocuk yapamadım. Şans tabii. Burada da Yay var, yabancıdan oluyor zaten. Değil. Erkek dominant kültürünü reddeden bir eğilim var belki de. Ama eşiniz de Kovaymış, o da çok kendi merkezinde ve dominant değildir. Ufak bir yardım. Jüpiter'in bu sene Yay'da olması... 2028'de evlilik var, 68 yaşında büyük bir aşk! Ufak bir rüzgar, fan gibi bir şey, belki bir tatmin getirebilir, ilerletilmiş haritada gördüm. Geriatri kliniğinde, ha ha ha! Devlerin aşkı! Ha ha ha! Bastonlarınızla... Seneye yani. O zaman sağdıcım olur musunuz? Bakın 2008 sonu, 2009 bu anlamda olumlu. Belki halen tanıdığım birisi olabilir. Olurum. Şimdi 2009'un haritasına da bakalım. Mayıstan sonra çok daha belirgin beraberlik durumu var. Belki bir "love affair", bu entelektüel açıdan olabilir, yabancılarla alakalı olabilir, bir topluluk içinden birisi olabilir.