Pazar Küçük Amerika mı, büyük Türkiye mi?

Küçük Amerika mı, büyük Türkiye mi?

23.10.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Eski cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın 1957’de ortaya attığı “30 yıl içinde küçük Amerika olacağız” iddiasını siyaset bilimciler yorumladı. Bayar bu iddiayı neden ortaya attı? Türkiye, küçük Amerika oldu mu?

Küçük Amerika mı, büyük Türkiye mi

Tarih 21 Ekim 1957... Dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Taksim’deki bir mitingde daha sonra ülke tarihine damga vuracak bir iddiada bulundu: “Türkiye 30 yıl içinde küçük bir Amerika olacak!” Aradan 30 yıl geçti... Hatta bir 30 yıl daha... O yıllarda yüzünü Batı’ya dönen, NATO’ya yeni üye olmuş ülke için bu iddianın amacı anlaşılabiliyor ama ya şimdi? Ülkenin önde gelen akademisyenlerine Bayar’ın iddiasının gerçekleşip gerçekleşmediğini sorduk. Tabii bir de “küçük Amerika” olmanın başarı sayılıp sayılmayacağını...

Haberin Devamı

“Neye tekabül ettiği belli değil”

Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu (Sabancı Üniversitesi)

Celal Bayar’ın “Türkiye, küçük Amerika olacak” ifadesinin neye tekabül ettiği pek belli değildir. Bu ifadeyle iktisadi gelişmeye mi, askeri ve siyasal güce mi yoksa demokrasi veya özgürlüğe mi vurgu yapıldığı belli değildir. Bu açıların tümü itibarıyla bir değerlendirme yapıldığında çok karmaşık bir yorumda bulunmak gerekecektir. Bu özellikler itibarıyla Türkiye bir hayli gelişme göstermiş olmakla birlikte, bu alanlardan hiçbirinde 1950’lerde ABD’nin dünyada bulunduğu görece mevkilerin birine yakın gelebilecek bir konuma yaklaşamamıştır. Onun için bu iddia sloganvari bir ifade olarak 1950’lerde kalmış gibi görünüyor. Zaten daha sonraki yıllarda bu ifade bir daha kullanılmamıştır.

Haberin Devamı

“Türkiye, büyük Türkiye olsun”

Prof. Dr. Beril Dedeoğlu (Eski Avrupa Birliği Bakanı)

Biz bunu derslerde kötü bir örnek olarak anlatırız. Benim düşüncem tabii ki Türkiye, küçük Amerika olmasın yönünde. Büyük Amerika da olmasın. Arzumuz Türkiye’nin büyük Türkiye olması. Dolayısıyla bu iddia o dönemin bağlamında; serbest piyasa ve kalkınma gibi hedefler doğrultusunda kullanılmış olarak düşünülebilir. Fakat kulağa hoş gelen bir şey değil. O günün siyasi konjonktürü çerçevesinde bile anlamlı mıydı derseniz, ondan da emin değilim. Bugün için iyice anlamsız. Tabii ki o zaman hükümetin liberal politikalarına yapılan bir vurgu bu. Rejim kurucularla aradaki farkı ifade eden bir yanı da var. Slogan olarak bir anlam ifade etmiyor. O günlerde de toplumdan bir karşılık bulduğunu zannetmiyorum. Hoş karşılanmamıştır.

“NATO’ya üye olmak doğruydu”

Prof. Dr. Yılmaz Esmer (Bahçeşehir Üniversitesi)

Celal Bayar’ın kastı müreffeh ve demokratik bir ülke olacağımızdı. “Küçük Amerika” iddiasıyla anlatılmak istenen “Amerika’nın uydusu olacağız” değildi. “Amerika gibi zengin bir süper güç olacağız” denmek isteniyordu. Şunu da hiç unutmamak lazım: O sırada çok ciddi bir komünizm tehdidi vardı Türkiye üzerinde. 1953’e kadar Stalin var. Ondan sonra Kruşçev geldi. Türkiye hep tehdit hissetti II. Dünya Savaşı’ndan sonra. Bu nedenle NATO’ya dahil olmak önemli ve doğru karardı. Türkiye’nin yönü Batı’ya dönüktü o zaman.

Haberin Devamı

“Avrupa’dan çok Amerika ile ortak değerlere sahibiz”

Prof. Dr. Fuat Keyman (Sabancı Üniversitesi)

Ekonomik dinamizm, zenginleşme, kentleşme, uluslararası ilişkilerde aktif olma, popüler kültür gibi kriterlere bakarsak Türkiye, “küçük Amerika” oldu diyebiliriz. Gerçekten de Avrupa Birliği’yle ilişkilerimiz ve coğrafi yakınlığımız olsa bile Türkiye, Avrupa’dan daha çok Amerika ile ortak değerlere ve sosyolojik süreçlere sahip. Bununla birlikte küçük Amerika olmanın Türkiye için çok da büyük bir başarı olduğunu söyleyemeyiz.

Çok büyük bir mesafe kat ettik”

Prof. Dr. İlter Turan (İstanbul Bilgi Üniversitesi)

Aradan geçen 60 yılda Türkiye çok büyük bir mesafe katetti. Her yıl ortalama yüzde 5’lik bir iktisadi büyüme yaşadı. Çok daha kentli, çok daha sanayileşmiş bir ülke oldu. Eğitim düzeyi arttı, okuryazarlık yaygınlaştı. Bence Türkiye, küçük bir Amerika oldu demeyelim. Her toplum kendi çizgisinde gelişir. Fakat o dönemle karşılaştırıldığı zaman Türkiye’nin artık çağını yakalamış bir ülke olduğunu söyleyebiliriz. Küçük Amerika vurgusunun sadece komünizm tehdidiyle ilgili olduğunu düşünmüyorum. Daha ziyade Demokratik Parti’nin kitlelere vaat ettiği iktisadi gelişime ve refaha vurgu yapıldığını düşünüyorum. Soğuk Savaş koşulları içerisinde, Sovyetler Birliği’ne karşı sarf edilmiş bir iddia olduğunu düşünmüyorum.